Fethi'den
Gözlerimi yıllar sonra mutlulukla açtığım bir güne uyanmıştım. Biraz geç uyandığım için hemen yataktan kalkıp, elimi yüzümü yıkadım. Aşağıdan sesler geldiğini duyunca, pencerenin kenarına gelip, aşağı baktım. Bizimkiler antrenman için hazırlanmış, beni bekliyordu. Hızla üzerime antrenman üniformamı geçirdim.
Bizimkilerin yanına inip, sıraya geçtim. Ama önümüzde Yavuz Komutan değil de Eylem vardı. Anladığım kadarıyla bugün ki antrenmanı o yaptıracaktı. Kısa bir bakışmadan sonra yerlerimize geçip, şınav ile başladık.
Yaklaşık bir buçuk saatlik antrenmanın ardından, yorgunlukla çimlere çökmüş, bitmek üzereydik. Eylem ise ayakta bizim atış eğitimi için ayağa kalkmamızı bekliyordu. "Ee hadi ama beyler sizde çok çabuk yoruluyorsunuz." Gülerek söylediği sözlerle bende ona çarpık bir gülüşle ona karşılık verdim. "Valla yenge anamızı ağlattın ya. Öldük burda." Keşanlı'nın haklı sitemi ile bizde başımızı sallayarak ona karşılık verdik. "Keşanlı bile böyle söylendiğine göre bayaa yormuşsun bizim çocukları sen Eylem." Bir anda Erdem Komutan'ın sesini duymamızla, hızla ayağa kalkıp, hazır ola geçtik. 'Rahat' komutunu alınca ellerimizi arkamızda sabitledik. "Sizi Eylem'in ızdırabından kurtarmaya geldim." Erdem Yarbay'a içimden minnetlerimi gönderirken, konuşmasına devam etti. "Yirmi dakika içinde hareket merkezinde olun." Erdem Yarbay konuşmasını bitirince bizde selam verdikten sonra dağıldık. Eylem'in odasına doğru çıktığını görünce, onun peşinden gittim. Odasına girip,kapısını kapatmaya yelteneceği sırada kapıyı tutup, içeri daldım. Kapıyı hızla kapatıp, Eylem'i de kapıyla kendi arama aldım. "Fethi?" Eylem şaşkın bakışlarla bana bakarken, hafifçe saçlarının kokusunu içime çektim. "Bu ciddi tavırların beni benden alıyor ama." Hafifçe saçları ile oynarken, boynuna eğilip, ufak bir öpücük bıraktım. "Sana da günaydın aşkım ama toplantıya gitmemiz lazım." Eylem utanmış gözleriyle beni hafifçe itip, birkaç adım ilerime kaçtı. "Ya Eylem ama ben seni bi doya doya öpemedim ki." Sitem dolu sesimle Eylem'de tekrardan yanıma yaklaşıp, ellerini boynuma doladı. "Sonra sevgilim sonra." Dedikten sonra dudaklarıma kısa bir öpücük kondurup, geri çekildi. Bende gitmem gerektiğini anlayıp, alnından öpüp, odadan çıktım.
Toplantı odasında Erdem Yarbay'ın gelmesini beklerken, bu akşam Eylem'in şu Selim denen herifin evine girecek olması sinirlerimin gerilmesine neden oluyordu. Ben düşüncelerime dalmışken, Erdem Komutan'ın gelmesi ile ayağa kalkıp, selam verip, tekrar yerlerimize oturduk. "Şimdi biliyorsunuz ki bu akşam artık şu Selim'in evinden bir şeyler bulmamız gerekecek. Bugün o evden elimiz boş dönmemeliyiz. Anlaşıldı mı Eylem?" Erdem Yarbay konuşmasını bitirip, Eylem'e beklenti dolu bakışlar gönderdi. Eylem'de Erdem Yarbay'ı onaylar gözlerle karşılık verdi.
Yaklaşık bir saatlik toplantının ardından üzerimi değiştirip, alayın arka bahçesinde tek başıma sigaramı içip, oturuyordum. Ben dalıp gitmişken, "Ooo Avcı ne yapıyorsun burda efkarlı efkarlı?" Kafamı çevirip, Karabatak'ın bana doğru yaklaştığını gördüm. "Gel kardeşim gel." Hafif mırıltımla Ateş'de gelip, yanıma oturdu. Sigara paketini ona doğru uzatırken o da cebindeki çakmağı çıkarıyordu. Sessizce sigaramızın dumanını çekerken, "Eee sen ne iş?" Ateş'in sorusuyla ona yandan bir bakış atıp, yok bir şey anlamında kafamı salladım. "Bari benden saklama be Fethi. Belli Eylem geldiğinden beri bı tuhafsın." Bu durumun bu kadar belli olması canımı sıkarken, onu onaylarcasına kafamı salladım. "Yani ne biliyim.. Eylem ile birlikte olduğumuzu biliyorsun. Ama kardeşim sen benim durumları da biliyorsun. Benim yıllardır kimseye aşık olmadığımı, kimseye güvenmediğimi.. Yani ailemle ilgili durumları falan." Diyip duraksadıktan sonra paketten diğer sigarayı alıp, ağzıma götürdüm. Sigarayı yakıp, bir duman daha çektikten sonra devam edecekken Ateş araya girdi. "Yani benim anladığım şu; Sen Eylem'e güvenmekten mi korkuyorsun. Yani ona aşık olmaktan. Doğru mu?" Ateş bana inanmazcasına bakarken bende onu onaylarcasına kafamı salladım. "Bak kardeşim ben Eylem'i daha önceden de tanıyordum." Ateş konuşmasına devam ederken sorgularcasına ona baktım. "Nasıl yani?" Kaşlarım çatılı ona bakarken devam etti. "Yani istihbaratçı olduğumuz için daha öncesinden de birkaç göreve çıkmıştık." Ateş duraksayıp, elini omzuma koyduktan sonra "Yani demek istediğim Eylem yamuk yapacak biri değil. Onun için bir şey yapmana da gerek yok. Eylem de senin gibi ben onun kolay kolay kimseye güveneceğini düşünmüyorum. Ona biraz aşk fazlasıyla da güven ver, ve asla başka bir şey düşünme." Ateş'in uzun ama öz konuşmasından sonra anlamsızca ona baktım. "Ne demek kolay kolay kimseye güvenmez? Yani ne oldu ki? Sana anlattı mı?" Ardı ardına sorduğum sorularla Ateş'de hafif bir tebessüm etti. "Yani tabii her şeyi anlatmadı ama durumu benimle aynı olduğu için birkaç şeyi biliyorum. Aile meseleleri falan." Yani anladığım şuydu Ateş yetimhane de büyümüştü, ne yani yoksa Eylem'de mi..? Hayır canım öyle bir şey yoktur. Olsa söylerdi yani. "Ne biliyorsun mesela?" Ani sorumla Ateş bana gülümseyerek baktı. "Bence bunları zamanı gelince Eylem sana anlatsın kardeşim. Neyse dayıoğlu ben kaçar. Daha Nazlı ile buluşucam." Ateş yavaşça ayağa kalkıp, uzaklaşmaya başlayınca bende kafamı sallayıp, sigaramdan bir nefes daha aldım. "İçme şunu yaa." Bir anda sigaramın elimden çekilmesi ile hızla kafamı kaldırdım. Karşımda Eylem'i görünce önce şaşırıp, daha sonra hafifçe gülümsedim. Eylem yavaşça yanıma oturup, bana baktı. "Ne oldu ne yapıyorsun burda?" Eylem'in sorusuyla iyice ona dönüp, "Hiiç.. Öylesine oturuyordum." Dedikten sonra ellerini tutup, dudaklarıma götürdüm ve birkaç ufak öpücük bıraktım. "Eylem bak güzelim bu akşam kendine çok dikkat edeceksin tamam mı? Ne olur bak." Bir anda gözlerine bakıp, konuşmamla Eylem de hafif bir tebessüm etti. "Sen hiç merak etme hayatım. Aklın bende kalmasın senin. Zaten siz beni izliyor olacaksınız." Elini şefkatle yüzümde dolaştırırken bende eline birkaç ufak öpücük bıraktım. "Öyle tabii ama ne yapayım merak ediyorum işte." Konuşmamdan sonra Eylem hafifçe gülümseyip, boynuma sarıldı. Bende sıkıca belini tutarken kokusunu içime çekip, boynuna ufak bir öpücük bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZLUĞUM...
FanfictionBirbirine deli gibi aşık olan iki asker. Kader onları asla birleştirmedi. Birbirlerini hem sonsuza kadar sevip,hem de birbirlerinden sonsuza kadar nefret ettiler. Bu yüzden birbirlerinin SONSUZLUĞU oldular. Acaba kader onların yüzüne de gülecek mi...