Geldim :>
JUNGWOO
"Hadi Jaehyun bastır!" önündeki iri adamı çevik bir hamleyle geçerek smaç bastı. Ayağa kalkıp bağırdım. "Sen en iyiyisisin Jaehyun!" yaptığım tezahürata karşı bana garip bir bakış atıp dikildiğim yerin önüne geldi. "Bağırmayı kes!" dedi sahte bir kızgınlıkla. "Bu sadece bir antrenman!" çocukça omuz silktim. "Umrumda değil. Ben tezahürat yaptıkça sen daha iyi oynuyorsun." kafasını iki yana sallayarak tekrar arkadaşlarının yanına adımladı. Arkasından bakarken gülümsedim. Bunu bir hafta içinde birçok defa söylemiştim ancak ilk defa bu kadar iyi hissediyordum. Tabii kafam bir şeylerle meşgul olduğu sürece.
Düdük çaldığında kalkıp merdivenlere yöneldim ve sahaya indim. Yürüyerek tam önümde durdu. Kafamı hafifçe kaldırarak yüzüne baktım. Aramızdaki boy farkını seviyordum. İş adamı da tahminen aynı boyda olmalıydı.
AĞH! NEDEN İŞ ADAMINI SÜREKLİ AKLIMA GETİRİYORDUM Kİ!?
Jaehyun elini yüzümün önünde salladı. "Daldın. Yine o savsak adamı mı düşünüyordun?" Gülümsemeye çalıştım. "Kendine savsak demen ayıp olmuyor mu Jeffrey?" gülümseyip saçlarımı karıştırdı. "Sen bana böyle seslendiğinde seni bir hafta eve kilitleyesim geliyor." ellerimi yanaklarıma yerleştirip sesimi üzgün çıkartmaya çalıştım. "Çok mu sinir bozucu oluyorum?"
"Hayır." dedi yüzüme doğru eğilerek. "Seni yemek istememe sebep oluyorsun." sinirlenerek Jaehyun'un arkasına doğru kafamı kaldırdım. "Koç Choi! Jaehyun benimle dalga geçiyor!" Jaehyun kafasına top yemesiyle birlikte acıyla inledi ve yüzünü yüzümden uzaklaştırdı. "TANRI AŞKINA SEUNGHYUN!" elini kafasına götürüp ovdu. "Neden kafama top fırlattın ki?"
"Hyung demen gerekiyor seni gerizekalı." koç Choi yanımıza gelip Jaehyun'un kafasına tekrar vurdu. Belirgin olan karın kaslarına gözüm kaydığında kendi kendime özür dileyerek gözlerimi başka yere çevirdim.
"Ayrıca tavşanı rahat bırak." Jaehun onu umursamayarak bana döndü. "Ben üstümü değiştirip gelene kadar sen de burada beni bekle. Ben geldikten sonra hamburger yemeye gidelim hm?" ben cevap veremeden koç araya girdi "Hayır gitmiyorsunuz çünkü sen bir sonraki antrenmana da kalıyorsun." Jaehyun şaşkınlıkla koça döndü. "Ama Seung-" koç sinirlenip Jaehyun'un burnunu sıktığında dayanamayıp gülmeye başladım. "Hyung diyeceksin HYUNG!" Jaehyun yine itiraz edecekti ki koç sıktığı burnunu biraz daha havaya kaldırıp konuşmamasını sağladı ve bir yandan da dramatik bir poz verdi.
"Sus! Tek bir yalan daha söylersen sana inanırım!" gülmem daha da şiddetlenirken bana döndü. "Jungwoo sen git ve bu sırık olmadan rahatça yemeğini ye." biraz daha sıktırdı Jaehyun'un burnunu. "Ben bu savsağın canını çıkaracağım." koç elini çekip topların olduğu yere doğru yürümeye başladığında Jaehyun burnunu ovalarken bana çıkıştı. "Neden beni kurtarmak için bir şey yapmadın?!" gülerek koçun arkasından baktım. "Kafanı çekip karşı bir hamle yapabilirdin yakışıklı ve kaslı olan Jeffrey?" gözlerini irice açıp yine yüzüme doğru eğildi "Ben kaslı olabilirim ancak o adamın fazlasıyla belirgin bir six packi var. Karşılık verecek kadar aklımı kaçırmadım Junguwu." alnına tokat attım.
"Bana bir daha Junguwu dersen seninle grinin elli tonunu oynarız." sinirli bakışlarıma aldırmadan heyecanla gözlerini belirginleştirdi."Anastasia sen olacaksan neden olmasın?" gözlerim irice açılırken güldü. "Öldürürüm seni." beni umursamayarak gülmeye devam etti. "Öldürürüm seni duyuyor musun?" yine beni umursamadığında arkamı dönüp yürümeye yeltendim ama kolumu tutan eliyle durmak zorunda kaldım. "Tamam tamam pes. Nereye gidiyorsun? Yalnız başına kalman senin için sorun olmayacak mı?" "5 yaşında bir oğlan çocuğu olarak üstesinden gelebilirim sanırım?" diye iğneleyerek konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Massage//Luwoo
Fanfiction"Vücudunda çıktığım her keşifte, bana biraz daha aşık olacaksın.." *Çalanın şipi birbirine küser inş.*