Önümüzde duran kalabalığın sebebini merak ediyordum. Kafamı bir o yana bir bu yana çevirerek birşeyler görmeyi umut ettim fakat kalabalıktan hiçbirşey görünmüyordu. Kuzenimle arabadan inip kalabalığa doğru yaklaştığımız sıra ben neler olduğunu anladım. Ama sanırım bu biraz geç olmuştu çünkü benim önümde duran insanlar bağırarak yana çekilmeye başlamıştı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan üzerime doğru bir dananın geldiğini gördüm. Hareket etmem lazımdı farkındaydım ama ben olduğum yerde donup kalmıştım. Tam olacaklara boyun eğip bir dananın altında kalarak ölmeyi kabul ettiğim sıra üzerime doğru atlayıp beni kenara çekmeyi başaran birisiyle bundan kurtulmuş oldum. Ya tamam şu anda hayattım ama birazdan üzerimdeki hayvanın yüküyle bir iki saniye içinde ölebilirim derken gördüklerim karşısında kalp krizi mi geçirsem diye düşündüm. Üzerime atlayıp beni kurtaran ve hayvan dediğim kişi mekanda gördüğüm o meteor ötesi çocuktu. Bingo!! Bu çocukla çok sık karşılıyorduk. Tamam yalan ikinci bu ama şu an tesadüfün ağzını yüzünü yeterince dağıttık. Ben o çocuğun o güzel yüzüne bakarken çocuk çoktan kalkmış bana elini uzatmış kalkmamı bekliyordu tebessümle. Ama ben seni yerim şeker çocuk. Ben şaşkınlığımı üzerimden daha atamadan dayım geldi ve kolumdan tutup kaldırmaya çalıştı. Çocuk elini hala uzatmış olarak bekliyordu. Bende bu sefer akıllılık yapıp kuzenim ve çocuktan yardım alarak kalkma bahanesiyle çocuğun elini tuttum. Ayh! Çok heyecanlı. Aynı filmlerdeki gibi. Bunu eve gider gitmez bizim kızlara anlatmam lazım ama öncelikle şu yakışıklıyı halletmeliyim. Ayağı kalkıp kendimi düzelttim daha sonradan mecburen çocuğunu elini bırakıp üstümü başımı düzelttim. Çocuğa gülümseyerek ''çok teşekkür ederim bu iyiliğinizi nasıl öderim bilmiyorum gerçekten'' diyerek tam bir moron gibi konuştum. Kuzenim de isteksiz bir şekilde ''teşekkür ederiz'' dedi. Bu kuzen bazen çok gıcık olabiliyordu. Ya sen bu çocuğa böyle davranmaya nasıl kıyarsın şu sıfata bak be vicdansız. Çocuk ''önemli değil bu tatlı kızı kurtarmak gerekiyordu kurtardım'' diyerek bana göz kırptı. Tamam artık ambulans çağırabilirsiniz çünkü an itibariyle kalp krizi geçiriyorum. Ben kekeleyerek birşey söylemeye çalışırken kuzenim kolumdan tutup arabaya götürmeye başladı. Ben arkama dönüp çocuğa baktığımda elini ensesine götürmüş kafasını sallayarak gülüyordu. O zaman iki şey farkettim. Birincisi çocuk süpersonik gülüyordu. İkincisi kolunda kocaman bir dövmesi vardı. Normalde dövmesi olan insanlar bana çok itici gelirdi fakat çocuğun olan üstün karizmasına daha da bir karizma katıyordu. Aslında bu çocuk hiç de benim tipim dediğim çocuklardan değildi bad boy tipi vardı ama yani şimdi allah için ilik gibi çocuktu. Ben kendime geldiğimde arabaya çoktan binmiş eve yaklaşmıştık. Kuzenime ''ya sen gıcık mısın dayı naptın ilik gibi çocuğa öyle mi davranılır ya senin yüzünden kaçırdım çocuğu oysa ne hayallerim vardı benim onunla'' diyerek saçma bi sitem ettim. Kuzenim de ''aptal aptal konuşma kız ne hayali şurda çocuğu göreli bir saat oldu ne hayallerin varmış çocukla ayrıca ben yanındayken hiçbir erkek sana yaklaşamaz'' diyerek üstünlüğü ele geçirdi. Bende cadı gibi davranıp ona dil çıkarttıktan sonra elimi bağdaş kurup koltuğa biraz daha sindim. Beş dakika geçti veya geçmedi dayımların evinin önüne geldik. Ben hemen arabadan inip sertçe kapıyı kapattıktan sonra hızlıca eve doğru yürümeye başladım. Yürürken de düşünmeye başladım. Aslında bugün ölebilirdim hemde çok komik bir şekilde. Yani düşünsenize birisi kızınız nasıl öldü diye soruyor siz ''dana koşuyordu bu da önüne çıkınca ayıptır söylemesi biraz ezmişte'' diyebilir misiniz ? Millet kıçıyla güler buna be. Neyseki bu utanç verici ölümden kahramanım gelip beni kurtardı. Bu kurban bayramındaki eğlencem bu olacaktı karar vermiştim. Hem belki şeytana uyar çocuğu ankaraya kaçırırdım sonra onunla evlenip 5-6 çocuk yaparak mutlu mesut yaşardık. Tamam bunlar hayal bile olamsı çok saçma. Neyse hemen odama yetişip laptopumdan kızlara ballandıra ballandıra anlatmalıyım. Tam odama gireceğim sıra annem bana seslenip ''kızım odayı temizledik kokusu sana şimdi dokunur sen şu diğer odaya geç bi kaç eşyanı oraya koydum kokusu geçtikten sonra geri dönersin'' dedi. Bende oflayarak annamin söylediği odaya gittim. Yatağın üstünde bir bornoz, bir gecelik ve laptop vardı. Canım annem benim ya kadın beni tanıyor tabi artık. Daha laptopa dokunmadan odanın içindeki banyoya girip bir güzel duşumu aldıktan sonra laptopun açma tuşuna bastım. O açılana kadar bende saçıma havlu dolayıp üstümü giydim. Kızların hep twitterda takıldığını bildiğim için hepsine teker teker dm yollayıp skypeye gelmelerini söyledim. Ben bir beş dakika bekledikten sonra kızların hepsi gelmişti. Onlara olayları tek tek en ince ayrıntısına kadar anlattıktan sonra kızların tepkisi tam olarak şöyle oldu:
''Oha oha oha kanka çocuğun koluna yapışıp gitme beni bırakma diyeydin''
''Kanka ben burda herşeyi hazırlıyorum sende orda bikaç kişi topla yarın çocuğu kaçırıyoruz''
''Çok iyi fikrim var çık karşısına ben hamileyim senden bunu ancak evlenmemiz temizler de''
''Bence merhaba yakışıklı sevişmemiz gereken bi konu var de''
ve daha neler neler. İşte arkadaşlarım ya onları seviyorum hepsi benim kafadan yani. Biz böyle konuşup gülüşürken birisi kapıyı tıklattı.
''Efendim ?''
''Merve hanım akşam yemeği hazır aşağıda bekliyorlar''
''Pekala geliyorum birazdan''
dedikten sonra kızlara tek tek veda edip laptopu kapattım. Aşağı indiğimde herkes masaya oturmuş hizmetlilerin yemekleri tabaklara koyuşlarını izliyordu. Bende boş olan annemin yanına geçtim. Tam iştahla ağzıma yemeği atacakken babam konuştu.
''Bugün başına kötü bir olay gelmiş''
''Evet baba''
''Nasıl oldu peki ?''
''Çok önemli birşey değil ya. Kalabalık vardı önümüzde onlara bakarken bir dana üstüme doğru geldi sonra bir çocuk geldi beni kurtardı''
''Peki senin gözün kör müydü o anda da o danayı göremedin ?''
''Daha yeni gitmiştik enişte bir anda oluverdi kızın suçu yok''
''Merve eğer göremiceksen hareket edemiceksen şu lanet gözün neden var neden o bacakların neden var sen öyle bön bön bakasın diye allah onu vermiyor. Sen Çelik Soymenlerin kızısın bir daha böyle salakça hatalar yaptığını duymıcam anladın mı ?''
diye bağırdı babam. Ben ne olduğunu anlayamamıştım. Benim ne suçum vardı şimdi ? O danaya ben mi söyledim üstüme gel beni ezmeye çalış diye. Bunu haketmemiştim. Lanet olsun! Gözlerim dolmaya başladı. Nefret ediyorum bu durumdan. Babama kırılmaya alışıktım fakat bu sefer gerçekten çok ağırdı. Dayım, yengem, kuzenlerim ve hizmetçiler dahil herkesin önünde bana kızmıştı. Bu çok gurur kırıcı bir durumdu. Ben gözlerimin dolmasını kimse görmesin diye ayağa kalkıp tam gidecekken babam ''otur ve yemeğini ye'' diye tekrar bağırdı. Bu kadarı fazlaydı ama fazla üstüme gelmişti. Onu dinlemek istemiyordum fakat babamın inatçı biri olduğunu, gerekirse saçlarımdan sürükleyerek o yemeğe oturtacağını biliyordum. Mecburen kafamı eğerek tekrar yemeğe oturdum. Kimseden çıt çıkmıyordu. Dayım bile ses etmiyordu. Babam insanlar üzerinde çok otoriter sahibi bir insandı. O yüzden cesaret edip de kimse bir kelime söylemedi. Hepimiz berbat bi akşam yemeğini yedikten sonra yengem yol yorgunusunuzdur diye odalarımıza çıkarttı. Aslında yol yorgunluğu felan bahane babamın yemkte yaptığı karşısında kimsenin ne knuşmaya ne oturmaya tadı kalmamıştı. Bu biraz da benim yüzümdendi. Eğer o olay olmasaydı şu an bahçede ve ya salonda gülerek sohbet ediyor olurduk. Ben yatağıma uzanıp kulaklığımı taktığım sıra annem kapıyı tıklatarak odaya girdi.
''Merve uyuyor muydun tatlım ?''
''Hayır anne müzik dinlicektim ben de gelsene''
''Nasıl hissediyorsun kendini anlatmak ister misin ?''
''..........''
''Kızım anlat içinde kalırsa daha kötü olursun hadi yavrum anlat bana''
''Anlatılacak bişey yok anne ben aptallık yaptım babam da bana cezamı verdi alışkınım ben hem sen üzme o tatlı canını''
''Ama kızım yemekte gördüm seni gözlerin dolmuştu dayanamıyorum bu haline senin içim parçalanıyor''
''Annecim ben iyiyim gerçekten bak gülüyorum üzgün olsam gülemezdim değil mi ?''
''ama kızım...''
''hadi annem benim öptüm kocaman iyi geceler tatlı rüyalar''
diyerek annemi odadan çıkarttım. Bir de annemin benim yüzümden üzülmesini istemiyordum zaten yeterince üzülüyordu bu duruma. Yatağıma tekrar uzandığımda kulağımda bademin sesini duyar duymaz gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ağzımı ve dudaklarımı sımsıkı kapatarak güzel bir güne uyanmayı diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaktan
RomanceKendi dertlerinin arasından birden ortaya çıkıp zamanla büyüyen bir aşk. Utangaçlığı yüzünden yaşadığı en güzel ve acılı aşkı tüm hayatını bir anda değiştirir. Unutmak için sarıldığı tüm çözümler bir haberle başına yıkılır. Kaderine girenleri belki...