Yalnız kalmaya alışmalısın Melis.
Ben yalnız olmaya alışıktım.Etrafımda Poyraz'dan başka kimse yoktu zaten.Ama şimdi hiçkimsem yoktu.Başıma bir şey gelse derdimi anlatabileceğim kimsem yoktu..
Başına bir şey gelse sana yardım edecek kimse yok hayatında.
İç sesim bugün fazlasıyla haklıydı.Telefonumda bile sadece Poyraz'ın numarası vardı.Doğru ya.Bu sabahtan itibaren bir telefonum bile yoktu.Tam karşımda duran büyük binaya baktım.Sonunda bir otel bulabilmiştim.İçeri girip resepsiyonda işlerimi hallettim.Kredi kartı kullanıyordum.Yani babam istese beni bulabilirdi.Ama umurunda olmadığım belliydi.Aslında ilk defa kredi kartını kullanmıştım.Babam yerimi öğrenirse gelir miydi?Omuz silktim.Sonuçta beni zorla hiçbir yere götüremezdi.Ben 22 yaşındaydım!Asansöre bindiğimde kapı kapanmadan önce onu gördüm.Sabahki çocuk!Resepsiyondaki kadınla konuşuyordu.Beni mi takip etmişti?Bu düşünce tüylerimi ürpertmişti.
Asansör 8.katta dururken bavulumu taşıyan çocuk geçmem için bekledi.637 numaralı kapının önünde durdum.Kartı okutup kapıyı açtım.Çocuk bavulu içeri koydu ve iyi günler dileyip gitti.Ben de içeri geçip kapıyı kapattım.
Tesadüf olabilir miydi.Saçmalama Melis.Tabi ki de tesadüftü.
Kendimi yatağa atıp gözlerimi kapattım.Acaba Poyraz ne yapıyordu?Çok mu abartmıştım?Belki de sinirle söylemişti.Saçlarımı çekip kendime gelmeye çalıştım.Duvarlar üstüme geliyordu sanki.Pencereyi açıp dışarı baktım.Hava kararmıştı ve Londra ışıl ışıldı.Yan odada birisinin kaldığını düşünüp kendimi rahatlatıyordum.Bir çığlık atsam bile insanlar koridora çıkardı değil mi?
Güvende hisseteye ihtiyacım vardı.Bilmediğim bir ülkede bu otel odasında ne yapıyordum?Burada kalmamın ne amacı vardı?Beni burada tutan bir şey yoktu.Kendime bir amaç bulmalıydım.Hem aklımı dağıtacak hem de burada kalmam için gerekli bir amaç..Belki bir iş bulurdum.Yüzümü buruşturdum.Tabi ki de mimar olarak hayatımı yaşayamazdım.Tamam,annem istedi diye okumuştum ama mimar olmanın beni mutlu etmeyeceğini biliyordum.Beni mutlu eden bir uğraş bulmalıydım.
Ama önce kafamı dağıtmalıydım.Poyraz'ı düşünmemi engelleyecek bir şey lazımdı bana.Aklıma gelen tek şeyle yüzümü buruşturdum.Ama içmeye ihtiyacım vardı.Unutmaya ihtiyacım vardı.
Bavulumu açıp ne giyeceğime baktım.Bu konuda düşünmekten nefret ettiğim için hemen bir kot ve kısa bir tişört aldım.Göbeğim açıkta kalıyordu ve göğüs dekoltesi vardı ama pikniğe gitmiyordum sonuçta.Zaten bardaki kızları tahmin edebiliyordum.Ben onların yanında çok kapalı kalıyordum.Ayağıma da botlarımı giydim.Biraz nakit parayı cebime sıkıştırdıktan sonra odanın kartını da alıp odadan çıktım.En mantıklı olan otelin barına gitmekti.Dışarı çıkarsam ve sarhoş olursam olacakları düşünmek bile istemiyordum.Hem beni koruyacak bir Poyraz da yoktu yanımda.
En alt kata inip görevliye barın yerini sordum.Zemin katta olduğunu söyleyip bana eşlik etti.İçeri girmeden önce ona gülümsedim.Tahmin ettiğim kadar kalabalık değildi.Hatta sakindi bile.Belki de daha erkendi.Birkaç kişi bana bakarken gözlerimi kaçırdım.Çoğu insan pistte dans ediyordu zaten.Bar sandalyesine oturdum.Barmen yanıma gelip gülümsedi.Mükemmel(!) İngilizcemi konuşturacaktım şimdi.
-Sarhoş olmak istiyorum.
Barmen tek kaşını kaldırıp beni süzdü.Rahatsız olsam da bir şey demedim.
-Emin misin?
Gözlerimi devirdim.
-Eminim.
Arkasını dönüp bir şişe aldıktan sonra küçük bardağa doldurup önüme koydu.Gözleriyle işaret etti.Küçük bardağı elime alıp tek yudumda hepsini içtim.Tadı çok kötüydü!Barmen güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler
Novela JuvenilÖlüm ne demekti? Ruh bedenden çıktıktan sonra mı ölürdü insan? Hayır. Yaşarken ölmek mümkündü. İnsanlar teker teker senden vazgeçerken sen ölüme bir adım daha yaklaşacaksın. Seni öldüren son darbe ise kendinden vazgeçtiğin o an olacak...