4. Bölüm

797 57 0
                                    

Fethi'den

Sabah gözüme gelen güneş ışıklarıyla sinirli bir şekilde gözlerimi açtım. "Napıyorsun sen?" Öfkeyle karşımda pencerenin perdesini sonuna kadar açmış ve pencereyi de aralamış kadına bakıyordum. "Napıyorum?" Anlamaz gözlerle bana bakıyordu. "Işıkta uyuyamam ben kapat şu perdeyi." Yatakta doğrulup söylediğim sözlerle anlam veremeyen bir ifade ile bana bakıyordu. "Ne olacak biraz güneş görsen erir misin?" Söylediği kelimeler daha fazla sinirimi bozarken, yataktan hızlıca kalkıp, yanına gidip kolunu sıkıca kavradım. "Burası benim odam. Bu pencereler benim. Bu perdeler de benim. Bu yatak benim. Bu banyo benim. Bu koltuk benim. Sen sadece birkaç günlüğüne bu odada kalacaksın diye gelip benim düzenimi bozamazsın. Anladın mı beni?" Konuşurken kolunu çok daha fazla sıkmıştım. Canı yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. "Demek düzeninizi bozuyorum öyle mi Fethi Bey?" Söylediği kelimeler ile önce bakışlarımı ellerimin arasında can çekişen koluna çevirdim. Sonra yavaşça kolunu bırakıp, kolumu kendi arkamda birleştirdim. "Aynen öyle." Sinir bozucu bir ifadeyle söylediğim cümle hedefine ulaşmış, daha çok öfkelenmişti. "O zaman bu odada kalmam. Siz de şu benim bozduğum(!) eski düzeninize geri dönersiniz." İğneleyici ses tonuna dikkat etmeden konuştum. "İsabet olur." Diye mırıldandım. Hırsla bana bir bakış daha attıktan sonra hızlıca yatağının üzerinde duran hırkasını alıp, kapıya doğru yöneldi. Tam kapıyı açmış çıkacaktı ki bir anda kafasını yavaşça arkasına çevirip gözlerimin içine baktı. "Eğer dün gece söylediğim lafların intikamını almak istiyorsan çok iyi başardın. Bu arada unutmadan söyleyeyim bende belalıyım sende benden uzak dur." Büyük bir dehşet içinde cümlesini bitirdikten sonra hızlıca kapıyı vurup dışarı çıktı.

'Allah'ım sen bana yardım et. Tekrardan bana bu acıyı yaşatma. Artık daha fazlasını kaldıramam.' İçimden mırıldandığım sözleri binlerce kez tekrar ediyordum. Üzerimi değiştirdikten sonra bende çıkıp kahvaltı yapmak için dinlenme odasına gittim. İçeri girdiğimde herkese "günaydın" diyip şu Asker Kız'a da bir bakış attıktan sonra bir sandalye çekip bende arkadaşlarımın yanına oturdum.

Herkes bana inat şu kızın ismini söylemiyordu. Hepsi "Komutanım" diyordu. Herkes konuşup sohbet ederken içeri bir asker girdi. Yavuz'a dönüp, "Komutanım acil operasyon emri geldi. Hemen çıkmanız lazım." Askerin telaşlı sesi ile biz de yerimizden kalktık. Herkes hızlıca odasına giyinmeye gitti. Şu kız da peşimden geliyordu. Dolaptan kıyafetlerini aldıktan sonra yüzüme bile bakmadan hızlıca banyoya gitti. Bende üzerimi giydikten sonra alayın bahçesine indim. Herkes gelmişti. Bir tek ben ve şu asker kız eksikti. Biraz sonra o da geldi. Onu yeri Yavuz Komutan ve benim aramda olduğu için birkaç adım yana kaydım. Bütün tim tam olduktan sonra Erdem Yarbay karşımıza geçip bize birkaç açıklama da bulundu. "Şimdi gideceğiniz yerde Çolak'ın silahlarının ve mühimmatlarının olduğu bir yer. Çok iyi korunuyor. Yanınızda yeterli cephane var. Bir terslik olmadan halledeceğinize eminim aslanlarım. Allah yardımcınız olsun." Erdem Yarbay sözlerini bitirdikten sonra bizde hep bir ağızdan "Sağol" diye bağırdık. Sonra koşar adımlarla helikoptere bindik. Bakalım şu asker kız konuştuğu kadar var mıymış?

Helikopterden yaklaşık yarım saat sonra inmiştik. Sınır dışı olduğu için yol biraz uzun sürmüştü. Hepimiz bir yere toplandık. "Komutanım yaklaşık 15 dakikaya gelirler." Hafız'ın sesi ile biraz daha herkes birbirine yaklaştı. "Avcı kendine güvenli bir yer bul." Yavuz Komutan'in sesi ile hemen yanlarından uzaklaşıp, kendime çalıların arasında yer buldum. Belki gitmeyip biraz daha dursaydım, şu kızın ismini öğrenirdim. Herkes kendine söylenen yerlere geçti. Tüfeğimle etrafı tararken, tam çaprazımda şu asker kız vardı. "Komutanım yaklaşıyorlar." Goncamı şu şerefsizlerin geldiği yöne doğru çevirip konuştum. Ardından da kesin bir dille, "Başlıyorum." dedim. Ve ilk kurşunu sıktım. Tam isabet. Çatışmaya başlamıştık. Her attığımı vuruyordum. Bir ara gözüm şu kıza takıldı. Kendini kaptırmış, adamları tek tek indiriyordu. Birkaç saniye daha onu süzdükten sonra tam silahımı çevirecekken, kızın başına silah dayandığını gördüm. Tam adamı nişan almış vuracakken, ensemde hissettiğim namlunun ucu ile bir şey yapmama izin verilmeden, aldığım sert darbeyle gözlerimin karardığını hissettim.

SONSUZLUĞUM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin