22

8K 802 59
                                    

"Sadece beni affetmeni istiyorum"

Okul o aralar ortalarda aşk sarhoşu gibi gezenlerle dolmaya başlamıştı. Beliz dikkat çekmeden yapmaya çalışsa da iksirin etkisinin uzun sürmesi okulda fırtına öncesi sessizlik ortamı yaratmıştı. Bütün kızlar iksirin peşine düşmüş, neredeyse iksir karaborsaya düşecek olmuştu. Bunca kişinin kullanması elbette bir sürü kavgayı da peşinden getirmişti. Yatakhane katındaki bağırışların sesiyle Profesör Talya odalardan birine daldı. Çoğu öğrenci kavgayı izlemek için koridora yığılmışken Talya aralarından zar zor geçerek iki kızı ayırdı.

Beliz iksiri yaptığından beri kendisini görmezden geldiği için onu görünce kavgayı bile umursamadı. "Acaba iksiri kullandı mı?" dedi yanında dikilen Simya'ya. Bilmiyorum der gibi kafasını salladı. Ona iksiri verdiğinden beri geçen süre zarfında Talya gene hasta gözüküyordu ama bu iksirden mi yoksa hala devam eden hamilelikten mi kaynaklı bilmiyorlardı. Zaten Beliz onunla konuşmama konusunda yemin etmişti. Derslerinde bile hiçbir şeye katılmıyordu.

*

"Selam kızlar" dedi Ahsen kütüphanede ders çalışan Simya ve Beliz'e. Ahsen kızların yaşıtı, mavimsi saçları olan, siyah gözlü güzel bir kızdı. Bazı dersleri birlikte almalarına rağmen çok da samimiyetleri yoktu. "Ne yapıyorsunuz bakalım?"

"Profesör Benan'ın verdiği auralarla ilgili ödevi yapıyoruz" dedi Beliz.

"Bende yeni bitirdim o ödevi, önümüzdeki ders teslim edilecek değil mi?" dedi Ahsen samimiyetten uzak tavrıyla. Belli ki bir işi düştüğü için yanlarına gelmişti.

"Evet" dedi Simya onlarla gelip muhabbet etmesine şaşırarak. Onun gibi kızlar genelde sadece bir şeyler isteyeceği zaman yanlarına geliyordu. "Şu aşk iksiri etkili bir şey mi? Bende denemek istiyorum da"

Beliz çantasının kenarından küçük bir şişe çıkardı. "Oldukça 48 saat garantisi var" dedi gülümseyerek "Kendim yaptım, garanti veriyorum"

Ahsen parayı çıkarıp masanın üstüne bıraktı. Şişelerden birini alıp kütüphaneden çıktı. "Bu iksir yüzünden umarım başın belaya girmez" dedi Simya mırıldanarak "Eğer Profesör Elena ya da Öker duyarsa seni mahveder. Asıl kötü olan Profesör Muhteşem"

Öğrencilerin çoğu okulun bir müdürü olduğunu unutmuştu bile. Adam tüm gününü odasında geçiriyor, ancak ve ancak yemek yemek için odasından çıkıyordu. Profesör Muhteşem uzmanlık alanı yemekler ve boş muhabbetler olan bir adamdı. Ve haftada bir Simya'yı sorguya çekiyordu. Müdürlük görevlerini de sadece misafirleri geldiği zaman yerine getirdiğinden geri kalan tüm işleriyle zavallı Profesör Elena uğraşıyor ve emekli olmaya can atıyordu.

O gece Mercan hariç herkes havuzun olduğu yerdeydi. Alp tekrar tekrar uyardı. "Kesinlikle Simya ile olan bağlantım kopmamalı, ne olursa olsun ikimizin arasındaki fiziki iletişimi koparmayın"

Sahra bir köşede oturmuş olanları izliyordu. Ne olacağına dair bir fikri yoktu. Can ise kıskanç bir çocuk gibi basamakta oturmuş kız arkadaşının elini tutan adama bakıyordu. "Simya nereye gitmek istersin?" dedi Alp.

"Yakın bir zamana gidebilir miyiz?" dedi Simya umutla, sesindeki umut kırıntısı çocuksuydu. "Okula ilk geldiğim güne, Profesör Arel ile tanıştığım ana"

Bu anın önemini odadaki iki kişi hariç herkes kavrayabilmişti. Alp ve Sahra ikilinin ilişkisini tam bilmediğinden o an için heyecanlanmamıştı bile. Ama Can oraya gittiğinde çok üzüleceğinin farkındaydı. Ölmüş birilerini görmek insana asla mutluluk getirmezdi. Aksine üzerdi. Simya'ya bir şey demeyeceğine dair söz verdiğinden ağzını açmadı.

BÜYÜLÜ DÜNYA İki Cadının Savaşı (2. Kitap) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin