《2.BÖLÜM》

48 18 2
                                    

Uçağın iniş yapmasıyla ayağa kalktım ve kapıya doğru hareket ettim. Bavulumu alarak ilerleyip bana söylenilen yere gittim. Önümde duran siyah Range Rover markalı arabayla içinden ingiliz uyruklu bir adam çıktı. Şimdi siz bana nasıl anladın diyebilirsiniz. Şöyle ki arada ikinci memleketim olan Ingiltere'ye zaten uğruyordum ve ben bir insana baktığımda onun ingiliz olup olmadığını anlayabilecek kadar orada yaşadım.

Adam bana doğru gelerek
-İz Wilson?
Başımı aşağı yukarı olumlu anlamda salladım. Tekrar arabaya binip gelmemi bekledi. Bende sinirden dolayı yüzümde oluşan hafif bir kızarıklıkla bagajı açıp Bavulumu  koydum ve arka koltuğu açıp oturdum. Araba hareket etmeye başladığında ona dönerek yüzünü incelemeye başladım. Saçlarında beyazlık vardı fakat genç olduğu yüz hatlarından belli oluyordu. Önüme döndüm ve aklıma gelen bir fikirle sırıtmaya başladım. Bana döndüğünü gördüğümde yüzümdeki sırıtmayı sildim ve somutmaya başladım. Arabayı durdurdu ve suratıma bakmaya başladı.
-Ne var? 
Diye söylendim.
-Geldik inmeyi düşünmüyorsun herhalde?
Pislik! Ben sana gösteririm şimdi. Aklımdaki planı doğrulayıp uygulamaya başladım.
Araba'nın bagajını açarak hızlıca kendime çektim ve ayağımı sıkıştırdım. Çığlıklarımı duyan adam inerek yanıma geldi. Susmadan bağırmaya devam ettim. Bana yaklaştı ve ayağımı yerinden çıkardı. Yere oturup bağdaş kurdum. Bana elini uzatarak kalkmama yardımcı oldu. Tek ayağımın üstünde tüm ağırlığımı ona vererek kapıya kadar geldim. Adam tekrar arabaya gidip bavulumu getirdi. Bavulumu elinden alıp zile bastım. Yalandan arabanın bagajına sıkıştırdığım ayağımın üstüne sıkı sıkı basarak yanına gittim ve omzuna dokundum.

-Sen yardım etmezsen ben mutlaka yardım ettirecek bir şey bulurum.
Sırıttım ve göz kırptım.

Kapıyı uzun boylu, yakışıklı bir adam açtı. Bana bıraktığı boşlukla içeriye geçtim. Gördüğüm kalabalıkla olduğum yerde kalmaya karar kıldım. Merdivenlerden gelen seslerle başımı oraya çevirerek kimin geldiğini görmeye çalıştım. Uzun boylu, sarışın kısa saçlarıyla önümde hayran duyulacak bir kadın durdu.
-Merhaba arkadaşlar, ben Alexander. Buraya hepinizi bir görev için getirdik bunu zaten biliyorsunuz. Size geçici olarak ben yardımcı olacağım. Yanımdaki İz Wilson. Yarı ingiliz yarı Türk. Türkiye'den geldi ve keskin nişancı.
Sağdan birinci sıradaki adamı göstererek devam etti.
-Thomas Victor Davis. Bir ingiliz. Keskin nişancı.
Yanındaki Thedor Bill. Yarı ingiliz yarı Gürcistanlı. O da bir nişancı.
Thedor'un yanındaki Marcus Mark. Yarı ingiliz yarı Yunan. Koordinat noktaları bulmada ve insansız hava araçları kullanmada etkili.
Marcus'un yanındaki Sarah Akçay. Yarı ingiliz yarı Azerbaycanlı.  O da nişancı.
Sarah'ın yanındaki Paul Jackson. O ise Bomba ve füze yapımında oldukça iyi.
Paul'un yanındaki Michael Channel. İstihbarat Teşkilatı birimlerinde ki komutan.
Michael'in yanındaki Jennifer Sean. O bir Doktor fakat savaşmayı bildiği için her türlü işimize yarayacak sağlam bir temeldir.
Jennifer'ın yanındaki Isabel Kate. Nişancı. Tam bir İngiliz.
Evet arkadaşlar arkanızda bulunan televizyon aracılığıyla iletişime geçeceğiz. Şimdilik bu kadar siz kaynaşmaya başlayın.

Bizi bırakıp gitti. Bende gözüme kestirdiğim koltuğa oturup, gözlerimi kapattım ve başımı geriye doğru bıraktım. Yanımda bir kıpırtı hissedince tek gözümü açıp, yanımdaki Azerbaycanlı kızı süzmeye başladım.
-Bir şey sorabilir miyim?
-Sor.
-Kapının önündeki şoföre neden böle bir oyun oynadın?
-Siz onu gördünüz mü?
-Malesef istemeden de olsa gördük.
-Görevini yerine getirmeyen bir şoför için az bile yaptım. O ukala tavırlarından sonra bir ceza hakettiğini düşündüm.
-Yalnız çok iyi hakkından geldin. Hepimizin sana hem imrenerek hem de şaşkınca baktığını söyleyebilirim.
-İltifat yapıyorsun?
Bu sorumdan sonra kahkaha attık beraber. Bize baktıklarını gördükten sonra dirseğimle Sarah'a vurup susmasını işaret ettim. Televizyonun açılmasıyla oraya baktım. Sabah gelen Alexander ile yaşlı bir adam vardı yanında. Söze ilk Alexander başladı.
-Bakıyorum iyice kaynaşmaya başladınız.
Bu kınamasını yersiz buldum. Az önce kaynaşmamızı isteyen kendisiydi.
Ben onu ilk gördüğümde hayranlık duyulacak bir kadın diye bahsetmiştim değil mi? Yok siz onu unutun.
- Size şimdilik geçici olarak görevin başında bulunduğumu söylemiştim. Başınıza geçecek kişiyi yapacağımız münasabakalardan seçeceğiz. Bugün dinlenmeniz için izin veriyorum. Yarın ise ilk münasabaka olan beceri atış oyunuyla devam edeceğiz. Odalarınızı dış kapının yanındaki dolaptan isminizin bulunduğu ve oda numaralarınızın bulunduğu anahtarı alarak bulabilirsiniz.

TETİKÇİY(İZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin