Bölüm 5

37 2 3
                                    

        Enkazın altındaki arkadaşını arıyordu.

        "Pilaaaaaaa!!!"

        "Burdayım." kendi kendine çoktan enkazdan kurtulmuştu. Yıkılmasına rağmen Mou-1 hâlâ bir görünüp bir kayboluyordu.

        Aynı anda millerce uzakta, yerde yatan kalabalığı gördüler. Kosrov ellerini kumral saçlarına götürürken endişeli sesler çıkarıyordu. Pila ise aeronyum kolyesini avcunun içine almıştı ve olanlara bir açıklık getirmek için düşünüyordu.

        "Bu..." diyebildi Kosrov. Pyroterrania'da yaşamasına rağmen ilk kez insan cesedi görüyordu. Çünkü üç inanç sistemine göre de cesetlerin bekletilmesi yasaktı. Pila ise ondan daha olgundu ve sadece buna sebep olan olayları anlamaya çalışırken dudaklarını büzmüştü.

        "Bu bir intihar."

        Kosrov ise bunun yanlış olduğuna bir kanaat getirmeye çalışıyordu.

        "Pyroterrania bile uğrunda ölmeye değmez."

        "Ellerindeki aletlere bak." demişti hızlıca o yöne doğru yürürken.

        Kosrov merceğini yakınlaştırıp o yöne baktı. Pila devam ediyordu:

  "Hepsinin bedenindeki izler kendileri tarafından yapılmış. Eğer birbirlerini katletselerdi, çocukların vücudu tek parça kalmazdı."

        Ve susarak yürümeye devam ettiler.

        Cesetlerin yanına vardıklarında, unitler bir tanesini siber ormanın içine sürüklüyorlardı. Reel-hologram olan ağaçların kovukları bir çok canlıyı içinde barındırıyordu. Unitler bir an durdular. Cesedi parçalamanın daha kolay taşımalarını sağlayacağını düşünmüş olmalılar ki bir unit ölü bedenin kafasını kopardı. Sadece leş yediklerinden çocukların onlardan korkması yersizdi.

        "Kosrov şuraya bak!"

        Siren kulesinin üzerinde bir bez parçası rüzgarla sallanıyordu. Ancak şu anki içinde bulundukları duruma göre bu neredeyse önemsizdi.

        "Şehir merkezine gitmeliyiz. Buradaki ölümler bildirilmeli."

        "Ölenler arasında bir Orion Rahibesi var." dedi Pila yerden aldığı, üzerinde simetrik kalkan ucu olan asayı göstererek. "Yani din odasının çoktan haberi olması gerekirdi.."

        "Belki bu bir tür antik günah çıkarma olayıdır?"

        "İkimiz de Orist'iz, Kosrov. Bana kaç kez günah çıkarma seramonisi gördüğünü söyler misin? İnsanların doksan altı yaşına kadar günahsız sayıldıklarını biliyorsun. Ölenlerin içinde çok çocuk var."

        Kosrov biraz aşağılandığını anlayınca suratını astı. Yine de böyle bir ambiansta birbirleri üzerine gitmeleri oldukça tabiiydi. Pila bir anda şok yemiş gibi oldu ve Kosrov'un gözlerinin içine baktı.

        "Bugün... Pyroterrania'nın felaketi..."

        "Ciddi olamazsın, gerçekten mi?"

        "Kalanlar mücadele etmeli, evreni virüsten kurtarmalı..."

        "Ne?"

        "Kosrov, bu o kadın! Sokakta beni kenara çeken ve fısıldayan o kadın!"

        Kosrov gülmesine hakim olamadı.

        "Tamam Pila, bir milyon yaşındaki bir kadın bunu yapacak enerjiyi nereden buluyor olabilir? Ya da asıl soru, bu kadar ölüyü ne yapabilir? Belki de milyonlarca yıl önce ilk unit'ler onu almış ve yetiştirmişlerdir. Onların arasında büyüdüğünden sadece leş yiyebiliyordur. Ahahahahah..."

        "Mou-1'deki çukura o kadın yüzünden düştüm. Yüzü şeytanın yüzüydü ve... Yüce yıldız, hatırladım! Eline aldığı kazığı kendi karnına saplıyordu. Ağzından kan şelalesi akıyor gibiydi. Ve sanki alevler içindeymişçesine haykırıyordu!"

        Kosrov kahkaha atmayı kesti ve olayın ciddiyetine vardığından yüzü durgunlaştı. Bir süre bakıştılar. Sonra aynı anda kapital Pyrot'a doğru koşmaya başladılar.

        Şehrin giriş kapısında bekleyen bütün hologramlar karıncalanmıştı ve bir çoğu kırıktı. Portallar, ekranlar ve vizyon panelleri... Sanki Pyroterrania'ya bir göktaşı düşmüştü. Girişteki bütün görevliler dağınık ve ölü bir şekilde kapının önündeydi. Tıpkı Mou-1 bölgesindeki insanlar gibi. Görevlilerin bir kısmını uzuvları yoktu, iki tanesi ağzından içeri silahlarını sokmuştu ve bir tanesi ise ayak tabanından kafa üstüne kadar bir kazığa batmıştı. Pila bile bu manzaraya dayanamadı ve öğürdü.

        Kapıyla ilgili sağlam olan tek şey parola okuma paneliydi. Pyroterrania kurulduğundan beri orada durmaktaydı ve kapının açılması için kodu girmek gerekiyordu. Kod ise yine kuruluş tarihinden beri aynıydı. Kosrov, Pila'yla uzun bir süre bakıştıktan sonra dokunmatik panelde bir yarım daire çizdi. Kaidenin üzerindeki panel büyük bir gürültüyle yükseldi, yükseldi, yükseldi... Çocukların üzerine altın renkli bir ışık hüzmesi düştü. Ve aynı anda parolayı söylediler:

        "Portalos, Pyrot, Casa."

        Kaide tekrar başlangıç seviyesine indi ve şehrin kapıları ağır ağır açılmaya başladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PyroterraniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin