Merbahaa! Ne kadar heyecanlı olduğumu tahmin edemezsiniz. Bu cesaret nereden geldi bilmiyorum ama yazmaya dün karar verdim. Kurgu aklımdaydı uzun zamandır zaten ama bir türü cesaret edemiyordum. Ama ne olursa olsun dedim ve yazmaya karar verdim. Neyse uzatmadan başlıyorum.
(Derin bir nefes alır asdfghjkl)
***
Hayat benim beklentilerimi karşılamayacağı konusunda yemin mi etmişti?Üstelik çok bir şey de istemiyordum.Aslında hayatımı cehenneme çeviren kişi şuan karşımda oturuyordu.Boyattığı sarı saçları onu daha da yaşlı gösteriyordu ama o hala 18 yaşındaymış gibi davranıyordu.Yüzüne baktığımda iştahım kapanmıştı zaten.Kendi kendime gözlerimi devirdim.Bana bakıp sinsice sırıttıktan sonra babamın elini tuttu.
-Hayatım bir tatile çıkmaya ne dersin?Biliyorsun bu yıl benim için çok zor geçti.
Babam anlayışla gülümsedi.Çıldıracağım ya!
-Haklısın.
Hah! İki ay önce doğum yapmıştı ve artık iyice çığırından çıkmıştı.Babam,o her ne derse ikiletmeden yapıyordu.Beren sevinçle ellerini çırpıp hemen plan yapmasıyla ilgili bir şey zırvalamaya başlamıştı bile.
Üvey annem olduğu için bu kadar nefret etmiyordum ondan.Hatta her hafta düzenli olarak bana iftira atmasından da değildi bu nefretim.Nefretimin asıl kaynağı babamdı.Annem öldükten 2 yıl sonra evlenmişti Beren'le.Oysa ben annemle babamın birbirlerine delice aşık olduğunu düşünürdüm.Çocukken hep babam gibi biriyle evlendiğim hayaller kurardım.Onların ki gibi mutlu bir evliliğim olduğu güzel hayaller...Ama annem öldükten sonra babamın gerçek yüzünü gördüğümde yıkılmıştım.Beren'i benimle tanıştırdığı ilk gün eski evimiz savaş alanı gibiydi.Eski ev diyorum çünkü annemle mutlu anılarımızın olduğu eve Beren'in girmesine asla müsade edemezdim.Bu yüzden onlar evlendikten sonra taşınmıştık.
Ve ben 22 yaşında olmama rağmen nefret ettiğim insanlarla aynı evde kalıyordum.Fazla bile dayanmıştım bu kadına.Bana etmediği işkence kalmamıştı.İlk başlarda beni babamdan kıskandığı için oyunlar oynuyordu.Ama bu kadın yüzünden 6 ay akıl hastanesinde kalmıştım ben!
Annemin ölümünün üzerinden 2 yıl geçmişti ve babam bana evleneceğim diye Beren'i tanıştırmıştı.Zaten o sıralar kendimde değildim.O gün geçirdiğim sinir krizinden sonra her şey patlak vermişti.Babamlar evlendikten sonra Beren geçirdiğim krizi ileri sürüp babamın aklına girmeye çalışıyordu.Ve başarmıştı da.Akıl hastanesinde geçirdiğim 6 ay içinde içimdeki nefret ve özlem öylesine büyümüştü ki...Anneme olan özlemimin canımı acıtmaması için Beren'e olan nefretimi kullanıyordum.Her geçen gün sayısını katlıyordum.
Tüm arkadaşlarım bana arkasını dönmüştü.Bir deliyle kim arkadaş olmak isterdi ki?Ama hala yanımda olduğuna göre Poyraz deli bir arkadaşının olmasından memnundu.Onu hatırlayınca istemsizce gülümsedim.Her şeye rağmen benden umudunu kesmeyen tek kişiydi o.
Başımı iki yana sallayıp canımı sıkan düşüncelerden kurtulmaya çalıştım.Aklımda bir plan vardı.Bu evde kalmak zorunda değildim.Bu işkenceyi çekmek zorunda değildim!
****
Telefonumu alıp yatağa atladım.Poyraz'ın bana yardım etmesi lazımdı.Her zaman ki gibi...
Kimden:Melis
Poyraz acil konuşmamız lazım.
Yatakta dönüp dururken birkaç dakika geçirmiştim.
Kimden:Poyraz
Ne kadar acil?
Gülümsedim.Beni sinirlendirmeye çalışıyordu.
Kimden:Melis
Ne işin varsa bırak gel.
Kimden:Poyraz
Emredersiniz.15 dakikaya kapınızdayım güzel bayan.
Telefona dil çıkardıktan sonra kotumum cebine koydum.Yataktan kalkıp alt kata indiğimde bebek bakıcısı mutfaktaydı.Babamlar da bir davete gitmişti.Beren bu dünyada anne olacak son insandı sanırım.Sorumluluk duygusundan yoksundu.Kendimi bile anne olarak düşünebilirdim-ki bu imkansız gibi bir şey- ama onu asla.Kendime bir bardak su doldurduktan sonra bir yudum aldım.Kapı çaldığından bardağı masaya bırakıp koşarak kapıyı açtım.Poyraz kotuyla ve beyaz tişörtüyle her zamanki gibiydi.Kollarını açtığında beklemeden sarıldım.
-Neymiş bakalım bu önemli konu?
İçeriden anahtar aldıktan sonra kapıyı kapattım.
-Beni kaçırır mısın?
-Ah beni sevdiğini biliyordum ama kaçırma...
-Poyraz!
Birkaç saniye yüzümü inceledikten sonra gözleri büyüdü.
-Sen ciddisin.
Derin bir nefes alıp başımı salladım.Poyraz gözüyle arabayı işaret ettiğinde önden dolaşıp bindim.Poyraz da vakit kaybetmeden binip arabayı çalıştırdı.
-O evde kalmak istemiyorum.Üniversite de bitti.Yani..Bİlmiyorum işte.
Ellerimle oynarken Poyraz güldü.
-Nereye gitmeyi düşünüyorsun?
-Ne kadar uzak olursa o kadar iyi.
Poyraz anlayışla başını salladı.Bana yardım edebilecek tek kişi oydu.Başka kimsem yoktu ki benim.Ama etmezse bile kızmazdım ona.Başına bela açmak istemiyordum ama lanet olsun ki başka çarem yoktu.
-Ne diyorsun yardım edecek misin?
Tek kaşını kaldırıp bana baktı.Cevabımı almıştım.Vitesteki elini tuttum.
-İyi ki varsın Poyraz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler
Teen FictionÖlüm ne demekti? Ruh bedenden çıktıktan sonra mı ölürdü insan? Hayır. Yaşarken ölmek mümkündü. İnsanlar teker teker senden vazgeçerken sen ölüme bir adım daha yaklaşacaksın. Seni öldüren son darbe ise kendinden vazgeçtiğin o an olacak...