33

8.1K 785 47
                                    

"Neden korkuyorsunuz profesör?"

Simya akşam yemeği için yemekhaneye indiğinde herkes çoktan toplanmıştı. Dünkü gibi yine birlikte yenecek akşam yemeği için masaya geçti. Ortamdaki herkesin keyfi yerinde gözüküyordu. Simya dışında herkesin tatili oldukça güzel geçiyor, Alp ve Sahra baş başa zaman geçiriyor, Mercan ise her gün Acar ile mektuplaşıyordu. Simya kaşımaktan tahriş ettiği elinin üstüne baktı. İyice tahriş olduğundan yara olmak üzereydi. Ne yemek yiyecek nede konuşacak enerjisi kalmıştı. Bütün gün okuduğu şeyler, öldürülmüş simyacılar, nadir yeteneğe sahip insanların hayat hikâyeleri iyice asabını bozmuştu. Vega'nın söyledikleri yalnızken daha fazla aklında dönüp dolaşıyordu. 'Tatlım sen hepimiz için bir hazinesin, ne sanıyorsun? Taşı yapsan da seni bırakacak mıyız? Ya da işimize yarayan güçleri olan kişileri bırakacak mıyız?' Sürekli kafasının içinde bu ses yankılanıyordu. Onu asla bırakmayacaklardı. Şimdi Profesör Elena'nın tutsağı gibiydi. Reşit olunca da Vera peşini bırakmayacaktı. O bıraksa başkaları her zaman olacaktı. Simya'nın daldığı düşünceleri Profesör Elena'nın sesiyle bozuldu.

"Eee kızlar siz neler yapmayı düşünüyorsunuz okulunuz bitince?" dedi Profesör Elena dağınık bıraktığı siyah saçları, kahverengi güzel gözleri, şık siyah parıltılı elbisesiyle yine bir zarafet örneğiydi. "Babanızın dediği gibi öğretmenlik mi yapmak istiyorsunuz?"

Simya öğretmeniyle Vega olayından sonra pek fazla konuşma fırsatı bulamamıştı. Olan onca şey arasında Profesör Arel'den kalan kutudaki eşyaları bile soramamıştı. Adiye hanım yine en özel yemeklerini yapmış sessiz sakin konuşulanları dinliyordu. Akşam yemeğindeki pirinç ile doldurulmuş tavuk gerçekten çok lezizdi. Sahra izin isteyerek konuşmaya başladı. Meslek olarak öğretmenlik yapmak istediğini dile getirdi.

"Ne kadar güzel bir düşünce" dedi Profesör Elena gülümseyerek "Hangi konuda uzmanlaşmak istersin peki? Belki de koruma büyüleri?"

"Bilemiyorum profesör aslında öğretmenlik istiyorum ama" dedi Sahra eldivenlerine bakarak "Bunlar bana engel olur mu?"

"Bilhassa hiçbir engel olmaz. Sadece notlarını yüksek tutman yeterli" dedi Profesör Elena patates püresinden nazikçe bir çatal alarak. "Ya sen Mercan? Simya?"

Simya önündeki haşlanmış havuçlara işkence ediyordu. Ne yediği yemekten ne de tatilden bir zevk alıyordu. Profesör Elena'nın söylediklerini dinlese de duymuyormuş gibi tepki vermedi.

"Ben meslek olarak herhangi bir şey düşünmedim sanırım bunu son seneye bırakacağım" dedi Mercan siyah saçlarını topuz yapmıştı. Babasına benzer yüzünün yer yanında benleri vardı. "Zaten acelemiz yok daha okulun bitmesine zaman var."

Babasının onun için tercih ettiği meslekte taraftar değildi. Aklında bir şey yoktu ama öğretmen olmak istediğine de emin değildi. Okulları pek sevmiyordu. İlk defa sevdiği bir okuldaydı ama ömrünün geri kalanında da bir okulda yaşamak isteyip istemeyeceğini bilmiyordu.

"Okul bitinceye kadar karar vermeniz gerekir, meslek seçimi tüm hayatınızı belirleyecek. Okurken rahat ama okul bitince gerçek hayata atılınca hayatınızı nasıl kazanacağınızı bilmeniz gerekir. Babanız yanınızda devamlı olmayacak" dedi Profesör Elena ciddiyetle "Benim çok kalabalık bir ailem vardı ama okulum bitince kimse maddi destek olmadı. Onun için uğraşıp didinip çalışmaya başladım. Okul bitince kendi başınıza kalacağınız için meslek edinmeyi ciddi düşünmeniz lazım"

"Okul bitince" dedi Simya gülerek. Acı bir gülüştü bu, sinirliydi. Yüzündeki gülümsemenin altında bir öfke vardı. "Siz bizim bir meslek sahibi olacağımıza inanıyor musunuz? Gerçekten buna inanıyor musunuz?"

BÜYÜLÜ DÜNYA İki Cadının Savaşı (2. Kitap) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin