"Hazan... Hazan... Hazan..."
Fazilet çekimser ama inatla kapıya tıklatmaya devam ediyordu... Ece elinde su bardağıyla yatağına dönerken Fazilet'i Sinan'ın odasının kapısında buldu.
"Anne napıyosun orda gelsene buraya."
"Ablan bişeyini unutmuş o'nu vericektim."
"Sırası mı şimdi rahat bırak insanları ayıp ya."
"Ne var be valiz yapıyor onlar sen karışma git yat."
Fazilet arkasını döndüğünde Hazan'la karşılaşır. "Heh geldin mi kızım. Nikah cüzdanını unutmuşsun o'nu vermek için şey ettim bende... Yanınızda dursun belki lazım olur."
"Tamam anne (tebessüm eder) hadi yat sende artık çok yoruldun bugün biz hazırlanıp çıkarız bekleme bizi."
"Eee uğurlasaydım sizi arkanızdan su falan dökerdim olmaz öyle."
"Olur olur hadi sen git yat (Fazilet'i yanağından öper)"
"İyi madem. Ara ama habersiz bırakma beni. (Hazan'a sarılır) İyi yolculuklar kendinize dikkat edin."
****
Sinan meraklı gözlerle "Aşkım ne olmuş?"
"Birşey yok ya nikah cüzdanını anneme vermiştim almayı unutmuşum onu getirmiş."
"Hazan ne diycem (Gülümser) Acaba ağvaya bizim yerimize evdekileri mi yollasaydık ya? baksana böyle olur olmadık zamanlarda kapı çalıyor falan hoş olmuyor."
"(Sesini kontrol altına alarak sesli güler) Şapşal bizim ayrı bir evimiz var burda yaşamayacağız ki. Dolayısıyla olur olmadık zamanlarda kapımızı çalıcak birileride olmayacak. (Sinan'ın yanına oturur) Ama aksi bir durumda olsaydık sıkıntılı olabilirdi evet (Gözleri kısarak) Tırnaklarımı çıkarmak zorunda kalabilirdim böyle zamanlarda."
"Hırçınlaşırım diyorsun yani (Gözleri dudaklarına kayar)"
"(Güler) Eh biraz."
"Peki biz en son nerde kalmıştık?"
"Iı valizleri topluyorduk sanki? (Yataktan kalkar)"
"Kaçma gel buraya! (Güler)"
"Kaçmam lazım (Güler) kaçmazsam gidemeyeceğiz sonra! (Ciddileşir) Hadi hazırlanıp çıkalım artık Sinan hava aydınlanmadan orda olalım."
"Tamam, tamam... Ben hazırım zaten sende hazırsan çıkalım o zaman."
****
Sinan'la Hazan, Hazım beyin özel tahsis ettiği arabayla ağvaya doğru yola çıktı. Arabayı Sinan kullanırken Hazan'da yolculuğun keyfini çubuk kraker yiyerek ve Sinan'a takılarak çıkarıyordu... Sinan Hazan'ın eline uzanıp önce öptü sonra kucağına doğru koydu ve kocaman bir tebessüm etti.
"Neden gülüyorsun?"
"Karımla çocuğumu aldım ilk başbaşa tatile çıkıyorum. O'na gülüyorum."
"(Güler) İnanılır gibi değil dimi..."
"Öyle... Seni tanımadan önce evlilik bana o kadar uzaktı ki. Evlilik ne? aşk nedir onu bile bilmiyordum o zaman kaçtığım duygular şimdi beni nasılda dünyanın en mutlu adamı haline getirdi."
"Bende biz olma ihtimalini bile aklıma getiremezdim. Benim için sen ve ben olma ihtimali yoktu imkansızdık ama imkansız diye birşey yokmuş zamanla yaşayarak öğrendim bunu. (Sinan'a uzanıp yanağından öper) Seni seviyorum."
"(Tebessüm eder) Ben seni çok seviyorum."
"Hıh hep sen daha çok seversin zaten."
"E tabi ne sandın."
"Yok canım bir kere aramızda yıl farkı var kıyaslayamazsın bile."
"Tamam ama o başka şimdi bende seni o kadar çok seviyorum ki aramızdaki sene farkı kapanmıştır."
"Hı, hı, tabi tabi."
"İnanmıyor musun sen bana? (Güler) E bende yolu uzatırım o zaman."
"Tamam... Tamam kabul ediyorum en çok sen seviyorsun... Yeterki sabah olmadan önce eve gidelim başka birşey istemiyorum."
"(Gülümser) Hım ateşli saatler kaçmasın diyorsun yani?"
"Sinan! (Koluna vurur) Aaa ama uğraşma artık benimle ya."
"(Güler)Sinirlenince çok güzel oluyorsun napim."
"(Güler)"
****
Eğlenceli yolculuğun sonunda Sinan'la Hazan sonunda eve varmışlardı... Hazan'ın hazırladığı mum ışıklı ambiyansta önce birşeyler atıştırdıktan sonra Sinan Hazan'ı dansa kaldırdı... İkisininde mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Müziğin yumuşak tınısı eşliğinde birbirlerine kocaman sarıldılar... Birbirlerinin kollarında kaybolmuş gibi usul usul yatağa uzandıklarında romantik saatler sonrası hava aydınlanmaya başlamıştı... Dışarıda kuş cıvıltısı, esen rüzgar odaya tatlı bir esinti bırakıyordu.
"Uyan artık uykucu." elinde kahvaltı tepsisiyle odaya girmişti Sinan... Hazan'ın derin bir uyku çektiğini farkedince tepsiyi kenara koyup yanına uzandı. "Koca bebek uyan artık... (Yanağından öper) Kahvaltı saati."
Hazan zorla gözlerini açmaya çalışır. Çayın kokusunu alınca kendini toparlayıp kocaman gerinir... "Günaydın. Erkenciyiz bu sabah... Ooo kahvaltıda bir kuş sütü eksik." (Yatakta oturup iştahla yemeğe başlar) Imm herşey çok güzel ellerine sağlık sevgilim."
"Afiyet olsun bitanem. (Güler) Ama biraz yavaş mı yesen (Hazan'ın dudagının kenarında kalan reçeli parmagıyla alıp yer)
"Çok acıkmışım napim bide çocuktan kaynaklı heralde Sinan sürekli birşeyler yemek istiyorum hiç doymuyorum yakında kilo alıcam bu gidişle."
"Yiyeceksin tabi iki canlısın sen asıl yemezsen bozuşuruz. (Hazan'ın karnına dokunur) Dimi babası."
"Bakıyorumda çocuğu kendi tarafına çekmeye çalışıyorsun farketmedim sanmayın Sinan bey!"
"Allah Allah (Güler) Onuda nerden çıkarıyosun günahımı alıyorsun karıcım."
"(Elindeki ekmege peynir koyup Sinan'ın agzına koyar) Hadi hadi çok konuşmada karnını doyur yoksa bunların hepsini ben yicem sonra bakakalıcaksın öyle."
****
Sinan'la Hazan havanın güzelliğini bütün gün hamakta keyif yaparak geçirmeye karar verdiler... Hazan kitaplıktan okuyacakları kitapları seçerken Sinan meyve tabağını hazırlıyordu... Birlikte bahçeye çıkıp hamağa uzandılar. Birbirlerine meyve yedirip şakalaştıktan sonra kitaplarını okumaya başladılar. O an hissettikleri tek şey huzurdu. Herkesten uzakta... Hiç olmadıkları kadar mutluydular şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan&Sinan ~ Hayali Sahneler
FanfictionHazan'la Sinan için hayalini kurduğum sahneleri derleyip burada sizlerle paylaşmak istedim... Umarım keyif alarak okursunuz. :)