Bölüm 3

59 3 2
                                    

        "Şurayı kazmama yardım eder misin?"

        "Burayı mı?"         

        "Biraz daha sol... Evet, ora!"

        Notra, sol tarafı kazmaya başladı.

        "İşe yaramıyor, bu maden tükenmiş. Yarım ünite dolduracak kadar bile Terranyum yok." dedi Kalke endişeyle. "Sayaçlarımıza göre yalnızca otuz dört dvot Terranyum çıkarabildik."

        Notra cevap vermedi ve kazmaya devam etti.

        Bir saat kadar sonra ikinci güneş de batmıştı. Vivliodasko'nun adamları yaklaşıyordu ve güç ünitesinin dumanları henüz laciverte dönmüştü.

        "Benden bu kadar!" diyip bir taşa oturdu. "Geceyi T-Cell'de geçiriyorum!"

        Notra yine de kazmaya devam ediyordu, ancak adamlar iyice yaklaşmıştı. Notra, sırtında hissettiği elle elindeki cihazı yere bıraktı. Adamlar ikisini de lazer zincirlerle bağlayıp madenin çapraz doğusundaki T-Cell'e doğru ilerlediler. T-Cell'ler, gün içinde yeterince maden çıkarmayan işçilerin geceyi geçirdiği işkence hücreleriydi.

        Notra, kaşlarını çatarak gökyüzüe baktı. Sp-1, gökkuşağı dansını yapıyordu. Uygulanacak işkence sadece bir gecelik de olsa, içinden bir ses bir daha ışık göremeyeceğini söylüyordu.

        "Korkma..." diye fısıldarken kafasına yediği yumrukla sendeleyen Kalke, biraz hızlandı.

        "Yürü!"

        Adamlar onları hücreye attılar ve havada süzülen sanal mavi okların yönünde ilerlemelerini söylediler. Çocuklar da yürüdü.

        Yolun sonunda büyük bir salon bulunuyordu. Kopmuş kafalar, duvara belinden asılmış haldeki çürümüş bedenler, kan ve doku...

        "Dayanırsanız sabaha kadar, kurtulursunuz ölmeden."

        Arkalarındaki adam bekledikleri gibi korkunç bir psikopat değildi. Uzun boylu, kumral saçlı ve çok yakışıklı olan adamın gözleri yansıya ışık nedeniyle yeşil görünüyordu.

        Adam, Notra'yı nazikçe belinden kavradı ve tablanın üzerine yatırdı. Ellerini, ayaklarını bağladı. Manuel kodu silip otomatik kodu yazdı ve ayarladı. Böylece her geçen süre kızcağızın beli yükselecekti. Ölmese bile -ki bu pek rastlanan bir durum değildi- canı çok acıyacaktı. Adam Kalke'ye ise peşinden gelmesini işaret etti ve onu boş bir havuzun dibine ellerinden bağladı. Havuz ılık suyla doldu.

        "On beş dakikada bir suyun sıcaklığı sekiz termo artacak, dayanabilirsen kurtulursun." arkasını dönüp çıkışa yürüyordu.

        "Neden bunu yapıyorsun?" diye bağırdı Notra. "Bu adil değil!"

        İşkenceci adam yaklaşıp kızın boynundaki aparatı hızlıca çekti ve salonu acı çığlıklar kapladı.

        "Adalet, zayıf insanların dileği, güçlü insanların emridir."

        Bunu söylerken Kalke'nin aparatını da söküp çıkarmış, ve suya iki damla kan bulaşmıştı. Adam dışarı çıktı.

        Dakikalarca iki kardeş konuşmadan durdular. Tüm madenci halkın ortak kıyafeti olan W-M yırtılmaya başlayınca, Notra canının giderek acıdığını farketti. Su da bir hayli ısınmaktaydı.

        O sırada yükselen büyük bir çınlama duydular ve çok yüksek bir gürültüyle salondaki bütün hologramlar kırıldı. Çocuklar serbest kalmıştı ancak binanın içi karanlıktı ve bu ani felakete, içeriden bir çığlık sesi ekleniyordu. Çocuklar korkuyla birbirlerine sarılıp kurtulmayı beklerken bütün sesler kesildi. Ve salon göz alıcı gümüş bir ışıkla aydınlandı. Ve işkence odasını, ışığa eşlik eden ve ölümün nefesine benzeyen siren sesleri doldurdu.

PyroterraniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin