Karşılaşma

60 2 0
                                    

O karşımda öylece dururken bende ne diyeceğimi aklımda toparliyordum. Yine aynı şeyler oluyor. Yine heyecanlanıyorum  asıl heyecanlanmasi gereken o ama heyecandan ölecek olan benim.

-Mustafa astsubayım bana time alınabilecek arkadaşların listesini çıkarıp dosya şeklinde getirmenizi istiyorum.
-Emrdersiniz komutanım.
-Yarim saate dosyayı odama getirirsin.
-Anlaşıdı komutanım.
-kolay gelsin.

Karşımda selam verince arkasını dönüp gitmeye başladı bende ortada durmamak adına kantine geçip çay almak istedim. Arkamı dönünce ahmet astsubayın da bana doğru geldiğini gördüm.
Karşımda durup;

-Komutanım tim için bende gelebilirim eğer uygun görürseniz.
-olur Ahmet astsubayım olur siz Mustafa astsubay ile konuşup ayarlarsınız.
-Emredersiniz komutanım.
-Ahmet bu arada kantin nerde çay içmek istiyorum.
-Komutanım bende çay alacaktım kendime gelin birlikte alalım.
-E öyleyse gidip alalım bakalım.

Ahmetle kantine doğru ilerlemeye başladık ta ki karşıdan gelen mustafa'nin alyansinin ışığı gözüm alıncaya kadar. Hani derler ya beyninden vurulmak deyimi hah iste tam olarak o oldu bana. Basımdan aşağıya kaynar sular döküldü ben nasıl fark etmedim o alyansı.

Bu sırada mustafa karşıma gelip dosyayı hazırladığını aslında daha önceden böyle bir tim kurulacaginin bilgisinin kendisine verildiği icin hazırlamış olduğunu söyledi. Aynı sırada yanimdaki ahmet de bana tim komutan yardımcılığını sorması ile bakışlarımız ona döndü. Bunu odamda konuşmanın daha mantıklı olduğunu düşündüğümü söylenen ile odama geçtik.

Ben koltuğuna otururken ayakta dikilen iki astsubay da oturmaları için emir verdim. Karşı karşıya oturan iki astsubay kelimenin tam anlamıyla ölümcül bakışlar atıyorlardı birbirlerine. Ellerinden gelse orada birbirlerine gireceklermiş gibiydi. Durunu fark edince araya girme gereksinimi duyup hafif bir öksürük sesi çıkarttım.

-Evet ahmet sende tim komutan yardımcılığı istedin mustafa da aranızda anlaşabilecek mısınız? Pek mümkün görünmese de.
Mustafa ahmete dik dik bakarak;
-Aylarız biz komutanım dedi.
Bende kafamı sallayıp dosyayı incelemeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonunda tim hazırlanmıştı. sağlıkcısından aşcısına herşey tam bitince bende bitmiştim çünkü yaklaşık 25 kisi arasından 10 kişilik bir tim kuruluyordu. Buda beni biraz yormuştu. Kafami kaldırdığımda ise hala birbirlerine bakan iki devre beklemiyordum.

-Siz hayırdır ya ne bu bakışmalar falan bolusemediginiz bir şey mi var?
Cevap ahmetten gelmişti
-Yok komutanım biz böyle anlaşıyoruz siz bizi takmayın alışırsınız.
-peki öyle olsun hadi kalkın da nevzat komutanın yanına gidip timin hazırlandığını söyleyelim.
Ikisi de aynı anda hazırola geçip
-Emredersiniz komutanım diyince ayaklanıp odadan çıktık.
Önde ben arkamda iki kızgın boğa birlikte komutanın odasına doğru ilerlemeye başladık.

Sonunda timin evrakları hazırlanıp tsk'ya gönderildiğinde bende epey yorulmuştum. İlk günüm iyi geçmiş gibiydi acaba badim şuan napıyordu saatin geç olması nedeni ile onu yarın aramayı aklıma not ettim. O andan aklıma Mustafa'nın alyansı geldi. İçim bir fenalaştı içim içime sığmaz oldu biraz hava alırsam rahatlarım diye düşündüm ve üstüme parkamı alıp dışarıya çıktım ağaçlara doğru yürümeye başladım ormanlık alanlar beni hep rahatlamıştır. 

Yaklaşık 5 10 dakika yürüdükten sonra arkamda çıtırtı duydum. Hafif bir ürpersemde arkamı döndüm ve sese doğru gitmeye başladım. Sese yaklaştıkça yerde oturan birini gördüm. Gidip önünde dikilince kafasını kaldırdığında Mustafa olduğunu anladım. Yanına oturdum bende yüzüne baktım saçlarının rengi daha da açılmıştı hafif bir esmerlik gelmiş sarışınlıktan uzaklaşmış buğday ten rengine bürünmüştü. Ama o da Mustafa'ya yakışmıştı, yeşil gözleri ile giydiği üniforma güzel bir uyum içindeydi. Sanki daha yaşlanmıştı yaşının genç olmasına karşın. Eskiden daha farklıydı diye geçirdim içimden. Sonra fark ettim onun da bana baktığını benim ona baktığım gibi.

O zamanlar da askeriye için ayrılmıştık onunla ben harp okulu sınavlarına hazırlanırken o girmemi istememiş doktor öğretmen olmamı istemişti ben de buna karşı gelince tartışıp ayrılmıştık. Tabi ben daha sonra harp okulunu kazandım onu da unutur gibi olmuştum ama burada onu görmek paslanmaya yüz tutmuş duygularımı geri gün yüzüne çıkarmıştı. Mustafa bana yaramıyor. Kalbime iyi gelse de beynime gelmiyordu. O zamanlar ondan ilk ayrıldığımda çok zor gelmişti her şey. Sonra tam konuşmaya başlayacağım zaman ağzından bir kelime çıktı.

- Seni çok özledim..

Arkadaşlar yorum ve beğenirseniz mutlu olurum. :)

RütbeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin