Karanlıktan kaçmaya başladığım günden beri, karanlığın içindeyim.
Kelimelerim tükenmeye başladı artık yavaş yavaş daralıyor kelime haznem.
Sanırım bazen nefes almayı bile unutuyorum.....
Bunu niye yapıyorsunuz. Neden insanları sömürmek gibi bir çabaya giriyorsunuz.
Acımasızlık sarmış bu koca dünyanın etrafını.
Öyle bir acımasızlık ki bu,
Yıkılıyor bir bir kurulu düzenler
Suistimal ediliyor kendi içinde gülen bedenler.Bir amacı yok bu insan savaşlarının.
Ya cebini doldurmak için eziyorlar alçalmış yürekleri
Ya da peçete gibi kullanıp atmak için açıyorlar yeni paketleri.İnsanlar, insanlıktan çıkmış.
Nesnelerden bir farkı yok.
Bütün yollar ise çamura bulanmış.
Zaten yoldan da yürüyen yok.
Zindanları da özlüyorum. Oralar daha güvenliKendi beynimde kurduğum, duvarlarını beyaz çiçekli sarmaşıklardan ördüğüm zindanlar.
Bir kaç şeyi kapatmalı aslında oraya
Çünkü iyi denilebilecek şeyler çok az bu dünyada.
Kendimizle beraber kaçırıyoruz bir şeyleri ya da iyi şeyleri.O çamurlu yola girmeden.
Girersek batacağız, yeteri kadar batmışken.
İster istemez de kayacak ayağımız biliyorum...Kaçsakta batacağız bunu da görüyorum.
Bir sonu yok ki, başlangıcı olsun.
Gittiğimiz kadardır başlangıç
Ve yere düştüğün kadardır son kalkış.Kaçarken kopacak ellerin, fazlasıyla acıyacak yere basan ayak bileklerin.
Anlayacaksin ne kadar kaçıp gitsen de
Sürekli aynı yere geldiğini.
Bir şeyleri bitirmek için
uğraşıyorsun devamlı yürüyorsun.
Bir sonuç almak için
Ya da bir sonuç alamasan da kendini kandırmak için.O kadar pis ve kirlidir ki insanlar
Etrafta bu yüzden kirlidir.
Dokunmalarına falan gerek yok sadece düşünceleri bile yeterlidir.
Zihinlerinde biriktiriyorlar o pis ve kirli düşünceleri.
Kirletiyorlar yavaş yavaş bu saf ve temiz bedenleri.
Sona gelene kadar acı çekmek diye yazmışlar bir de üstelik.
Gitsen de kalsan da değişmeyecek bir kaderdir belki.