Yoğun ve yorgun geçen bir haftanın ardından cuma sabahına uyandım, bugün canım işe gitmek istemiyordu. Fransa'da olsam gitmemezlik yapabilirdim ama burada bu lüksüm yoktu. Kendimi zorlayarak soğuk duş aldım, kesinlikle daha iyiydim. Saçlarımı tepemden topuz yapıp sadece rimel çektim, ince kumaştan açık mavi elbise giyip aşağıya indim.
Kahvaltı sofrasında beni bekliyorlardı birlikte havadan sudan konuşup kahvaltımızı yaptık. Kerem yol boyunca İstanbul'un günlük yaşamından bahsetti. Şirkete geçtiğimizde Selma gün boyu yapacaklarımı sayarken Zafer abinin beni görmek istediğini söyledi, ilk olarak onu aradan çıkarmak için odasına gittim. Adamcağız çok yorgun görünüyordu, buna rağmen beni görünce gülümsedi
"Gel bakalım güzel kızım, nasılsın? Seni ihmal ettim birkaç gündür kusuruma bakma"
Karşılıklı oturduk, yorgun yüzünü inceledim birkaç günde daha da yaşlanmış görünüyordu
"Ben iyiyim Zafer abi asıl sen nasılsın? Barış annesinin rahatsızlandığını ama korkulacak bir şeyi olmadığını söyledi her şey yolunda mı?"
"Basit bir tansiyon rahatsızlığı sanıyorduk ilk başta ama sırt ağrıları artınca doktora götürdüm. Safra kesesinde taş birikmiş doktorlar artık ameliyat olmazsa ağrılarının geçmeyeceğini söylediler"
"Çok üzüldüm inşallah bir an önce ameliyat olup sağlığına kavuşur, keşke buraya geleceğine evde kalıp eşine destek olsaydın"
"Gelmemeyi düşündüm ama belli bir yaştan sonra sürekli evde durmak zor geliyor. Çalışmaya alışınca evde zaman geçmiyor ama ben de sana önümüzde ki hafta evde Müzeyyen'in yanında olacağımı söyleyecektim. Doktor basit bir ameliyat olacak dedi, korkuyor e ben de mecburen yanında olacağım"
Söyleyiş tarzı hoşuma gitmese de onun da eşi için endişelendiğinden böyle konuştuğunu varsayıp konuyu daha fazla eşelemedim.
"Barış bugün yurt dışından dönecekti ona da söyleyin gelmesine gerek yok evde kalıp annesinin yanında olması beni daha mutlu eder"
Zafer abi başını sallayınca onun da bunu istediğini anladım
"Uygun bir an da ben de eşini ziyaret etmek isterim, eve geçtiğinizde görüşürüz yine" deyip ayağa kalktım. Zafer abinin düşünceli bakışları masasının üzerindeydi, büyük adımlar atarak odasından çıktım. Adamcağız bu yaşında eşinin hasta olmasının verdiği yükle ezilirken onunla işlerle ilgili konuşamazdım zaten... Odama girerken Selma'dan şekersiz iki kahve istedim.
Kerem masamın önünde ki deri sandalyeye oturmuş bugün ki planımı okuyordu, arkasında durup tepeden bakarak ofladım
"Bugün canım hiç çalışmak istemiyor, şu yoğunluğa bakar mısın"
Kağıdı masanın üzerine bırakarak oturduğu yerde geriye yaslanıp ayaklarını uzattı
"Saat üçe kadar erteleyemeyeceğin görüşmelerin var ama sonrası o kadar da önemli değil çıkarız istersen"
Yerime oturup, yüzümü ekşittim çocukça
"Açıkçası bugün evde kalıp aylaklık etmek isterdim, internetten yemek tarifleri bulup fırında yemek pişirerek oyalanmak ne de güzel olurdu"
Çapkın bir gülüşle gerildi yanakları "İlerde bunları yapman için bol bol zamanın olur merak etme"
"Yine de akşama Kemal'e tatlı yapacağıma söz verdim, ne yapsak eve giderken hazır bir tatlı alsak nasıl olur"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YÖRÜNGESİ ®Mükerrem Karasoy
General FictionDikkat Bu Bir Yakın Koruma Hikayesidir!!! Klasikleşmiş bodyguard hikayelerinden daha ötesini sunan AŞKIN YÖRÜNGESİ ne hoşgeldiniz ... Eve varmak üzereyken sağ tarafımda kalan manzaranın güzelliği nefesimi kesince zaten boş olan yolda arabamı yüksek...