Nehir'le birlikte yüzüyorduk taa ki Nehir yine çılgın fikirlerinden birisini söyleyene kadar.
-Deve güreşi!
-Ne güreşii?
-Deve,deve! Deve güreşi yapalım Eylül! En büyük yaz eğlencelerinden biridir bu!
-Ya kızım manyak mısın? Deve güreşi falan? Hayatta yapmam o dediğin şeyleri ben. En son 14 yaşımdayken yapmıştım. Onda da kulağıma su kaçmıştı ve nefes alamamıştım.
-Kulak ve nefes ne alaka Eylül? :D
-Burnuma da kaçmıştı. Hem kulakla burun birbiriyle bağlantılıdır. Su, kanallarla burnuma geçmiş de olabilir.
-Eylül saçmaladın iyice. Aslındaa bu günlerde baya bi saçmalıyorsun. Aşık mısın sen?
-Ne saçmalaması ya? Kulak-burun-boğaz doktorlarına ne diyiceksin o zaman bayan bilmiş? Neden farklı değiller de bir bölümde bulunuyorlar? KBB? Hı?
-Tamam Eylül haklısın.
Böyle desen bile dudak altından sırıttığını görebiliyorum şapşal! Belli etmemeye çalışıyor bir de. Hıh yesinler. Good friend.
-Hadi,hadi. Etrafına bakın. Deve güreşi için hala iki kişiye ihtiyacımız var.
Nehir küçük bir çocuk gibi ellerini çırpmaya zıplamaya başladı. Gülüşünü yediğim. Canım kardeşim benim. Nehir artık benim ailem sayılır. Uzun zamandır olmayan ailem...Nehir etrafına bağırmaya başladı. "Deve güreşi yapmak için iki kişi!!!" diye bağırıyordu her yöne. Ya manyak! Tüm sapıkları başımıza toplıyıcak şimdi. Ben onu zar zor susturunca gitti aramaya başladı. Sonra da sanki bir polis gibi iki çocuğu bileğinden tutup yanıma getirdi. Buldum dedi. Bu sırada hava kararmıştı. Güneşin batarken havaya kattığı kırmızı tonlarındaki muhteşem renkler denizi de şenlendirmişti. Gelen iki çocuğa baktığımda bugünkü şoklarımdan birini geçirdim. Bu çocuk her zaman her yerde karşıma çıkmak zorunda mıydı?
-AA bizim aptal sakar da buradaymış! ;)
Laflarına aldırmamak için büyük bir çaba gösterdikten sonra omzuna biniceğim kişiyi seçtim. Tabiki de arkadaşıydı o aptalın. Adı Ozan'mış. İyi çocuk esmer uzun boylu. Ben onun yanına giderken Nehir beni durdurdu ve "Ben Ozanlayım." dedi. Bir şey dememe fırsat bırakmadan çıktı onun omzuna. Ben de bu aptalın omzuna çıkmak zorunda kaldım. Adını bile bilmediğim çocuk göz kırptı ve "Hadi aptal sarışın baksana sabah oldu." dedi. Göz kırparken tatlı olduğunu düşünüyor olabilir ama benim gözümde bir kurbağanın sinek avlarkenki bakışı gibiydi o bakışları. O böyle dedikten sonra kendimi Güneş'e bakmaktan alıkoyamadım ve dönüp baktım. Herkes kıkırdaşmaya başlamıştı. Ne var yani. Güneş'e baktım diye sabah olduğuna inandığımı mı sanıyorlar. Bu tam bir saçmalık!
Neyse daha fazla uzatmamaya karar verdim ve omzuna çıktım.
-Ağır olduğunu tahmin ediyordum. Fakat bir fil gibisin be kardeşim.
-Ne diyorsun lan sen? Yetti artık! Benimle uğraşmaktan zevk mi alıyorsun? Bir kere de ağzından güzel bir laf çıksın,şaşırt beni.
-Tamam sakin! :D Evet seninle uğraşmaktan zevk alıyorum.
-Neden!?!?
-Çünkü sinirlenince çok tatlı oluyorsun. :)
Ohaa! Bana tatlı dedi! :O OHA!!!!! Tatlı dedi bana! İşte şimdi yüzümün aptal aptal gülümsemesine izin verebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Aşkım
ChickLitHer yazın bir hikayesi vardır. Her yaz bize sürprizler yapar. Bir bakarsınız ilk bakışta nefret ettiğiniz kişi hayatınızın aşkı olmuştur. -Summer Love. =)