Dalgalar çıplak ayağımı sıyırdığında Poyraz birasını yudumluyordu.Kaşlarını çatmıştı ve plan yaptığı çok belliydi.Elimdeki enerji içeceğinden bir yudum aldım.Sadece Poyraz'ın yanında içki içebilirdim.Yani bu kuralı kendisi koymuştu.Ama tadı çok kötüydü ve midemi bulandırıyordu.Ben enerji içeceğimle mutluydum.
Aklımı dağıtmak için kum taneleriyle oynuyordum ama fayda etmiyordu.Bundan sonra ne olacağını merak ediyordum.Maddi yönden bir sıkıntım yoktu.Babamın parasını istemiyordum.Ama zaten annem öldüğünde hesabındaki bol sıfırlı para bana kalmıştı.Şimdiye kadar dokunmamıştım bile.İhtiyacım olmuyordu.Pek dışarı çıkan birisi değildim zaten.Ama şu sıralar lazım olacak gibi duruyordu.
-Londra'ya gidiyoruz.
Şaşkınlıktan kumlar avcumda kalmıştı.Poyraz'a döndüğümde kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.
-Gidiyoruz derken?
-Ben zaten tatil için gidecektim.Hem yalnız kalmamış olurum.
Yüzümü buruşturdum.
-Tatil yapmaya gidiyorsun Poyraz.Hem senin yalnız kaldığın nerede görülmüş.Sana ayak bağı olmak istemiyorum.
-Kes sesini.İstemediğim bir şeyi ortaya atmam ben.Beni tanımıyormuş gibi konuşma.
Ona baktığımda üçüncü birasını açıyordu.Haklıydı.Ama...
-Düşünme artık.Yeni bir hayat kuracaksın.Kendine büro açarsın belki?
Başımı iki yana salladım.Annem mimar olmamı istediği için mimarlık okumuştum.Ama bu mesleği gerçekten sevmiyordum!Poyraz da biliyordu bunu zaten.
Kendimi kumların üzerine bıraktım.Gökyüzünde binlerce yıldız vardı.
-Ne zaman gideceğiz?
-Sen ne zaman istersen.
-Bana kalsa hemen şimdi giderim.
Poyraz da kafasını karnıma koyup yattı.Kumların üzerinde T harfi gidi yatıyorduk.
-Yarını beklemen lazım o zaman.Uykum var.
*****
Güneş ışığı gözlerimi rahatsız edince homurdanarak gözlerimi açtım.Sahilde uyumuştuk.İlk defa yaptığımız bir şey değildi.
-Poyraz?
Omzunu dürttüm.Karnımda kafası olduğu için kalkamıyordum.
-Kalksana.
Ellerimden destek alıp doğrulduğumda gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.Poyraz hemen kalkmazsa saniyeler sonra ıslanacaktık.
-Poyraz kalk hemen! Ya kalksana!
Kafasını tutup ittiğimde çok geçti.O dev dalga yüzünden sırılsıklam olmuştuk.Poyraz ayağa fırlayıp havaya yumruk atınca kahkaha attım.Salak.Transtan çıkar gibi bana baktığında kaşlarını çatmıştı.
-Kızım ne sikime uyandırmıyorsun?
Ben gülmeye devam ederken Poyraz bana doğru bir hamle yaptığında ayağa fırlayıp denize doğru koşmaya başladım.Nasıl olsa ıslanmıştık.
-Gel buraya!
-Poyraz yüzme bilmiyorum gelme !
Poyraz piç gülüşü yapıp bana doğru gelirken ben ilerleyemiyordum.Su zaten omuzlarıma geliyordu.Birkaç adım daha geri gittiğimde sınıra gelmiştim.Poyraz yanıma geldiğinde su daha göğsüne geliyordu.Aramızdaki boy farkına lanet okudum.
-Özür dile.
-Ne diye özür dileyecekmişim? Sen daha erken uyansaydın ikimiz de ıslanmamış olurduk.
-Sen bilirsin.
Beni tek hamlede omzuna attığında çığlık attım.Hala ilerlemeye devam ediyordu.
-Tamam!Tamam,özür dilerim!Beni bırakma,lütfen.
Beni suya bıraktı ama belimden tutup havada kalmamı sağlıyordu.
-Seni hiçbir zaman bırakmayacağım,çirkin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler
Teen FictionÖlüm ne demekti? Ruh bedenden çıktıktan sonra mı ölürdü insan? Hayır. Yaşarken ölmek mümkündü. İnsanlar teker teker senden vazgeçerken sen ölüme bir adım daha yaklaşacaksın. Seni öldüren son darbe ise kendinden vazgeçtiğin o an olacak...