Doğruluk

131 9 0
                                    

Bir poşetin içinde bir sürü aburcubur, su ve atıştırmalık var. Dolapta ise yumurta peynir zeytin gibi kahvaltılık var. Sadece yumurta pişirebilirim. Burdan ayrıldığımızda eğer hala bekar hayatı süreceksek yemek için daha dişe dokunur bir şeyler almalıyız.Yumurtayı pişirmem için küçük bir ateş yakıyoruz. Piştikten sonra dördümüz aynı anda yemeğe dalıyoruz. Biraz simit almışlar ve onuda yiyoruz.Yumurta sevmeme rağmen ben bile çokca yiyorum.

"Ne bakıyorsun be" diyorum Nick'e.

"Öküz gibi yiyorsun, yavaş ol ölüceksin."

Kaşlarımı kaldırarak ona bakıyorum ve kafasını çeviriyor. Daha önce farketmediğim çilleri olduğunu görüyorum. Üstünde ki tişörtü değiştirmiş. Benim en sevdiğim grubun tişörtünü giymiş. Nedense incelememiştim doğru düzgün onu. Ama şimdi hoş bir çocuk olduğunu farkediyorum.Biraz bana benziyorr gibi.Benim ona baktığımı görünce ne bakıyorsun der gibi kafasını sallıyor.Göz teması kurduğumuzdan aklını okuyabiliyorum.Aklını okuyabiliyorum. Böyle diyince çok tuhaf oldu. Bunlar sadec filmlerde olur gibi geliyor insana. Aklından "Yine ne istiyor bu asabi?" diyor. 20 dakika boyunca süren sessizlikten sonra:

"Nasıl bilebildiniz?" diyorum.

"Neyi" diye soruyor Jason sesi boğuk çıkıyor ağzındaki yemekten.

"Kırmızı gözlü adamın gelceğini"İkiside bir kahkaha atıyor.Jessica yemeği bırakıp sorular sormaya başlıyor.,

"Kırmızı gözlü adam ha?" diyor ve gülmeye devam ediyor.

"Ciddiyim!" diye bağırdım.

"Bende gördüm arkasında da bir ceset vardı" bunu söylerken zorlanıyor gibiydi Jessica.

"Hayır. Ona gülmüyoruz."diyor ve bir kahkaha daha atıyor Nick.

"Onun adı Hell Hound. Daha doğrusu bu onun takma adı." gülmesi biraz daha kesiliyor ve sessizce  diyor.

"İnsan mıydı?"

"Sayılır" diyor Nick.

"Ceset neydi peki?" diyorum sesim accayip titriyor.

"Korkma küçük hanım. Senin ödlek olmadığını düşünürdüm."diyor Jason. Ne zamandır tanıyor ki beni düşünmüş-müş.Gerçekten ikisinede uyuz oluyorum.Ne ara düşündün diye sormak istiyorum ama lafına devam etmesini bekliyorum.

"Kırmızı gözlü adam" kahkaha patlatıyor ve devam ediyor" Bizim gibi farklı gençlerden bir ordu kuruyor. Bir şeye ulaşmak için. Biz bir nesne olduğunu düşünüyoruz. Tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor.Bazı söylentiler eski bir kolye olduğunu söylüyor. Bazıları ise bir madolyon olduğunu söylüyor. Daha bir sürü söylenti var. Her neyse. Ordusuna katılmayı kabul etmeyenleri öldürüyor. Çünkü biz güçlü olduğumuz için ona karşı direnceğimizden korkuyor. O talihsiz çocukda muhtemelen kırmızı gözlü adamın gazabına uğramıştır." diyor Jason çok soğuk ve rahat bir sesle.Onun bu kadar rahat olması hoşuma gitmiyor. Zaten bilinmeyen bir mekanda eski bir otelde mum ışığında dinliyoruz bu hikayeyi. Daha ne kadar korkunç olabilirdi?Nick bir anda ortaya atılıyor:

"Siz çok soru soruyorsunuz benimde merak ettiğim bazı şeyler var. En iyisi bunu şişe çevirmece oynayarak yapalım. Ama sadece doğruluk olucak."

"Önce üstümüzü değiştirelim."diyor Jessica.

"Biz bu kilitli odada kalalım siz yan odaya geçin." diyorum.

"Daha uyumuyoruz. Ne bu heyecan huysuz?" diyor NicK.

"Biz üstümüzü giyerken bir anda dalmıyacağınız ne malum?Daha bu gün tanıştık." diyorum yeterince nazik olmaya çalışarak.

"Demek insanlara güven problemin var.Hmm...Aslında öyle bi niyetim yoktu ama iyi fikirmiş"

"İnsanlara değil senin gibi tiplere güvenmiyorum şimdi odadan tıpış tıpış çıkın"

"Biz hanımefendiye kalacak yer bulalım. Hayatını kurtaralım.Onu sırf...." devamını duyamıyorum.Valizi açıyorum. Annem en sevdiğim kırmızı ayıcıklı pijamamı koymuş.Jessica telefondan Sam ile mesajlaşırken kafasını kaldırıp bana bakıyor.

"Çok sert davranıyorsun."

"Bence yeterince normal."

Gülümsüyor.Jessica herzaman melek gibi bir kız oldu.Beni mutlu eden hep oydu. Galiba o olmasaydı şu an boka batmış bir haldeydim. Valize başka neler koymuş diye bakıyorum; diş macunum, bir pantolon, 2 tşort,1 pijama takımı. Olamaz. Hayır. Bu o gün evde bulduğum kolye.Jason'ın dediği aklıma geliyor:"Bazı söylentiler eski bir kolye olduğunu söylüyor" Aman tanrım bunu onlara söylemem gerek.Ama aradan biraz daha zaman geçmeli.Pijamımı giyip valizi topladıktan sonra Nick'in sesinmi duyuyorum.

"Artık gelebilirmiyiz?" Jessicaya bakıyorum çoktan üstünü giyinmiş mesajlaşmaya devam ediyor.Sam onu rahatlatıyor.Yemeği pişirdiğimiz ateşi söndürüyoruz Nick valizinden iki tane fener çıkarıyor ve birini koyuyor.Sonra bana işaret ediyor.

"Gel de aşağıdaki mumları söndürelim beraber."

"Hmmm." diyorum düşünürmüş gibi yaparak."Hayır."

"Niye korkuyor musun?" diyor göz kırpıyor.Korktuğumu düşünmelerini istemiyorum.Elinde feneri alarak önden yürümeye başlıyorum.

"Dikkat et, düşceksin.!"

"Nerden geldim ben buralara yaa." diye iç çekiyorum.Aşağı indiğimizde otelin dış kapısını kapatıyoruz. Nick ne olur ne olmaz diye eskiden bir bar olan yerden sandalye alıp kapıya dayandırıyor.Tekrar merdivenden çıkarken yine düşücek gibi oluyorum.Nick belimden tutuyor.Bir an için kendimi güvende hissediyorum.Ve hoşuma gidiyor.Normalde olsa"Bırak beni!" diye bağırırdım ama galiba ona karşı bir şeyler hissediyorum.Bu saçmalık.Sürekli tartışıyoruz.Aslında bu hep böyle oldu.Erkeklerle çoğu zaman anlaşamadım.Böyle düşündükten kısa süre sonra kendimi toparlıyorum.

" Teşşekür  ederim" nazikçe söylüyorum.

"Ha?"diyor cidden şaşırmış görünüyor.Neden bu kadar şaşırdı anlamadım ama muhtemelen kibar olabileceği hayal etmemişti.İyiki tamamıyla aydınlık değil. Muhtemelen yanaklarım kıpkırmızı.Yukarı vardığımızda Jason ve Jessica'nın yatakları 21 numaradan 22 numaralı odaya taşıdıklarını gördüm. Kız zaten çıtı pıtı. Tamam uzun boylu felan ama... Jessicaya iş yaptırılması hoşuma gitmiyor.Herneyse. Nick'i dürterek:

"Kıza yardım etsene."

"Ben niye yardım ediyomuşum"diyor aynı ukalalıkla.Gidip Jessicaya sen otur işaretimi çekiyorum.Çok yorulmuşa benziyor.Yatağın diğer ucundan da ben tutuyorm.Jason bir anda yere bırakıyor.

"Sen bırak" diyor ve Nick'e kaş göz işareti yapıyor.Nick içinden 'Yine başladık' diyor Ve dışından ise;

"Ne gelicem ya o benden daha kuvvetlidir. Beygir gücü var onda." diyo ve gülüyor.Çok sinirleniyorum.Sinirlenince yaptıuğım şeylerin farkında olmuyorum.Bir anda gidip dudağına yumruk atıyorum.Sonra yerime dönerek hiç bir şey olmamış gibi yatağı kaldırıyorum.

***

Hepimiz odada toplandık nihayet başlayabildik şişe çevirmeceye.Hep beraber tüm dışa bağlantılı kapıları kitleyerek burada kalacağız. Bir kaç çerez koyuyoruz ve ilk soru cevap Jason ve bana geliyor. Sorduğu soru çok saçma.

"Daha önce hiç sevgilin oldu mu?"

"Özel hayatımdan yeni tanıştığım kişilere bahsetmiyorum.Ama Hayır" diyor.Gülüyor üçüde. Bende gülüyorum.Ardından Jason ve Jessicaya geliyor.

"Sevgilin var mı?"diyor Jason.Ahh neden hep sevgili muhabetti?

"Evet"diyince Jessica Jason baya bozuluyor.Anlaşılan biri aşık olmuş.Bir sonraki tur.Ben ve Nick'e geliyor.Sevgilisi var mı? Kaç yaşında? Hangi okulda?Nerede oturuyor? Daha bir sürü soru var aklımda. Ama önemli bir soruyu sevgimden önce tutuyorum.

"Buraya niçin geldik?"

ASİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin