-MECBURİYET

160 4 2
                                    

Şaşkınlınlıkla bana bir anlam vermeye çalışır gibi bakıyordu. Bir erkekle aynı evde tek başıma kalamazdım. Bu bana uygun birşey değildi.

Düşüncelerimi ona aktarmaya karar vererek "seninle tek başına aynı evde nasıl kalırım söyler misin Allah aşkına?" diyere çıkıştım.

Bu çıkışmamı şaşkın bir şekilde karşılayarak "tek sorun bu mu yani? Seni bu kadar tedirgin eden şey tek olacak olmamız mı?" dedi. Başka neden tedirgin olacaktım sanki. Bu kadar küçümserce konuşması canımı sıkmıştı.

Sinirlerimi kontrol altına almaya çalışarak "Evet tek sorun bu. Çünkü bu benim yaşam tarzıma ters" dedim.

Yüzünü bir gülümseme kaplayarak "Senin yaşam tarzına uygun olan şey geceyi parklarda geçirmek mi?" dedi. Bu ukala hali beni çileden çıkarmaya başlamıştı. Daha bir gündür tanıdığı bir insana sinir olur mu insan? 

Sesime sinirlendiğimi yansıtmamaya çalışarak "mecbur kalınca herşey mübah... O yüzden yaşam tarzı değildi o, ukala şey mecburiyetti." dedim.

"Şu anda da mecbursun. Bu da mübah o zaman" diye karşılık verdi. Aslında haklıydı. Parkta kalmaktan daha iyi bir seçenekti onunla aynı evde kalmak. Ama genede korkuyordum. Onu hiç tanımıyordum. Ne kadar kötü bir niyeti yokmuş gibi davransada iyi bir oyunculuğu olma ihtimali de vardı.

Ben bunları düşünürken, o düşüncelerimin arasına girerek "Ve ayrıca sana yardım etmeye çalışan birine ukala demen hiç hoş değil" dedi alayla.

Konuşmasıyla yüzüne baktım ve "Gerçekler acıdır kusura bakma" dedim.

Kaşlarını havaya kaldırarak yüzüme baktı " Hadi şu sivri diline sahip olda içeriye girelim bak saat 2'ye geliyor" dedi

Saati duyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ne kadar da geç olmuştu böyle! 

Konuşmaya başlayarak "Ben senle aynı evde kalamam. Yani sana özel bir durum değil bir erkekle kalamam" dedim tekrar benzeri cümleler kurarak.

Bana dönerek sıkıntılı bir şekilde konuşmaya başladı "Bak seni bu ayakla hiç bir yere bırakamam kötü gözüküyorsun ki gidecek bir yerinde yok." Derin bir nefes alarak devam etti. " Benim de ailemle aram bozuk o yüzden seni eve bırakıp gidecek bir yerimde yok. Otele gideyim desem otelde hiç rahat edemem" diye açıkladı.

Birden gelen bir fikirle "Annenin yanına bırakamz mısın beni?" diye çekinerek sordum. Onunla araları bozuk olabilirdi ama yardıma ihtiyacı olan hemde oğlunun yüzünden bu halde bir kıza yardım ederlerdi herhalde.

"Malesef başbelası bunu da yapamam ve neden yapamadığımı da sana açıklayamam ailevi bir konu çünkü. Seni onların yanına bırakmam söz konusu bile olamaz" dedi. Ve devam etti "Ayrıca korkmanı gerektiren bir konu yok çünkü tipim değilsin" dedi.

Şaşkınlıkla ağzım bir karış açıldı. Nasıl bu kadar ukala olabilirdi bir insan. "Sen de benim tipim değilsin. Ama ben senin gibi kaf dağında ki bir burunla dolaşmadığım için bunu yüzüne vurmuyorum. Bu kadar ukala olmak için ders mi aldın çok merak ediyorum. Ayrıca evini de al başına çal ben gidiyorum" dedim.

Dönüp arkaya koyduğumuz bavulu aldım. Tam arabadan çıkacağım sırada kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi. O okyanuslarda kaybolmama neden olan gözlerine bakmak zorunda kaldım.

"Bana ukala demekten vazgeç hanımefendi ve ayrıca bu ayakla parklardan daha güvenlidir evim" dedi.

Benim birşey dememe fırsat vermeden elimdeki bavulu alıp arabadan çıktı.

Hemen bende arabadan çıktım ve ani hareketimle ayağımdaki ağrı kendini belli etti.

Arabaya tutunup burkulmuş ayağımı yukarı kaldırdım.

Kadere KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin