Sehemu ya Kwanza

2K 125 486
                                    

Dosyalarla ilgilenirken kapının tıklatılmasıyla kafasını kaldırdı.

"Girin!"

Kapının açılmasıyla birlikte vücudunu kaldırıp omuzlarını dikleştirdi, ama bu yaptığının büyük bi hata olduğunu fark etmesi çok zaman almamıştı.

İnleyerek elini omzuna götürdü ve acıyan kaslarını hafifçe sıktırdı.

"Çok fazla çalışıyorsun hyung. " dedi Mark elindeki ajandaya not alırken. "Bir mesaj salonuna gitmelisin." Yukhei tekrar kafasını dosyalara gömmeden önce Mark'ın duyabileceği bir sesle mırıldandı. "Vaktim yok." Mark göz devirirken kendi masasına ilerledi. Ajandayı yavaşça masasına koyup sandalyeye oturdu. Ayaklarını masanın üzerinde çaprazlarken bakışlarını Yukhei'ye dikti.
"Doyoung için vaktinin bol olmasına rağmen 5 dakikalık masaja vakit ayıramaman ayrı bir ironi."
Yukhei dosyalardan kaldırdığı alaylı bakışlarını Mark'a doğrulttu.

"Gerçekten komikti Mark. Şimdi sus ve asistanım olmaya devam et."

"Neden asistanını kendi odana aldırdığını da hala anlamış değilim."
Yukhei bıkkın bakışlarını Mark'a dikti. Mark Yukhei'nin bakışlarını çekeceğini düşündü ancak çekmemesiyle rahatsızca yerinde kıpırdanıp günlük planı almak için masaya uzandı.

"Belki de sana özel bir masör tutmalıyız. Saat 4'te toplantı var."
Yukhei kafasını kaldırıp saate baktı. "İş ilanı ver o halde, kaslarım çok ağrıyor."

Mark meydan okurcasına Yukhei'ye baktı. "Emin misin?"

Yukhei gülümsedi ve bakışlarını Mark ile birleştirdi. "Şaşırt beni." (Şaşırtırz anam)

İkisi de birbirine meydan okurcasına bakarken bıraktıkları kahkahalar gergin ortamı bozdu. Yukhei kafasını iki yana sallarken Mark sandalyesinden kalktı.

"Tuvalete gitmem gerek." diye yavaşça konuştu Mark. Yukhei kalkıp elindeki kağıdı belge odasına götürürken seslendi. "Haechan'ı da çağır, sana yardımı dokunur." Mark bıkkınca göz devirdi. "Aman ne komik." Yukhei kendi kendine gülerken Mark dışarı çıktı.

'Bu çocuk fazlasıyla kaşındı.' diye düşündü.

Tuvaletin olduğu koridorun önünden geçip giderken adımlarını şirket ilanlarının yapıldığı bilgisayara ilerletti.

Biraz eğlenmek onun da hakkıydı değil mi?

~~~~~~~
JUNGWOO

"NE!? NE DEMEK REDDEDİLDİ?"

Sinirle laptopu kapattım ve inleyerek kendimi geriye bıraktım.

Yanlış anlaşılmasın, tamamiyle sinirdendi.

Jaehyun kafasını mutfak kapısından dışarı çıkardı. "Yine mi kabul edilmedin?"

Elimle saçımı karıştırdım. "Ben lanet olası bir masörüm Jaehyun. Masörlüğün özgeçmişi olmadığını en az benim kadar iyi biliyorsun. Bu böyle devam ettiği sürece işsiz kalacağım!" Jaehyun gevşek adımlarla koltuğa gelip yanıma oturdu. "Sana en başında masörlüğün iyi bir tercih olmadığını söylemiştim Jungwoo. O zaman beni dinlemeliydin. Hatırlıyorsun değil mi? Yaklaşık 7 sene önce?"

Sinirle göz devirdim. "Evet Jaehyun hatırlıyorum ancak sen bunun benim için nasıl bir şey olduğunu inatla anlamak istemiyorsun. Parmaklarımdaki bu sihirle sorumluluğumdaki insanı rahatlatmak, o zevkli inlemeyi duymak, kasların yumuşaması ve en son bitirdiğimde o müşterinin masadan adeta bir sıvıymış gibi kalkması.. İnan bana anlayamazsın. (motorun çıkardığı ses, köpürtmesi... Anlayamazsınız...)

Massage//LuwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin