6.Bölüm

18 11 0
                                    

Kaderimiz bize hiç olmadık şeyler sunar. Bu kim zaman iyi olurken kimi zaman da kötü olur. Casusluk amaçlı gönderildiğim bir ülkede onu bile doğru dürüst yapamayarak  yakayı ele vermiştim. Şimdi ise arkamdan seslenen elliden fazla adama aldırış göstermemeye çalışarak bir elimle çantamı bir elimle de elbisemin eteklerini tutmuş yavaşça arkamı dönmüştüm.

"Hey sen! Kara kelebek, ya hemen yüzünü bize dönersin! Ya da ölürsün!"

"Aaa! Bir hanım efendiyle hiç bu kadar kaba konuşulur mu?"

"O hanım efendinin bizde yarım bir emaneti varsa neden olmasın?"

Çantamın açık olan ağzından silahımı çıkartıp arkamı döndüm ve benimle konuşan adamın beynini patlatmamla hiç durmadan ateş almaya devam ettim. Aynı zamanda da bizimkilerin kaçması için bağırıyordum. Kimsenin kıpırdamadığını farkedince

"Neden hâlâ duruyorsunuz?!"

Diye bağırdım. Daha sonra türkçe söylediğim bu cümleye kendimde lanet edip ingilizce,

"Kurşunu poponuzda görmek istemiyorsanız, kaçın!!!"

Dedim bu sefer beni anlamış hızla koşmaya başlamışlardı. Arkamdan kurşun sesi duymamla kafamı çevirip baktım. Maher'i kapıda eli havada ateş ediyorken görmemle hınzıca gülüp bizimkileri takip etmeye geri döndüm. Onların arkamızdan gelen ayak seslerini işitmemle sarah'a doğru bağırıp,

"Sarah hadi biraz daha çabuk ol! Hemen arkamızdalar. Kurtulalım şunlardan hadi."

"Bele koşarak nereye kadar gideceğiz ki."

"Söylenme söylenme Sarah hadi uç"

"O nasıl olir ki?"

"Hızlı koş yani!"

"Mu ne çaresizliktir Allahım! Ne günah ettim ki bele etti."

Kıkırdayarak önden giden Sarah'ı takip etmeye devam ettim. Bizi bir sağ bir sol sokaklardan götürüyor derken adamlarında ayak sesleri yaklaşıyordu. En son bir yerde durdu.

"Devam etsene Sarah! Ne yapıyorsun? Hâlâ peşimizdeler."

Müzik seslerinin hakim olduğu bir sokakta sesin geldiği evi kaş göz işareyiyle sırıtıp gösterdi.

"Hayır, nasıl bir yer olduğunu bilmiyoruz."

Thomas araya girerek,

"Başka çaremizinde olmadığını biliyorsun. Sayıca bizden fazlalar."

"En fazla elli kişiler halledebiliriz. İçeridekileri hiç bilmiyoruz bile hem sayılarını ve kısmen nasıl biri olduklarını biliyoruz bunların."

"Daha sayılarını bile bilmiyorsun. Sonradan gelenlerle iki yüzü buldu bile."

"O zaman içeriye geçelim bari."

Sarah kapıyı hafifçe açmaya çalıştı fakat kapı Sarah'ın yavaş açmasına inat edercesine büyük bir gürültüyle açıldı. Onlardan önce Sarah'ın açık tuttuğu yerden girdim. Onlarda arkamdan gülümseyip içeriye girdiler. Herkes bangır bangır dans ediyordu. İki katlı pek düzgün bir ev olmayan evin balkonundaki adam bizi farkederek selam verdi. Ben de hafifçe başımı eğip selamını aldım. Sarah kimse şüphelenmesin diye avlunun ortasına geçip delice dans ediyordu. Ben de huzursuzca yerimde debeleniyordum. Thedor ve Thomas'ın da benim bulunduğum masaya gelmesiyle rahatladım. Ben dans ederken onlar benim korumam gibi tepemde dikiliyordu. Slow bir şarkının çalmasıyla Thedor elini uzattı ve ben de hayır demeyerek elini tuttum. Gözlerime böylesine derinden bakan biriyi hiç görmemiştim. Uzun boylu, siyah saçlı, iri, dövmeleri bulunan bir adam yanımıza geldi.

TETİKÇİY(İZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin