4.Bölüm LONDRA

12 0 0
                                    

Bir haftadır beynimin en ücre köşelerine attığım babam,Lonra'ya geldiğimizde sakladığım yerden çıkmıştı.Tam sırasıydı gerçekten.Ama düşünmeden edemiyordum.Evde neler oluyordu?Beren timsah gözyaşlarını dökerken içten içe ne kadar mutlu olduğunu biliyordum.Ama babam?Hayır hayır!Onun üzülmeye hakkı bile yoktu.Evlendiklerinden beri Beren'in bana attığı iftiralara gözü kapalı inanıyordu.Beni dinlemiyordu bile!Bu yüzden onları düşünmeyecektim.Benim ailem yoktu.Babam da annemle birlikte ölmüştü benim için.

Londra sokaklarından geçerken içimde tarif edilemez bir heyecan vardı.Poyraz'ın yolda anlattığına göre onların buradaki evlerinde kalacakmışız. Ama üniversiteyi bitirdiğimiz için Poyraz'ın babası onun çalışmasını istiyordu.Bu yüzden sürekli benimle kalmayacaktı.Bir ay sonra dönmesi gerekiyordu.Belki de daha az bir süre.Bu yaptığı bile benim için büyük bir fedakarlıktı.Ama ona bir kere daha teşekkür edersem beni arabadan atacağını söylediği için ağzımı kapalı tutuyordum.

Poyraz durduğunda başımı camdan kaldırıp etrafıma baktım.Yan yana sıralanmış evler vardı.Bütün evler bakımlı görünüyordu.Klasik amerikan tipi evler gibiydi.Gülerek arabadan indiğimde hala etrafa bakıyordum.Poyraz yanıma gelip kolunu omzuma attı.İkimiz yan yana kalacağımız eve bakıyorduk.

-Burası çok güzel Poyraz.

Gülerek başını salladıktan sonra bagajı açıp bavulumu çıkardı.Arka koltuktan da büyük sırt çantamı alıp bana döndü.

-Benim çantam küçük,onu da sen al da bir işe yara.

Gözlerimi devirip arka koltultaki çantayı aldım.Neden bu kadar az eşya aldığını sorguladım bir an.Ama Poyraz kafası estiğinde buralara geldiği için beyefendinin kesin kıyafetleri vardır diye düşündüm.Son kez çevreye göz gezdirip Poyraz'ın açık bıraktığı kapıdan içeri girdim.Girişte kocaman bir salon vardı.Ve mutfakla salon birleşikti.Salonda krem renginde büyük L şeklinde bir koltuk vardı.Salonun şekline uymuştu açıkçası.Ve karşısında kocaman bir televizyon.Poyraz merdivelerden bavulu çıkarırken çok eşya aldığım konusunda söyleniyordu.Ama onu takmayarak mutfağa girdim.Mutfakta kahve rengi ve krem rengi kullanılmıştı.Poyraz'ın annesinin zevki olduğu belliydi.Çünkü İstanbul'daki ev de buna benzer döşenmişti.Mutfaktan çıkıp merdivenleri çıktım.Koridor boyunca karşılıklı olmak üzere 4 oda vardı.Sesleri takip ederek sağdaki ilk odaya girdiğimde Poyraz kendini yatağa atmıştı.

-Çok yorgunum!

-Ben nerede kalacağım?

Kolunu havaya kaldırarak yanına gelmemi işaret etti.Çantayı bırakıp kolunun altına girdim.Ayaklarım yere değiyordu.Ah!Cidden bu yolculuk çok yorucuydu.Üstelik ben sürekli uyurken Poyraz arabayı sürmüştü.Her ne kadar yatmak istesem de yanından kalktım.

-Ben yerleşeyim sonra yemek yeriz.

Poyraz oflayıp yattığı yerden sürüklenerek kalktı.Önüme geçip koridorun sol tarafındaki en son odanın kapısını açıp geçmem için bekledi.İçeri girdiğimde çift kişilik bir yatak,dolap,makyaj masası ve balkonu olan bir odayla karşılaştım.

-Acele geldik o yüzden hazırlık yaptıramadım.

-Önemli değil.

Poyraz koridorda duran bavulumu ve çantamı içeri koyup bana baktı.

-Pizza söylüyorum,beklemem söyleyeyim.

-Tamam.

Poyraz sahte sinirli halime bakıp beni yalnız bıraktı.Bavulu açıp kırışmaması için elbiseleri hemen astım.Hoş,bir hafta olmuştu zaten kırışacağı kadar kırışmıştır.Bavuldan şort ve tişört çıkarıp üstümü değiştim.Saçlarımı da topuz yaptığımda rahatlamıştım.Aşağıdan gelen sesleri duyduğumda pizzanın geldiğini anlamıştım.Koşarak merdivenleri inerken Poyraz koltuğa kurulmuştu bile.

-Domuz!Ya beklesene!

Koltuğa nefes nefese oturduğumda Poyraz'ın elindeki dilimi kaptım.

-Bana diyene bak!

Ona dilimi çıkarmak istesem de şuan imkansızdı.

-Ne!Sabahtan beri yemek yemedim.O kadar cimrisin ki para harcamamak için beni aç bıraktın.

Ben konuşurken Poyra yüzünü buruşturup bana bakıyordu.Dediklerimden bir şey anlamadığı belliydi.Omuz silkip Poyraz'ın doldurduğu koladan büyük bir yudum aldım.

-O benim bardağım.

-Başka bardak yok Poyraz ne yapayım?

Boğazım yanarken bu hissi özlediğimi fark ettim.

-Koca kıçını kaldırıp al.

Isıracağım pizza dilimi havada kaldı ve şaşkınlıkla Poyraz'a baktım.

-Yani...Of Melis sen iç şey...

Elimdeki pizzayı kutuya bıraktım.Normalde Poyraz'ın şakalarına asla alınmazdım.Hatta beraber gülerdik.Ama bu sefer değişik hissetmiştim.Poyraz da yüz ifademi görüp kıvırmaya çalışmıştı zaten.

-Şaka yaptığımı biliyorsun Melis.

-Bilmiyorum Poyraz!Ben senin aklını mı okuyorum he?

Verdiğim aşırı tepkiden sonra ben de Poyraz gibi donup kalmıştım.Neden aptal gibi davranıyordum ki?

-Pekala.Sakin ol Melis.

Elimle alnıma vurdum.

-Özür dilerim.Bağırmak istememiştim.Ah!Cidden senin şaka yaptığını biliyordum ve buna rağmen aptal gibi davrandım.Çok özü...

-Yeter Melis.Yine taramalı gibi başladın.Sen beni nasıl tanıyorsan ben de seni tanıyorum.Bu ani çıkışlarından alınacak değilim.

Dedikleri üzerine yüzünü buruşturdu.

-Ne alınması ya!Senin yüzünden menapozlu kadınlar gibi oldum.

Kahkaha atıp kutuya bıraktığım pizzayı ısırdım.

-Koca bir kıçım olabilir.Ama senin gibi ufaklığımın olmasından çok daha iyi emin ol.

Kırık KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin