8

9.1K 888 79
                                    

"Profesör Arel'in yerine biri mi gelecek yani?"

"Okul komitesinden" dedi mırıldanarak. Şaşırmış gözüken bir yüz ifadesi vardı. Köşede duran kazan ona bir yerlerden tanıdık gelmişti. "Profesör Arel'in kazanını kendi odama aldım, biliyorsun orada olmak bana da zor geliyor"

"Ne yazmışlar profesör?" dedi Simya yerinden kalkmadan kazana doğru bakarak. Onu bu denli neyin şaşırttığını merak ediyordu.

"Okula girişin artık serbest olduğunu ve yeni müdür atamasının yapılması için adayların değerlendirilmeye başlanacağını yazmışlar" dedi Profesör Elena elini kırışık alınan götürerek. "Yeni müdür..."

"Profesör Arel'in yerine biri mi gelecek yani? Ama ben sizin müdür olacağınızı sanıyordum" dedi Simya oturduğu sıradan kalkmıştı. Arel gibi bir adamın yerine kimse gelmemeli diye düşündü. Başka birinin o koltuğa oturmaya hakkı yoktu. Belki de sadece Profesör Elena müdürlük görevini yerine getirebilirdi.

Profesör Elena sessizce masasına yaslanmış düşünüyordu. "Olamam, orası Arel'in makamıydı. Onun ölümünden sonra bunu yapmam yakışık almaz. Hem ben müdür yardımcısıyım. Resmi evraklar yerine öğrenci evrakları ile uğraşmayı tercih ederim."

"Peki, ne olacak?" dedi Simya. Yani birilerinin o göreve gelmesi gerekiyordu ama bu kim olacaktı? Profesör Elena müdürlük yapmak istemiyordu ama okuldaki öğretmenler biri bu göreve gelmek isteyebilirdi.

"Şimdi profesörlere mektup yollamalıyım, hepsinin bir kaç gün içinde okulda olmaları gerek. Müdür olmak için aday olmak isteyen birileri olmalı" dedi Profesör Elena mektubu tekrar gözden geçirerek.

Simya odadan dışarı sessizce süzüldü. Kütüphaneye çıkmak için taş merdivenlere yöneldi. Okulda yalnız olmanın en güzel yanı istediği yerde oturabiliyor oluşuydu. Bu gezintilerde bilmediği yerleri öğreniyor, zamanın geçmesini sağlıyordu. Kütüphaneye sesli bir giriş yaptı. Kimseyi rahatsız etmeyeceğini bildiğinden sinirini kapıdan çıkardı.

Müdürlük makamına birinin geleceğini elbette düşünmüştü ama bunun Profesör Elena olacağına emindi. Şimdi başka biri gelip okula müdür olacaktı. O makamda başka biri oturacaktı. Belki okuldaki profesörlerden biri belki de dışarıdan biri gelecekti. O odaya her baktığında içini sızlatan şey daha fazla canını yakıyordu. Müdür odasının önünden bile geçmemeye çalışıyordu. O odaya en son ne zaman girdiğini bile hatırlamıyordu. Kütüphanedeki masasının başına geçti. Açık duran kitaplara baktı. Canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Daha yarılayamadığı 'Madam Leman'ın Cinayet Saati' kitabına şöyle baktı. Kitapların altında kalan çizimini aldı. Büyükçe bir şeyler çiziyordu. Çizim yapmak her zaman onu sakinleştiriyor olsa da bu sefer sinirini çizim yaparak bile atamayacaktı.

Bir iki gün içinde okul profesörlerle dolup taşmaya başlamıştı. Profesörler dışında bir sürü tanımadığı insanda okula geliyordu. Ama Simya kimseye gözükmediği için rahatça dolaşıyordu. Hatta bu durum artık hoşuna bile gitmeye başlamıştı. Profesör Agev'in diğer profesörlerle Bijan'ın dedikodusunu yapmasını izlemek eğlenceli sayılırdı.

"Artık sihri kaldırma vaktidir" dedi Profesör Elena onu yakaladığı öğrenci salonunda. Simya iki cadının konuşmasını merakla dinliyordu. Cadılardan biri yaptığı dünya seyahatinden bahsediyordu. "Okulda bu şekilde gizlice gezemezsin. Duymaman gereken veya görmemen gereken şeylere karışabilirsin"

Simya'nın sihrin kaldırılmasından sonra gördüğü ilk kişi Profesör Ulaş olmuştu. Merdivenlerin dibinde öylece oturmuş Profesör Arel'in odasına bakıyordu. Simya elindeki büyükçe çizimle yanına geldi.

BÜYÜLÜ DÜNYA İki Cadının Savaşı (2. Kitap) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin