Hafta sonu hayal gibi geçmişti ve hafta sonunun son günü, pazar günü de bu hayale dahildi. Sahilde, hafif rüzgarın ve dalgaların eşliğinde, Erien yere serilmiş örtünün üzerinde uzanırken Chanyeol sol babası ise sağ yanındaydı. Pazar sabahının ilk ışıklarında kiliseye ilk ziyaretini yapmış, peder tarafından kutsanmış ve Chanyeol'de vaftiz babası olmuştu. Artık iki ebeveyni vardı. İki babası vardı. Anne eksikliğini belki de her daim yaşayacaktı ama onun sorumluluğunu alan ve tıpkı babası gibi küçük olan Chanyeol tarafından da sorumluluğu kabul edilmişti.
Şimdi üçü de gürültülü dalgaları sessizlik içinde dinliyorlardı. Erien son zamanlarda bir sürü ilk yaşamıştı. Babasının aşık olduğu adamı ilk kez tanımıştı, ilk kez dışarı çıkmıştı, babasının gerçekten güldüğünü görmüştü ve ilk kez sahile gelmişti. Bu kadar ilkin arasında da babasını zorlamadan, babası ile uyum içerisinde günlerini geçirmişti. Şimdiden Chanyeol'e olan ayrı bir tutkusu olduğu da aşikardı.
Chanyeol geçen günler içerisinde Byun evinden hiç ayrılmamıştı. Sürekli Erien ve Baekhyun ile ilgilenmişti. Yatmadan yatmaya kendi ailesinin evine gidiyor ve uyandığı an soluğu baba oğlun yanında alıyordu. Kızgınlığı bastırılmış bir sevgi seli haline gelmişti. Zaten hep böyle oluyordu, Chanyeol ne kadar kızarsa kızsın Baekhyun onun sinirlerini yumuşatmayı kendince biliyordu.
"Onu özlüyor musun?"
Baekhyun'un gözleri Erien'in üzerindeyken Chanyeol bu huzuru bozmak istemez gibi mırıldandı. "Pek sayılmaz." dedi Baekhyun küçük oğlunun üzerini örterken. Erien'in küçük göğsü huzurla inip kalkıyordu.
"Bu zor olacak..." Chanyeol sırt üstü uzanıp bulutlara baktı büyülenmişçesine.
"Onu annesiz büyütmek elbette çok zor ve zor olmaya da devam edecek. Büyüdüğünde annesi hakkında sorular soracak ve ben ne demem gerektiğini bilmiyorum. Annesinin onu istemediğini söylersem buna kırılır. Onun kırılmasını istemiyorum."
Hafta sonu boyunca konuşmaları gereken bütün konuları konuşmalarına rağmen hala eksikleri vardı. Farkında olmadan ya da isteyerek cuma günü yaşadıkları küçük kaçamağı konuşmuyorlardı. Kyungsoo gelmeseydi ve dudakları birleşseydi neler olurdu merak ediyordu ikisi de. Yine de susuyorlardı. Chanyeol bir daha hayal kırıklığına uğramamak adına susuyordu en çok ve Baekhyun'da, Eva'nın varlığını bildiği için sessiz kalmaya çalışıyordu bir yerde.
"Hala nasıl olduğunu anlamıyorum Yeol. O kadar önleme rağmen bunu nasıl başardığını anlamıyorum." Oğlunun bir mucize olmasının en büyük nedenlerinden biriydi bu.
"Güçlü bir çocuk ve oldukça inatçı. İnatçı olduğu için bu savaşı kazandığına eminim." Chanyeol gözlerini Baekhyun'a doğru çevirdi. Sahil oldukça sakindi. Çok az insan vardı ve onlarda ses yapmayan yabancılardı. "Sana benziyor. Her anlamda. Sanki sadece senin katkın varmış gibi. Amelie ile görüşüyor musun peki?"
Baekhyun oğluna baktı. Haksız sayılmazdı Chanyeol. Erien birçok anlamda ona benziyordu. Tavırları, aksiliği, inatçılığı ve isteyince kendini sevdirme huylarının tamamı Baekhyun'a aitti. "Görüşüyoruz. Yani arada telefonlaşıyoruz. Sonuçta o Erien'in annesi ve benim de en yakın arkadaşlarımdan."
Chanyeol kafasını salladı usulca. "Yeni arkadaşın oldukça sevimli." sırıttı belli belirsiz Chanyeol. Baekhyun özellikle garip insanlarla arkadaş oluyordu ve Chanyeol buna alışmıştı. Kendisini bilmiyordu ama Kyungsoo ya da Amelie kadar o da garip miydi ki?
"Kyungsoo iyi biri." diyebildi sadece Baekhyun. Çünkü Kyungsoo anlatılamayacak ama yaşanması gereken insanlardandı anlatsa bile eksik anlatacağının bilincindeydi. Kyungsoo basit bir şekilde olduğu insandı ama ender rastlanacak şekilde özel bir insandı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Balloon • ChanBaek [Tamamlandı]
FanficByun Baekhyun'un küçük dünyasında onu zorlamayacak bir kaç sorunu vardı; 1- Çocukluk arkadaşı Park Chanyeol 2- Liseyi iyi bir ortalama ile bitirmek 3- Park Chanyeol ve onun bekareti 4- Kırmızı balonlar 5- İyi bir yazar olmak için Londra'da ki...