Yazdığım en sikimsonik bölüm oldu ve yarın falan düzenlerim büyük ihtimal öhh ama buyrunuz yeni bölüm
Bu arada italik ile yazılmış kısımlar insanları avlamaya çalışan kötü düşünceler tarzı bir şey. Okurken onu karıştırmayın.
Hoseok-
"Kahretsin" dedi Hoseok yumruk yaptığı elini dolaba geçirirken. "Kahretsin." Neden bu kadar sinirlendiğini bile bilmiyordu. Neden sadece birkaç gündür tanıdığı bir hiç kimse onun aklını kurcalıyordu? Niye Yoongi'nin kırılmış gözleri aklında dolaşıyordu? Niye onun kanayan elini gördüğünde umursaman geçemiyordu? Kendinde olmadığının farkındaydı. Yoongi'nin soğuk bakışlarını ve kanayan elini gördüğünden beri kendinde değildi. Bunu sen yaptın.
Derin nefes alıp verişlerinin ardından "Hyung sakin ol."diye ona seslendiğini duydu Jimin'in. Hoseok'un sinirlendiğini görmek onun için bile bir sürpriz olmuştu.
"Sakinim Jimin." dedi Hoseok arkadaşının endişeli gözlerinden kaçmaya çalışarak. Ama Jimin'in gözünden hiçbir şey kaçmazdı ve şu an Hoseok arkasına saklanacak bir kaya bulamamıştı.
"Elin kanıyor." dedi hala dolaba bastırılı duran eline yavaşça dokunurken. Oysaki Hoseok elinin acıdığını o söylemeden önce fark etmemişti bile. "Ben iyiyim. Acımıyor." "Hava almam gerek." diye mırıldandı Hoseok, hala sakinleşemediğinin ikisi de farkındaydı. "Evet hadi arka kapıdan çıkalım." derken o fikrini değiştiremeden önünden yürümeye başladı Jimin, arkasından Hoseok'a gelmesini işaret ederken.
Çıktıkları yer okulun sigara içilmek için en sık kullanılan alanıydı. Köşede kalıyordu ve bu yüzden öğrenciler görülmemeyi umarak buraya gelirdi.
Jimin cebinden bir sigara paketi çıkartıp içinden bir dal aldıktan sonra ona uzattı. "Bir dal ister misin?"
"Fena olmazdı." dedi Hoseok Jimin'in ona uzattığı sigarayı alıp yakarken. "Sağol." Yavaşça dudaklarını götürdüğü sigaranın dumanını içine çekerken yaptığı hatayı unutmak istedi. Ne kadar da aptalsın. "Keşke bu kadar kolay olsaydı." diye düşündü dudağının kenarı kıvrılırken. Aynı anda kendi kişiliğine zıt olarak bu kadar süre sessiz kalmayı başarabilmiş Jimin konuştu "Hyung..."
"Hmmm?" derken Jimin'in olduğu tarafa doğru çevirdi kafasını Hoseok. "Yoongi sadece yolun kenarından geçip giden biri bizim için. Birkaç gün sonra adını bile hatırlamayacağımız biri." dedi sigarasının dumanını dışarı verirken. "Niye bunu bu kadar kafana takıyorsun?"
O bir hiç kimse.
Jimin'in sözleri kafasında tekrar tekrar oynarken dediklerinin doğru olup olmadığını sorguladı. Yoongi de mi böyle düşünüyordu, o da mı bunu istiyordu?
Belki de geçip gitmeliydi. En başında olması gerektiği gibi.
"Bilmiyorum Jimin. Keşke bilsem."
Kendine gelmen gerek. Sen bu değilsin. "Kendime gelmem gerek. Bu ben değilim."
Min Yoongi senin için bir hiç kimse. "Min Yoongi benim için bir hiç kimse."
Yoongi-
Hoseok ve Jimin'in yanından hızla uzaklaşıp kendini zar zor okulun tuvaletine atmayı başarmış olan Yoongi sakinleşmek için yanağının içini ısırıyordu. Ama her zaman işine yaramış olan bu taktik şu an işe yarıyormuş gibi görünmediği gibi bu sadece onun etini daha da sert ısınrma sını ve yanaklarının içini yara yapmasını sağlıyordu.
Yoongi sık sık kendini duygularını zincirlemek için fiziksel acıyı kullanırdı. Bunu avuçlarının içindeki tırnak izlerinden anlamak zor değildi. Yaptığının doğru olmadığını biliyordu, ama alışkanlıkları bırakmak kolay mıydı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His Muse | YoonSeok |
FanfictionKendi kurduğu duvarların arasında, aşktan kaçabileceğini biliyordu Yoongi. Bilmediği ise bu duvarların tek bir kişi tarafından paramparça edilebileceğiydi. "Daha fazla kaçmanı." diye fısıldamıştı onun sesi. Ama Yoongi onu gördüğü ilk andan beri, kaç...