3. 'Yakalandık'

460 30 5
                                    

Altıma kısa kot kaprilerimden birini, üstümede kırmızı lacost tişörtümü geçirip misafir odasına geçtim. Koltuğu yatak biçimine getirip üstüne sarı çarşafı serdim. Burada yatmak benim için sorun olmayacaktı. Çünkü küçüklükten alışmışlığım vardı.

Kendime hazırladığım yatağa gülümseyip salona geçtim. Arda ile Yağız oyun konsolunun yanına kurulmuş birbirleriyle kapışıyorlardı. Bu yaşta çocuğa öğrettiği şeylere bak ya!

Sessizce yanlarındaki koltuğa kıvrılıp onları izlemeye başladım. Bir süre sonra oyunları bitmiş ve Yağız kazanıp Arda'ya böbürleniyordu.

"Anne sende oynasana. Belki sen yenersin babamı." diyen Arda dudaklarını sarkıtıp ellerini kenetleyip bana baktı. "Kimse yenemiyorda."

ben Arda'nın masum yüzüne gülümseyerek bakarken Yağız araya girip bir kahkaha attı. "Kim annen mi? Oğlum beni kimse yenemez. Kaç kere söyleyeceğim sana"

Sinirlendim ve aniden kaşlarımı çattım. "Ha-ha, seni yendiğim günleri ne çabuk unuttun beyefendi! " dedim alayla.

Arda'yı koltuk altlarından tutup kenara koydum ve minderin üzerine hızlıca kuruldum. "Eee? maç mı yoksa başka bir şey mi?"

"Maç oynuyorduk anne." diyen Arda'nın yanağına eğilip küçük bir öpücük bıraktım.

Yağız küçümser gülümsemesini bana gönderip oyun kollarından birini bana uzattı. "İddialı olmaz ise tadı olmaz ama." dediğinde elindeki kolu almış elimde çeviriyordum. " Kesinlikle. kazanırsanız ne istiyorsunuz Yağız bey?"

"Imm. Bir düşüneyim... Buldum ama yapmazsın sen ya."

"Ne olduğunu söylesen artık!" Dudaklarını kulağıma yaklaştırıp nefesinin tenime işlemesine neden oldu. Ah! bu histen nefret ediyorum...

"Burada kaldığın her gün bizim odada yatacaksın." deyip eski yerine geçti. Yüzündeki müzhip ifadeyle " Bir de benimle birlikte." diye ekledi.

dayanamayıp sesimi yükselttim ve elimdeki oyun zımpırtısını yere attım. "Burada kalıyorum diye birşey değiştiğini falan düşünmüyorsun değil mi?"

"Hayır."

"O zaman bu teklifte neyin nesi?" dediğimde bana kaşlarını kaldırarak " Gerçekten bilmek istiyor musun? Üzülebilirsinde." dedi.

"Hah! seninle ilgili olan hiçbirşeye üzülmüyorum artık Yağız Sonay!" Oturduğu yerde kalkıp pantolonunu düzeltti. Ardından varlığını unutmuş olduğum Arda'ya başını çevirip " Oyuncaklarınla oynamaya git oğlum." dedi. Arda' nın bile duyamamasını istediği bir şey. Lütfen kalbimi kırma Sonay! Ah... kime ne diyorum. Sen kaşındın kızım Gamze. Sen söylemesi için üsteledin.

Yağız'ın sesiyle ilkilerek düşüncelerimden sıyrıldım. "3 sene birisine bağlanarak-ki bu sen oluyorsun- ve şuanda Arda yüzünden kaybettiğim eğlencemi yaşamaya çalışıyorum. Anlarsın ya erkek ihtiyaçları." dedi iğrenç sırıtmasıyla. Benle evlenmeden önceki zamanlarınında böyle geçtiğini biliyordum. Her gece farklı kızı yatağına atardı. Ama bunu şuan yüzüme bu şekilde söylemesi gerçekten gözyaşlarımı tetikliyordu.

"İğrençsin!" diyerek tısladım dişlerimin arasından. Ardından hızlıca yatağımı kurduğum odama gittim. Gözyaşlarımı görmesini istemiyordum.

Arda'nın da girdiğim odada oyun oynadığını görünce dolu dolu olan gözlerimle gülümsemeye çalıştım.

"Bebeğim,ne oynuyorsun?" diyerek yanına çöktüm. Küçük,tatlı yüzü iyice gerildi ve kısa kollarını boynuma doladı. " Anne,lütfen üzülme. kavga etmeyin artık babamla."

"Birtanem. Yok öyle bir şey. Nerden çıkardın." Kafasını geri çekti ve gözleriyle yüzümü tarayıp " Futbol oynayalım mı anne?" dedi. "Kaleye sen geçersin. Sitenin bahçesinde saha var ve hep boş oluyor." diyede ekledi.

"Tabiki. Hadi git üstüne rahat bir şeyler giy." dediğim gibi zıplayarak odasına gitti. Bende o sırada banyoya giderek saçlarımı tepeden at kuyruğu şeklinde topladım. Ellerimide yıkayıp tam çıkacekken Yağız'ın Arda'ya bağırışını duydum.

"Arda nereye gidiyorsun lan!" Mahkemenin velayetini verdiği adama bakın işte. Oğluyla lanlı lunlu konuşup,kafasına kafasına vuran bir baba. Ah ne kadar güzel!

"Maç oynamaya gidiyoruz baba. Sende geleceksen gel." Arda bıkkın sesiyle Yağız'a cevap verirken bende dışarı çıkmıştım. Spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken kapıyı kilitleyen Yağız'ı görmem bir olmuştu.

Sabahtan kalan eşofmanını ve tişörtünü değiştirmemişti fakat hala tüm kızların gözlerini üzerine kilitliyeceğine emindim. Ayrıca kolunun altında tuttuğu top ve diğer eliyle kavradığı arda ile fazla göz alıcıydı.

Arkalarından ses çıkartmadan boş sahaya ilerledim.

"Baba,annem kaleci olacak" diyen Arda'nın sözüyle sırıtarak kaleye geçtim. Ardından "Hadi beyler, görelim golleri." diyerek alkış tuttum.

Yağız rüzgardan uçuşan saçlarını eliyle düzelttikten sonra topu belli mesfeden önüne koydu. "Şimdi muhteşem golcu Yağız Sonay'ın harika golleriyle karşı karşıyasınız." diye böbürlenirken dayanamayıp "Ya ne golcü ne golcü!" diyerek ağız burun kıvırdım.

Topa vurmak için gerilerken bende ellerimi dizlerime dayayıp öne eğildim. Yağız yavaşça koşup topa vurdu ve top havalanarak bana gelmeye başladı. Tüm dikkatimi topun neden bu kadar sert geldiğini düşünmeye vermiştim. Top kalenin sağ alt köşesine geldiğinde hızlıca oraya koştum ve topun tam karnıma gelmesine neden olmuştum. Ah! bu top karnımı delip geçmiş miydi?

"Top kafana girsin Yağız!" diye bağırdım. Gerçekten şuan yere yığılmıştım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Yanıma koşarak gelen Yağız ve Arda'yı gördüğüm gibi karnımda tuttuğum topu daha iyi kavradım.

Yağız yanıma çökerken"Hey iyi misin?" diye sormuştu. Ah! bu çocuk gerçekten benim tanıdığım şu romantik kişi mi? Çünkü şu an için tam bir odun da.

Karnımdaki topu kaldırıp dizlerimin üzerinde doğruldum ve Arda'ya dikkat ederek Yağız'ın kafasına vurmaya başladım.

"Sence gerizekalı, karşında Volkan Demirel yada Muslera mı var özürlü?"

Kafasına vurduğum toptan kurtulmaya çalışarak yere uzanmıştı. Arda'ya baktığımda ise kıs kıs gülüyordu.

"Gamze dur artık!" Gülerek kollarımdan tuttu. "Senin çelimsizliğin kızım. Ben en yumuşak atışımı atmıştım." dedi üzerine eğilen beni sıkıştırarak. Şuan boşanmış bir çift olarak fazla yakındık.

Dizimi tam karnına basarak ayağa kalkmıştım ki bacağımdan tutup tam üzerine düşmeme neden olmuştu. Yüzlerimiz arasında kalan santimlere küfür ederek sabit kaldım. Yine o masum bakışlarımızı birbirimize gönderiyorduk. Ayrıca o her akşam yatağa yattığımdaki özlem duyduğum nefesini yüzümde hissetmiştim.

"Pabucumun golcüsü!"diye fısıldadım. Sırıtan yüzü dahada genişlerken düşüncelerini okumayı ne kadar istediğimi fark ettim. Ben bu çocuğa hala deliler gibi aşıktım. Ama onun benden sonra hemen hoşlandığı bir kız bulmuş olduğu bunu değiştirmiyordu. Ah bu kız birde Elçin çıkarsa yemin ediyorum bu evde bir dakika bile kalmazdım.

"Ha-ha, o zaman sende benim pabucumun kalecisisin."

"Ben senin gibi böbürlenmedim kaleciliğimle ama." diyerek karşılık verdim.

"Öyle mi? Peki ben sa-" Sözünün kesilmesiyle yüz ifadesi değişmişti.  yerde bir tane daha gölge görmemle bizi bakan kişiden dolayı olduğunu anlamıştım. Bana 'yakalandık' bakışını atıp  " Anne!!" diye fısıldaması bir oldu.

Ne eski gıcık kaynanam beni boşanmış kocamla bu pozisyonda mı yakalamıştı? bu sefer harbi boku yemiştim!!

VOTE VERMEYİ BEĞENDİYSEK UNUTMAYALIM LÜTFEN!! :)

Yatağın Soğuk TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin