ALACA

20.4K 1.3K 35
                                    

EPİLOG

"O... Bahçede..."

Bevar'ın sözleriyle başını görebilecekmiş gibi ardına çevirdi. Gecenin karanlığı öylesine çökmüştü ki etrafını görme çabası faydasızdı. Lakin evladına hasret olan yüreği heyecanla bezendi. Yorgundu bedeni. Zaman ilerledikçe yükünü daha da arttırmıştı sanki. Canının diğer yarısının kaybolduğunu öğrendiği anda yığıldığı koltuktan doğrulurken, bir düş gördüğünü düşünüyordu. Onun asla gelmeyeceğini, böyle bir şeyin mümkün olmadığına çok emindi. Ama yüreği, böylesi zor bir günde onun varlığına muhtaçtı.

Bastonuna dayanarak attığı titrek adımlarla güçlükle bahçeye açılan cam kapıya yürüdü. Bacaklarındaki güç öylesine azdı ki ayakta durabilmesi mucizeydi. Kolunu tutan ellerle duraksadı.

"Genco!"

Sevdiği kadının sesiyle güçlükle yutkundu. Onun ne yüzüne bakmaya gücü vardı ne de bir söz söylemeye yüzü. Eline dokunup teninden sıyırdı. İstediği izni sessizce başını sallayarak verdi. Eğer sahiden geldiyse oğlu onu görmek için ardından gelebilirdi. Yaslandığı bastonuyla bu kez beklemeden dışarı çıktığında ardından gelen ayak seslerine rağmen durmadı. Yağmuru hissetmesine sadece bir adım kala derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve onu gördü.

Başı öne eğik, öylece, sessizce duruyordu. Üzerindeki uzun taba rengi trençkot sırılsıklam olmuş, bedenine yaslanmıştı. Elleri iki yanında yumruk hâlindeydi. Canının ve ruhunun yarısı olan ikizinden, Noyan'dan daha heybetli görünüyordu. Tek başınaydı. Onu, adamları olmadan ilk defa yalnız görüyordu.

Koşup sarmak isteyen, canının diğer yarısının acısını dindirmek isteyen kalbini duymamak için yumruğunu sıkıp göğsüne yasladı. Onunla yüz yüze gelmek için hazır hissettiğinde birkaç adım daha attı. Küçük bir iç çekişin ardından karısının hıçkırıklarını duyduğunda bu sesi işiten sadece kendisi değildi. Karşısında duran oğlu da duymuştu. Annesini fark etmişti. Bu fırsattan yararlanmak istedi. Birkaç saniye de olsa izledi suretini. Ta ki yıllar sonra göz göze gelene kadar...

Yağan yağmurun altında duran iki adamdan biri diğerine can verendi. Lakin bu bağa rağmen baba ve oğul olamayacak kadar yabancılardı birbirlerine. Toprakla kavuşana dek ikisinin de kalbinde birbirine eş hasret hüküm sürecekti. Ama asla haberdar olamayacaklardı.

Yaman... Onun yaraları vardı. Ruhunu, benliğini çepeçevre saran acıları... Her şeyi olan ama hiçbir zaman tam olamayan bir adamdı. Bir Uluhan olarak doğsa da başka bir soya can olmaya mecbur kılınmıştı. Gözleri annesininkilere eş, sureti babasının kopyasıydı. Eşsiz bir aşkın varoluşunun kanıtıydı. Lakin kendisine ait olmayan bir hayata hapsedilmişti.

Koparıldığı yere geri dönüşü canının ve ruhunun diğer parçası, ikizi Noyan içindi. Diğer kardeşlerinin de kalbinde yeri olsa da Noyan kendisi demekti. Sessizliğine rağmen düşüncelerini ve hislerini anlayandı. Huysuzluğunu umursamayan, kendisinden çok düşünendi. Bir zamanlar öfkesine rağmen ondan vazgeçmeyen, kendisini aralarında kopmayacak o bağı hatırlatandı. Ona hiç belli edemese de bu hayatta en çok sevdiği kişiydi.

Yıllar sonra bir arada gördüğü ailesine bakarken onlara yabancı olduğunu tüm benliğinde hissediyordu. Yalnızlık ilk defa kalbine acı vermese de bu kez daha çok hissediyordu. Koşup sarılmak, kardeşinin yokluğunda tekrar hissettiği kimsesizlik duygusunu onlarla gidermek istiyordu. Ama yapamazdı. Zira tek bir adım, onun yıllardır verdiği savaşı kaybetmesi demekti. Onları korumak için ettiği yeminden dönemezdi.

"Noyan nerede?" Onu bu bahçede son kez gördüğü hâli geldi gözlerinin önüne. O genç adamdan öylesine farklıydı ki... Saçlarındaki beyazlar, yüzünde yer eden kırışıklıklarla bambaşka biriydi. Ona duyduğu özlemi maskesinin ardına gizledi.

MAZİ 1 - MAZİ 2 (Mazi Sonsuza Kadar) YEDİ AŞİRET SERİSİ II (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin