Deniz Gibi Kokuyorsun

119 10 1
                                    

Evet. Kafamı kaldırınca camdan gördüğüm trafik polislerinin çevirme yaptığıydı. Bunda o kadar da şok olunacak bir şey yok gibi. Tabi benim gibi pratik zeka olup şoförümüzün 17 yaşında olduğunu hatırlamazsan. Nick torpido gözünden-ne olduğunu tam göremiyorum muhtemelen rusat ve ehliyet- bir belgeye benzer bir şey veriyor polise. Polis kontrolunu yaptıktan sonra onayını alıp ilerlemeye başlıyoruz. Anlaşılan Jessica da benim gibi düşünmüş olmalı ki hemen ortaya atılıyor.

"Ne? Bu nasıl oldu? Sen 17 yaşında değil misin?" Kıkırdıyor Nick ve Jason.

" Sen de mi inandın?"

"Neye mi inandım?" diyor Jessica.

"Ya noluyo ya?" dşye araya giriyorum. Nick den bir açıklama bekler gözlerle ona bakıyorum.

"Trafik polisine verdiğimiz boş bir belgeydi. Jason'ın ikna yeteneği konuşmadanda işe yarıyor."

"Bu dahice!" diyorum ama aslında içimden söylemek istemiştim. Biraz kıkırdadıktan sonra yolculuğa devam ediyoruz.

***

İleri doğru baktığımda sarmaşıklar, yeşil bitkiler ve renkli çiçekler arasında küçük bir pansiyon görüyorum. O kadar sevimli ve güzel duruyor ki bir süre inceliyorum. Jason'ın sesiyle irkiliyorum.

"2 gece burada kalacağız."

"Ha?" ister istemez biraz kaba ve komik söylemiş olmalıyım ki gülüyorlar.

"Bunda şaşırılacak ne var?" dediğinde Nick, Jessica'nın bizi seyrettiğini görüyorum.

"Otel masrafını neyle ödeyeceğiz? Öpücükle mi?" diyorum ve havaya bir öpücük atıyorum. Nick her zamnki gibi sorumu yanıtlıyor.

"Jason'ın babası holding sahibi. Sizi kaçırmadan önce onu ikna ederek sınırsız bir kredi kartı açtırmasını sağladı."

"Ben kimseye yük olmak istemiyorum." diyor Jessica.

"Bende" diyorum. Ve o sırada bu ikna yeteneğinin ne kadar işe yarar bir şey olduğunu anlıyorum. Çünkü Jason arkasını dönmesiyle bir anda kabulleniyorum. İtiraz edmiyorum. Yeteneğini gerçekten çok iyi kullanıyor. Benim yeteneklerimin çoğu zeka ile ilgili. Jason eliyle bir yerleri yakabiliyor, Nick cisimleri hareket ettirerek birinin canını yakabilir. Jessica bir yerleri parçalıyabiliyor-bunu birinin üzerinde yaparsa-. Benimkisi ise örneğin "söyleyeceğini tahmin etme" bir savaş olsa bu ne işe yarayabilir ki? Ben bunları düşünürken Nick ile göz teması yaptığımı farkettim. İçimden geçirdiklerimi duymuş olmalı. "İşte bu yüzden sen bizim beynimiz olucaksın. Hem savaşacak Hem de savaşı yöneteceksin." içinden söylediği bu sözler yüzünden isteristemez ürperiyorum.Jason yavaşça arabayı parkedip durduktan sonra valizleri ve küçük çantamı alarak iniyorum. Hepimiz indikten sonra pansiyondaki aile odasında kalmayı planlıyoruz. Onlarla aynı odada kalmayı istemiyor gibi gözüksemde bu çok iyi oluyor bizim-Jessica ve ben- için.

***

Bir süre sonra nihayet odaya yerleşiyoruz. Muhtemelen otelin en büyük odası. Neredeyse bizim salon kadar var. Yalnız bir sorunumuz var. Bir tane çift kişilik yatak, bir tane tek kişilik yatak ve bir de beşik var. Yukarıdan bir yatak istiyoruz ama malesef kalmadığını söylüyorlar.

"Madem öyle, göster bakalım hünerlerini."diyor Nick bana göz kırparak. İlk ona boş boş gözlerle bakıyorum ama sonra hatırlıyorum "dönüştürme" gücüm olduğunu. Bu bir beşik ve benden yatak yapmamı istiyorlar. Daha önce hiç bu kadar büyük bir şeyi dönüştürmemiştim. Zaten bu özelliğimi yaza başlarken keşfettim. Şu ana kadar sadece sıvıları dönüştürdüm. Bu yüzden onlara bakarak:

ASİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin