ÇÖKÜŞ

28 7 7
                                    

Acının şiddeti arttıkça ruh kendini yitirmeye başlar derler. İçimdekileri anlatamıyordum, o kadar karmaşık bir döngüdeydim ki kendimi çözmeyi bırakalı çok olmuştu, istediklerimi kestiremiyordum artık.

18 yaş, yitik bir ruh ve katlanılamayan acılar. O zaman yeni bir yıla, yeni kabuk tutmuş ama her zaman kanamayı bekleyen yaralara, saatlerce ağrıtan ama çözüm yolu olmayan sorunlara merhaba. Hayatımın özeti burda başlıyordu işte sadece "acı" kelimesi hayatımda yer vardı.

Yalnız mıydım? Değildim çünkü ben yalnızlıktan korkardım, kötü düşünceler ve acılar hayatımda yer almışken yalnızlığın hayatımda yeri yoktu. Sahte ve gerçek arkadaşlıklar çoktu ama ben ayrım yapamıyordum, saftım yada saflığa yatıyordum kim bilir ?
Düşünceler her zaman katlanırdı bana göre, başladığımız sorunlara çözüm bulmak için hep çıkmaza sokardım kendimi ,dediğim gibi çözümlü bi çıkmaz yol.
Her zaman pozitif olmaya uğraşırken bi anda mutsuz olabiliyordum çünkü yapım buydu, değiştirmeye uğraşmıyordum neysem o. İstediğim herşey ayağımın altında iken ben yine mutlu olamıyordum. Çünkü zenginlerin hayatında "sahtelik" çoktu. Kaçıp gitmek istiyordum, yapamıyordum. Unutmak istiyordum, hafızam daha da güçleniyordu.... 
Masum değildim, masum değildik insanoğlu kendi gururunu ve düşüncelerini yitirmişti, sanki elmayı çürüten kurt gibi. Değişen birşey yoktu aslında bizimde ruhumuz çürüyordu. Ama benim itirazım var! Omuzlarımda ki yük için, kafamdaki tilkilerin düşünceleri için ve kaybettiğim benliğim için.
Senden hepsini geri istiyorum hayat, ama veremezsin değil mi? Ama senin tek hediye ettiğin şey içimdeki şeytandı, benliğimi yönlendiren bir şeytan.
Yaktım, öldürdüm, gömdüm. Bu üç kelime benim hayatımın başlangıç özetiydi

12.05.2016

"Artık oyunu bitirmeni  istiyorum canım yanıyor, ruhum parçalanıyor bitsin artık bu içkence." Beni anlamasını istiyordum artık, defalarca onla birlikte olup, onun dediği kuralları harfi harfine uygulamıştım. Neden mi ? Sikik ruhlu babam babasının intihar etmesini sağlamıştı."Asren Çelikkol" bu ad her gün her saat aklımdan çıkmıyordu. Hergün tiksinerek baktığı bedeni, yıpratmaktan ve kullanmaktan vazgeçmiyordu. Bense kendimi öldürecek düzeye gelmiştim, kendime nefretim başlamış, insanoğluna güvensizliğim artmıştı, yaşayan ölüden bir farkım yoktu.
Babam şirket adamıydı, zincirli otelleri ve cafe/bar işletimi yapıyordu. En çok işletilen barlara sürekli belirli günlerde içeri uyuşturucu sokuluyordu; insanları zehirleyip, acı çekmelerini ve parasızlıktan alamadığı zehir için komaya girdiklerini kalite kokan koltuklara oturarak elllerinde viski ile locadan izliyorlardı. Bense yılmadan, onlara yetmeyen gücüm ile olanları temizlemeye çalışıyordum, başarılı oldum mu peki ?Öyle bişey yoktu, bir bebek annesinin karnından bile sağlıklı çıkamıyordu. Ya sakat olarak doğardı yada  ölü. O gün bütün günahlarım kalbime batıyormuş gibi hissediyordum. Bara belirli günlerde gelen teslimat gelmemişti, kimse komaya girmemiş kimse zehirlenmemiş ve locada keyifle oturan iki orospu çocuğu bulunmuyordu.
Bense karanlık köşeye çekilmiş olacakları merak ediyordum, daha ne kadar yorulacağımı, bu hayattaki dayanağımın ne olacağını düşünüyordum. Her birisine sonuç ararken aniden kesilen ışıklar karanlık yeri daha  da karanlık etmişti. Tepkisizce oturuyordum, babamı bulmam buradan çıkmamız ve eve gitmemiz gerekiyordu. 3 aşamalı basit planı uygulamak için ayağa kalktım, ortalık Pazar yerine dönmüş herkes çıkış kapısını arıyordu, sarhoşlar yerlerde sızmış ve keyif pezevengi olanlarda sevgilisi ile yiyişiyordu. Sahiplerin bulunduğu odalara doğru çıktım, babamın odasından şiddetli sesler geliyordu "hayır, yapma, yalvarırım, karıma dokunma ve en acısı ise anneme dokunma"  Derin nefes olarak içeri ani giriş yapmıştım, görüntü şöyleydi; 2 bağlanmış erkek onların başında duran adamlar ortada sandalye tavanda ip kafama hepsi kazınıyordu.

İşte acıyı hissettiren görüntü; yatak, bağlanan adam ve çocuğun annesi olan kadın ve babam. O an bedenimi sıpsıcak hissettim, ellerim titrer biçimde gözlerim kaydı kayacak durumda iken kulaklarımın artık hazmetmek istemeyeceği bir ses " İmge, kızım can içim gördüğün gibi değil demek isterdim ama.. hemen babana inanmamazlık yapma beni bi dinle lütfen! Bu olanlar bitsin evimize gidip herşeyi açıklamama izin vermelisin."

Kanımın donduğunu hissettiğim anda gözlerimi kapatma hissi ele verdi. Ne diyeceğimi, ne konuşacağımı bilmiyordum. Tiyatro oyuncularının tıkandığı yerde doğaçlama yapılan sebep gibiydi hislerim, aceleye gelen ne söyleceğini o an düşünen ve durumu kurtarmış bir cümleydi hislerim. O an aceleye gelmeden ne söyleceğimi anında düşünmeden, birikmişlikleri söylemek istercesine açtım ağzımı " Neyini dinleyeyim? Mekana soktuğun uyuşturucuları mı, insanları zehirleyip keyfinin kahyası gibi elinde içkin ile oturmanı mı? Senin kızın olmaktan utanırken hangi hakla açıklama yapacak ve seni dinleyecekmişim gibi konuşuyorsun? Herkese çektirdiğin acıların sonu burdaymış demek, ne kadar acı çektirdiysen bin mislini çek". Sözlerimin ardından teslimat yapılmadığı için babamın odasındaki silahı almıştım saatler önce. İşkillenmiştim ve kendimi koruma altına almam gerekiyordu, buradaki korumalar kendi götünden başkasını düşünmez olmuşlardı çünkü.
Belimdeki silahı, bu yaşıma kadar emeği olup beni yetiştiren adama doğrultuyordum.  "Bir kez bile pişman olmam sana karşı bu silahı doğrulttuğum için, sen benim babam olsaydın kendine ve adına şekil yaşar hiçbirimize leke atmazdın, biz bu duruma düşmezdik, ne kendine bu kadar acı çektirirdin ne bana ne de çevrendeki insanlara. Ama sen sandalyede bağlanmış ortağın ile uyuşturucu işine büründünüz ve hayatının sisli bir yola girmesine izin verdin, bir sürü sorunlar ortaya çıkacak atlattığını düşünecektin ve zaferle bu işlerin ile ilerleyecekti. Herşey düşündüğün gibi gerçekleşmez, sen başarılı bir hayal istemedin baba sen yolun sonu kazalı ve yolun başından beri yapılan hataların sana dönmesini istedin." Uzun cümlem ile derin bir soluk aldım, sanki bulunduğum bu ortamda aldığım nefesler diken gibi boğazıma batıyordu, saatlerden beri düşüncelerimin bitmemesi üzerine ağrıyan başım ile herşeye son vermeye karar verdim, ne kadar kolaydı değil mi 'bitirmek' kelimesi ve uygulaması. Peki kaldırması da kolay mıydı?

Babam dediklerimin hiçbirine cevap vermiyordu, sahte bir hüzün ile yüzüme bakmaya devam ediyorken belimde silahı çıkardım ve kurşunun yerini bulmasını gerektiğini hatırladım. Bu kadar kolay olamaz değil mi? Bir evladın babasını vurması, içim yanıyordu, bunca zamana kadar her hatasında kabul ettiğim için hayatım sarpa sarmıştı.
Tetiği çekişimi tüm oda izlerken kendi boğuluşumu düşündüm, sessizce birkaç saniye bekledim ve odadakiler neden beklediğimi izlediler, ansızın insan korkutulur ya, ansızın düşersin, ansızın seversin ve ansızın ölürsün ya, hiç beklenmedik bi anda bu düşünceleri düşünürken vurdum onu. "Tıpkı ansızın ölüm gibi"

-Aslında üzüldüğüm zamanlar yazıyordum, gerekli bi şekilde hiç Wattpad uygulamasında hikaye yazmayı düşünmemiştim, bir süre sonra yazmaya devam ederken böyle bir kurgu çıktı ortaya, umarım severek okursunuz. 'Acıyla kalın'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACIYLA KAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin