Meeabalar :D Multimedia temsili :D
Sıradan bir gece olmaması lazımdı şuan ! Saat gece yarısına yaklaştığı halde ablamın ne bir çığlığı, ne bir küfür'ü ne de hakaret içeren bir cümlesi duyulmuştu. Odama bile gelmemişti !
Yılan'ın oyuncak olduğunu anlamış olsa bile gelip bunu başıma kakar, konuşup dururdu. Acaba dolaylı yolla mı alacaktı öcünü. Gözüm istemsizce odayı taradı. Ama hiçbir kız izine rastlayamadım. Tamamen dağınık ve bana özel. Oflayarak çekmeceden kulaklığımı aldım ve yatağıma zıpladım. Baya zıpladım, parande atar gibiydi. Dans'ın faydaları.
Kulaklığı kulağıma geçirdiğim anda bir çığlık sesi duydum. Telefonuma baktığımda ordan gelmemişti. Gerçi telefon zaten çığlık atmazdı ki. Yoksa atar mıydı ? Bu saçma düşüncelerimi savıp odamın kapısını açtım ve kafamı koridor'a uzattım. Ablam koşarak odasından çıkmadan önce telefonu çıktı. Duvara yapışması ağrı bir konu.
İşte şimdi, yaptığım şaka ceza almama sebep olacaktı. Neyse en fazla '1 hafta evden çıkmama' cezasını uygularım. Zaten evden çıktığımda yok. Ablam koridor da göründüğünde çığlığı kesilmemiş, tam tersi artmıştı adeta. Ben gülmenin verdiği dengesizlikle yere düşmüştüm, tabii kafam kapının arasında olduğu için biraz sürtüş oldu.
Fakat bu gülmemi kesmemişti. Annem ve babam koşarak koridora girdiğinde zıplayan ama aynı zaman da bağıran ablamı ve yerde boylu boyunca uzanmış kahkaha atan ben ile karşılaştılar. Babam bize gözlerini devirerek baktı. "Hanım bunlara hamileyken düştün mü sen hiç ? Veya doktor bunları aldığında yere mi vurdu ?"
Annem soru karşısında afallayınca, babam hafif tebessüm etti. Bu aile de bir adet de olsa normal biri yok muydu ? "O...Odamda bir yılan var !" ablam sonunda konuşabilmişti. Her ne kadar kekelemişte olsa, konuşmuştu.
Babam kahkaha atarken "Merkezdeyiz kızım. Hayır şu hıyarın odasında olsa anlarım. Oda'nın ormandan farkı yok, sen ne alaka." dedi. Gene gider ayak beni aşağıladı yine. Ayağa kalkarak gülmemi bastırmaya çalıştım. "Aşk olsun baba, gayet düzgün odam."
Kafamı odama çevirdiğim de "Her neyse ya da." diyip kapı aralığımı sıfırladım. Ablamın korkudan olsa gerek yüzü sararmıştı. "Baba tam yatağımın için. Boyum kadar yılan var. Hatta o sırada Keremle konuşuyordum." diyip yerde ki telefona baktı.
İyi de nerden bilebilirdim, telefonun böyle olacağını yani ? Babam ablamın odasına girdi. Ben gülmemek için kendimi tutarken anlamaz gözlere maruz kalıyordum. Babam odadan benim koyduğum oyuncak yılanla birlikte çıkınca ablamdan bir çığlık daha yükseldi.
"Oyuncak kızım bu. Ne kadar da abarttın." Kafasını bana çevirdi. "Senin başından çıkıyor bu değil mi ?" babam gözünü kısınca acaip ürkütücü oluyordu ve şuan bunu kullanıyor, evet. Gözlerimi kaçırıp "Şey ... Belki ... Bir ihtimal tabii. AMA TELEFONUNU FIRLATACAĞINI BİLMİYORDUM. Valla bak." dedim.
Babam yılanı bana atarak "1 hafta cezalısınız Özgür bey." dedi. Demiştim işte. Gözlerini gözlerime dikerek "Telefonun elinden alınacak, harçlık verilmeyecek ve sürekli test kitaplarınla yatıp kalkacaksın." dedi tekrardan babam.
"O nasıl laf, yatıp kalkmak falan baba çok ayıp. Bir saniye. Hah güzel şakaydı. Şaka değil mi ? Şaka ? Telefonsuz yaşayamam ben, müziklerim özler beni. Paracıklarım, paracıklarınız ? Ama telefon olayını bir şey etseydik ?"
Babam kafasını sallayıp "Pazarlık yok evlat. İlk ve son karar bu. Yani kabul edip etmemen önemli değil şuan." dedi. Üvey evladım ya zaten ben. Suratımı asıp omuz silktim. İyi ki annemin zor gün hatrına yatağımın altına sıkıştırdığı para var. Kadın anlıyor, geleceği görüyor işte.
Babam yanımdan geçerken "Süper şakaydı, devamı daha yaratıcı olsun ama." diye fısıldadı kulağıma doğru. Bunu ablamın duymadığına eminim, ama annem duymuştu. Gülerek babamı çekiştirdi. Hoşuna gittiyse keşke ceza vermeseydin be babacım.
Yavaşca odama döndüm. "Özgür " Ablam şaşkınlığını üstünden atmıştı. Ne olur birkaç dakika sonra geçseydi ? "Efendim ablacım ?" dedim olabildiğince tatlı olmaya çalışarak. "Hiç başarılı olamıyorsun ! Demek savaş istiyorsun ? Öyle olsun. Artık biraz gerçeklerle yüzleş bakalım !" diyerek odasına gitti. Kapıyı çarptı ardından da.
Ablamı ciddi anlamda bu kadar sinirli görmemiştim. "Ne olmuş ? Altı üstü bir şakaydı." diye mırıldandım. "Kapa çeneni !" diye bağırdı odasından. "Bunu nasıl duydu be ?"
"Kes şu sesini Özgür !" tekrardan bağırmıştı. Sanırım artık sesli düşünmemem gerekiyor. Odayıma geri dönüp telefonumla bakıştım. Bugün son günümüz sevgilim. Kendine iyi bak.
Ne var ? Nesnelerle konuşun yazık, yalnız hissetmesinler kendilerini.
...
Bugün kimse seslenmeye gelmemişti. Normal de hep ablam gelip kaldırırdı beni ama sanırım şuan küs'üz. Bu düşünceyle suratım düştü. Ablamı severim, hayır cidden severim. Direk salon'a yöneldim. Yüzümü geç yıkasam da birşey olmaz. Annemi görünce "Günaydın anne." dedim.
Annem elini kalbinin üstüne koyarak "Töbe estafirullah. Sen kimsin ?" dedi. Gözlerimi devirerek "Anne dün ki sadece bir şakaydı. Neden böyle yapıp oğlunu tanımamazlığa vuruyorsun ?" diye sordum. Annem elini uzatıp yanağıma sürdü. "Yüzüne ne oldu böyle senin ? Sen aynaya baktın mı ?"
Gözlerimi pörtletip banyoya koştum. Yüzümde ablamın şaheserini (!) görmemle gözlerimi devirdim. Çocuk gibi. Yüzüme su çarptım, sonuçta bir boyadan bahsediyoruz. Birkaç defa yüzüme su çarptıktan sonra kendi havlumu alıp sildim. HAvluyu indirdiğim de ... Boya geçmemişti !
Bu işlevi iki üç kez tekrarlamama rağmen boya geçmiyordu. Sinirlenerek banyodan çıktım ve salona geçtim. Çünkü ablamın sesi ordan geliyordu. "Elif bu ne !?" dedim.
Alaylı bir şekilde gülmeye başladığın da sinirim artmış ve gözüm seğirmeye başlamıştı. Gülmesini azaltıp "Şaka kardeşim. enin izinden yürüyorum işte (!)" dedi. Alay ettiği o kadar belliydi ki, beni uyuz etmeye yetmişti bile. Ben elimle yüzümü silmeye çabalarken "Ha bu arada .... Cam boyası kardeşim, suda gitmez." dedi.
Oflayarak odama döndüm ve kıyafetlerimi giydim. Geri salon'a döndüğümde ablam etrafta görünmüyordu "Anne ben okula gitmiyorum. Boyacıya gidicem çıkarttırıcam şunu. Tinerle yıkayacam, keş olacağım. Olmadı kezzap dökerim ama böyle gitmem okula !"
Annem yanıma gelip "Saçmalama oğlum, saçmalama. O kadar da kötü görünmüyor bak. Sen okula git. Öğretmenini ararım geri gelirsin. Devamsızlık 10 gün oldu nereye gitmiyon sen ? Sınavların da var hem. Hadi git okul kıyafetlerini giy ! Uğraştırma beni." dedi beni ittirirken.
Sanırım bu gün alay konusu ben olacağım !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafan Mı Güzel Lan ?
Roman pour AdolescentsKorkulu bir rüya .. İstenmeyen duygular .. Düşünceli geçen geceler ... ... Aslında sadece Özgür'den bahsediyoruz. Onun hayatı her son sene okuyan bir liseli'nin ki gibi normal ve sıradan . Ona girecek olan YGS sınavına çalışmaya çalı...