14. Kızılcık Kadar Ekşi

1.2K 260 36
                                    

Benjamin'in Anlatımı

Lottie'nin iri ve masum gözleri bana odaklanmıştı, yüzünde abartılı bir gülümseme vardı. Ona dikkatle baktım. Hâlâ nefesinin sıcaklığının arkama vuruşunu, gülüşünün gömleğimi titreşini hissedebiliyordum. Neyse ki, basit el kol hareketlerinden bile etkilendiğimi belli etmemekte iyiydim.

"Charlotte Carter!" Pastanede çalışan esmer kız tiz bir sesle bağırdı ve Lottie yüzünde paniklemiş bir ifadeyle döndü.

"Görüşürüz, Ben!" diye seslendi bana ve topuklarının üzerinde dönüp arkadaşından uzak bir yere koşmadan önce bir gülümseme gönderdi.

Adını unuttuğum esmer kız önümde durdu ve yüzünü buruşturdu. "Onun arkanda olduğunu biliyordum." dedi.

Tek kaşımı kaldırdım. "Öyleyse neden hiçbir şey demedin?"

"Çünkü tek yaptığı sana dokunmaktı ve sen heyecanlanmış ve tedirgin olmuştun." dedi kendini beğenmişçe. "Ve bu inanılmaz komikti."

Yumruklarımı sıktım ve ona dik dik baktım. "Olmadım!" Sinirle bağırdım.

"Aptal olduğumu mu düşünüyorsun? Yüzün normalden beyaza ve sonra kırmızıya sadece iki saniye içinde dönüştü."

"Hayır."

"Gerçekten de oldu."

Lottie'nin gittiği yönün tam tersine yöneldim. "Ne var biliyor musun? Neden sikik sikik benimle konuşmak yerine arkadaşının peşinden gitmiyorsun?"

"İnkar sağlıklı değil, biliyorsun," dedi ve benim yöneldiğim tarafa doğru koştu. Sırıttım, bir şey tahmin ettiği yoktu. Bunlar onu sinir bozucu küçük bir baş belası yapıyordu.

"Böö!"

Arkama dönmeden gözlerimi devirdim. "Korkutucu değilsin, Lottie."

Görüş açıma girecek şekilde yürüdü ve dudaklarını büzdü. "Bu sefer seni korkutacağımı düşünmüştüm."

"Belki daha korkutucu olsaydın," dedim. "Ama sen sadece küçük bir bebek kadar korkutucusun."

Kıkırdadı. "Sabahları hariç," diyerek şakaya vurdu. "Çikolatalı sütümü içmeden önce beni görmeyi asla istemezsin."

İsa aşkına. Çikolatalı süt? Kahve diyeceğini düşünmüştüm. "Aslında seni herhangi bir şekilde görmeyi asla istemem." dedim. Lottie'nin yüzü belli belirsiz düştü ve anında suçlu hissettim. Söyleyebileceğim en kaba şeyi söylemeye alışmıştım ve bunun onun canını ne kadar sıktığını unutmuştum. Kaşlarım çatıldı ve onları çabucak düşürmeden önce ellerimi uzattım. "Sadece şaka yapıyordum." dedim.

Büyük yeşil gözleriyle bana baktı ve neşesi yerine geldi. Gülümsemesini gördüğümde biraz daha iyi hissettim. "Çok garipsin," dedi, gözlerinin kenarları kırışmıştı.

"Ben mi garibim?" dedim hakarete uğramış gibi. "Peki sen?"

Elini ağzına kapatarak kıkırdadı ve omzumun üstünden baktı. "Tünaydın!" diye seslendi, yanımızdan geçen bir kıza enerjik bir şekilde el salladı.

Sweet as a StrawberryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin