15. Karamel Kadar Tatlı

1.3K 266 16
                                    

Charlotte'un Anlatımı

O kadın buranın sahibiymiş gibi kasılarak yürüyüp gittiğinde parmaklarım bükülüp yumruk oldu. Derin, yatıştırıcı bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım, beynim dönüyordu. Buraya gelip Ben'i küçümsemişti, kim olduğunu sanıyordu?

Hatırlayınca öfkemin büyüdüğünü hissettim ve Ben'in buz gibi ifadesini ve duygusuz sesini kafamdan atmak için göz kapaklarımı sıkıca kapattım. Böylesine mesafeli ve kalp kırıcı bir sesi bir daha asla duymamayı umdum.

Daha önce kimseye karşı kaba olmamıştım -en azından kasten değil. Birini kötü hissettirmek iyi hissettirmemişti, ama şimdi Ben'i savunuyordum. Ve hayatımda hiç o kadına ağzının payını verirken hissettiğin kadar iyi hissetmemiştim.

Bu neşelendiriciydi -asla bunun gibi bir şey yapabileceğime inanmazdım. Ama onun azarladığı kişi Ben olduğu için, kendimi tutamadım. Hiç kimse, hiç kimse ona böylesine berbat şeyler söyleyemezdi. Burası sınır koyduğum yerdi.

Ve kabul edeceğim, Ben'in yüzündeki şok olmuş ve etkilenmiş ifadeyi görmek 'Bayan Wellington'un' kibirli bakışlarının bir milyon tanesine değerdi.

Yeteri kadar sakinleştiğimde gözlerimi açtım, Ben'in bakışlarının üzerimde sabitlendiğini fark ettim. Utangaç bir şekilde gülümsedim ve başımın arkasını kaşıdım, yanaklarım kızarıyordu. Muhtemelen onun önünde kendimi komik duruma düşürmüştüm.

"Bunu görmek zorunda kaldığın için özür dilerim," dedim hafifçe. "Bu kadar sinirlenmek istemezdim. Ama bunu yaptığım için üzgün değilim."

Ben boğazını temizledi. "Üzülme. Siktir. Yaptığın şey harikaydı."

"Öyle mi?"

Boğazını tekrar temizledi. "Çekinme, itiraf et, buna az çok ihtiyacın vardı."

Pekala, şu an kafam karışmıştı. "Neye ihtiyacım vardı?"

Ben sessizdi, bunun hakkında düşünüyordu. "Diğer duygularını da göstermeye," dedi en sonunda. "Günün her dakikası gülümsemek sağlıklı olamaz."

"Yani her saat çirkin yaşlı cadalozlara bağırmak için ara mı vermeliyim?" diye takıldım ama ciddi olduğunu biliyordum. Bunu iyiliğimi düşündüğü için mi yoksa sözde durgun karakterimden rahatsız olduğu için mi söylediğinden emin değildim, ama bu kadar saf olmamam gerektiği konusunda ciddiydi.

"Eğer iş oraya varırsa," dedi, neredeyse dudaklarının kenarında bir gülümseme belirecekti. Gözlerim parıldadı çünkü böyle belli belirsiz bir zevk bile kalbimin çılgınca atmasına sebep olmuştu.

Duraksadım. Sonra "Her zaman gülümsemiyorum." dedim.

Ben kaşlarını kaldırdı. "Evet. Gülümsüyorsun."

"Gerçekten gülümsemiyorum," diye karşı çıktım. Yardımcı olmayacaktı ama konuştuğumuz şeylere sırıttım.

"Şu an gülümsüyorsun!"

Kahkaha attım. "Çünkü çok komiksin."

"Komik olan ne?" dedi, şaşırmıştı.

"Yüzün," dedim otomatik olarak. Aptal cevabıma karşı kafamı salladım ve gözlerimi belli belirsiz kapattım.

Ben duraksadı, ağzı yarı açık kalmıştı. İfadesi düzleşti. "Anlıyorum," dedi umursamaz bir şekilde.

Tekrar kahkaha attım. Onun etrafındayken sevinçten farklı bir duygu göstermek çok zordu çünkü bu o yanımdayken hissettiğim şeydi! "Senin yüzünden," dedim. "Sen etraftayken gülümsemeyi bırakamıyorum."

Sweet as a StrawberryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin