-EVE DÖNÜŞ

221 7 0
                                    

Artık dört yıl bitti, üniversitem sona erdi. Gözü yaşlı bir şekilde sevdiğim arkadaşlarımdan, dört yılımı geçirdiğim bu koca şehirden ayrılma vakti.

İçimde koca bir boşluk Ankara'nın yolundayım. Bundan sonrasının nasıl olacağını düşünmeden edemiyorum. Okulumu okurken o kadar rahattım ki şimdi gelecekte ne yapmam gerektiğini düşünmek beni korkutuyor.

Ben bu düşüncelerle boğuşurken otobüste muavinin "su içer misiniz" lafıyla kendime geldim.

"Hayır, tesekkürler" deyip istemediğimi belirttikten sonra Ankara'ya kadar uyumaya karar verdim.

...

Uyandığımda otobüs otogara girmek üzereydi. Ailemi göreceğimin heyecanıyla hemen toparlandım.

Otobüsten indiğimde ailemi gördüm ve hemen küp gibi olan bavulumu alıp yanlarına doğru yürüdüm.

Özlem içinde sımsıkı sarıldım en mutlu anlarımı yanlarında yaşadığım aileme. Sonra evin yolunu tuttuk.

Eve vardığımızda o annemin birbirini bile kıskandıracak kadar leziz yemeklerini yemeye başladık. 

Bir yandanda sohbet etmeye başladık. Sohbet ederken benim geleceğimden konu açılınca "en yakın zamanda çalısmaya başlayacağım" diye belirttiğimde babamın bir anda rahatsız olduğunu farkettim.

Ne olduğunu ben anlamaya çalışırken annemin sesiyle ona baktım "biraz bekle kızım bu ne acele" diyerek o da rahatsızlığını belirtti.

Sanırım beni çok özledikleri için böyle yapıyorlar diye düşünerek "merak etmeyin Ankara'da çalışmayı düşünüyorum, artık dizinizin dibinden ayrılma gibi bir düşünce  yok aklımda" diye şakayla karışık açıkladım kendimi.

Bunun üzerine yorum yapan olmadı fakat bir gariplik vardı. Üstelemedim. Çünkü onlarda biliyorlar ki benim istediğim şekilde olacak. O yüzden konuşma gereği duymadım.

Babam ünlü bir şirkette müdür annem ise babamla tanışmadan önce öğretmenlik yapmış.

Ailemin benim çalışmama karşı çıkacakları bi yargıları yok ki bu devirde çalışmak en doğal şey.

Yemekten sonra bu düşüncelerle uyumaya o çok özlediğim odama gectim. Ve huzurlu bir uykuya daldım.

...

Ankara'ya geleli bugün bir hafta olmuştu ve ben hala iş başvurusu yapmaya zaman bulamadım. Çünkü sürekli önüme bir engel çıkıyordu ve ben sürekli iş aramaya yarın başlarım artık diye kendimi teselli ediyordum.

Ama artık özellikle aİlemin beni engellediğini düşünmeye başladım. Çünkü ne zaman İş için bir yere gidecek olsam ya misafir çağırıyorlar ya da bizim bi işimiz çıkıyor.

Bu gün artık kararlıyım ne olursa olsun bu iş görüşmesine gideceğim.

Bu kararı aldıktan sonra hazırlanmaya başladım.

Odamın kapısı yarım şekilde açık duruyordu. Sanki bir an oradan annem bana baktı gibi geldi fakat oraya baktığımda kimsenin orada olmadığını farkettim. 

Kendi paranoyaklığıma kıkırdadım. Sonra içeriden birden acı çekercesine bir inleme sesi geldi.

Annemle evde tek başınaydık ve anneme bir şey oldu korkusuyla hızla içeri koştum.

İçeriye girmemle telaşlanmam daha çok arttı çünkü annem iki büklüm olmuş karnını tutuyordu.

Hemen "anne neyin var ne oldu" diyerek kanepeye oturttum onu.

Annem "Bilmiyorum karnıma bi ağrı saplandı" deyip tekrar inledi.

İş görüşmesine geç kalıyordum ama şu an hiç bir şey umrumda değildi. Hemen annemin kanepeye uzanmasına yardım ettim.

"ben sana sicak su ısıtıyım. karnına koyalım, soğuk almışsındır" diyerek mutfağa geçip dediğimi yaptım. Tabi bugünkü iş görüşmesi arıtk yalan oldu çünkü gidemeyeceğim kesinleşti, annemin sancısı durmuyordu.

Annemin sancısı geçmedikçe ben daha çok telaşlanmaya başlamıştım. Elim ayağıma dolaşıyordu.

En sonunda "bu böyle olmayacak hemen doktora gidelim" dediğimde annem birden telaşlanmaya başladı " olmaz bu kadar küçük şey için doktora mı gideceğiz yani" dedi.

Ben annemin bu sözlerine anlam veremeden yüzüne baktım kaldım. Sonra "küçük dediğin şey seni bir saattir kıvrandırıyor o yüzden hemen doktora gidiyoruz" dedim. 

Annem "olmaz Gaye gerek yok" dediğinde şüpheli bir şekilde suratına baktım. Ben böyle bakmaya başlayınca " tamam" demek zorunda kaldı.

Fakat annemde bir değişiklik vardı. En küçük sağlık probleminde hastaneye gitmeyi düşünen kadın bir anda hastaneye gitmekten sanki korkar olmuştu.

Bu halini fazla takmamaya çalışarak hemen bi taksi çağırdım. 

Taksi geldiğinde hemen aşağı indik ama annemin telaşlı hali sürmekteydi. Görmezlikten geldim. Bir şeyler dönüyordu benim bilmediğim ama sorsam lafı dolandırır söylemez biliyorum.

Taksi hastanenin oraya gelince ücreti ödeyip indik. Annemin suratına baktım hiç hasta gibi gelmiyor.

İçeri girdik. Sıra bize gelince doktorun yanına girdik. Annem şikayetini anlattı.Doktor bi kaç tahlil yaptırmamızı istedi. Ve odadan çıkıp tahlil yaptırmaya gittik.

Daha sonra tahlil sonuçları çıkana kadar annemle sohbet etmedik. Zaten üstünde bir gerginlik vardı.

Tahlil sonuçları çıkınca belgelerle birlikte doktorun odasına gittik. Neyse ki müsaitmiş, hemen içeri geçtik.

Doktora elimizdeki kağıtları incelemesi için verdik ve beklemeye başladık.

Doktor kağıtları incelerken kaşları çatılmaya başladı bu beni korkutmaya yetti ve arttı bile.

Hayatımda en değer  verdiğim insanlardan biridir annem ve ona birşey olması en çok benim canımı yakar.

Doktor anneme baktı ve daha sonra konuşmaya başladı. "Ayten hanım karnınızın hangi noktasina ağrı girmişti" diye soru yöneltti. 

Annem tedirgin bir şekilde sağ karın kısmını göstererek " burası " dedi. Doktor şüpheli bir şekilde anneme baktı.

Daha sonra "geldiğinizde sol karın kısmınızı gösteriyordunuz emin misiniz karnınıza ağrı saplandığına " dedi.

Ben söze girerek " o ne demek doktor bey sağlık konusunda yalan söylüyecek halimiz yok ya" dedim. Annemin suratına baktığımda kıpkırmızı olmuştu. Nedenini çözmeye çalışır gibi baktım suratına ama anlam veremedim bu haline.

Doktor bey bana dönüp " yalan söylüyor demiyorum fakat elimdeki tahliller sonucu annenizin hiç bir şeyi yok hanımefendi ve bu da şüphe uyandırıcı doğal olarak" dedi.

Doktorun suratına baktım kaldım. Nasıl yani annemin bir şeyi yoksa neden karnına sancı girdi diye düşünürken annemin suratına baktım.

Ve o an annemin suratının mahcup şeklinden anladım ki annemin aslında hiç bir şeyi yok.

Peki o zaman neden varmış gibi davradı? 

Kadere KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin