Doktor ve Enes birbirine şaşkınca baktı. İkisi de kendini bir kenara attı. Enes şoktan Bilgin de yorgunluktan konuşamıyordu. Bilgin yere baktı. Her taraf kan olmuştu. Yine. Son günlerde hastanede olduğundan daha fazla kan görüyordu. O sırada tekrar bir çığlık sesi duyuldu.
Bilgin kaşlarını çattı. Ne olduğunu idrak etmesi otuz saniyesini almıştı. Hemen yerinden fırladı. "Çıkarın beni buradan. Neredeyim ben? Heeey!" diye bağıran tiz kadın sesini duymaya devam ediyordu. Bu ses doktorum içine sus serpmişti ama son günlerde bu tiz sesleri de çok duymaya başlamıştı. Şu an onu düşünmeyi boş verdi. O kadının da fare gibi olacağını düşünmüştü ama kadın bu kadar bağırabildiğine göre sağlığı da yerindeydi.
"Hey sakin ol. Kapıyı açıyorum. Doktorum ben." dedi ve tekrar şifreyi girdi. Bir kapının kapanma sesini duydu, ardından gelen ayak sesleri Enes'e aitti. Herkese doktor olduğu için güven verebiliyordu. Bu durumdan hoşnuttu. Kapıyı açtığında kadının ortadaki tezgahta oturuyor olduğunu gördü. Yavaşça dolaplara doğru ilerledi. Kan tahlili için gerekli olan malzemeleri aldı. Ağrı kesici bir iğne de almıştı. Yavaşça kadına ilerlemeye başladı.
Kadın yaralı olan kolunu kaldırdı. "Bu ne? Ne oldu, bana ne yaptınız? Hiçbir şey hatırlamıyorum." dedi. Enes doktorun gözlerinden geçen anlık yaramaz parıltıları gördü. Doktor Enes'e döndüğünde Enes yavaşça kafasını yana yatırdı. Doktor ne yapıyorsa ona uyacaktı.
Doktor tekrar yavaş adımlarla tezgaha yaklaşamaya başladı. "Arkadaşınla gezerken bir kaza geçirmişsin, yakın bir yerde. Ben de karmaşayı duyunca balkona çıkmıştım. O sırada gördüm seni. Yardımcı olabilmek için seni buraya getirdim. Kolun için üzgünüm ama hayatını kaybedebilirdin." dedi. Kadın duyduklarının gerçek olduğunu düşünerek hatırlamaya çalışıyordu ama en ufak bir şeyi bile hatırlayamadı.
Doktor bu duruma şaşırmıştı. Ya kafasını çarpmıştı ya da farenin ısırığının etkisiydi. Bilemiyordu. "Peki ama burası da neresi ev, laboratuvar, hastane odası?" diyen kadına döndü tekrar. İlerlemeye devam etti "Burası benim evim, minik bir laboratuvar diyebiliriz ama yakında hastaneye dönüştürsem daha iyi olabilir. Hem para kazanırım." dedi Mete olayına gönderme yaparak.
"Anlıyorum. Arkadaşımla geldiğimi söylediniz. O nerede?" dedi kadın. Doktor bilmem dercesine omuzlarını oynattı. "On dakikaya geleceğini söyledi. Üç saat oldu." derken kadına yeterince yaklaşmıştı. Elindeki malzemeleri kadının yanına koyduğunda kadın sıçradı. "Şimdi müsaade edersen bir kaç tüp kan alacağım." dedi soğukça.
Kadın istemsizce yutkundu ve "Tabi." dedi. Hala ne olduğunu anlayamıyordu. Çok halsizdi. Kolunu doktora uzattı. Kan alma işlemi bittikten sonra iğneyi de yaptı. Kadına "Artık gidebilirsin." dedi. Kadın şaşkındı "Nereye gideceğim evimin adresini bilmiyorum ki." dedi. Doktor hemen kafasında kurdu "Arkadaşın sana adres bıraktı. Telefonunu ver." dedi ve temizlik şirketinin adresini kadının telefonuna girdi. Navigasyon uygulamasından açtı ve kadına uzattı.
"Bu görüntüdeki çizgileri takip et. Ben seni geçireyim. Hastanede bir doktora görünsen daha iyi olabilir." dedi ve kadını birazcık kovdu. Enes sessizliğini koruyordu. Kadına eşyalarını verdikten sonra onu dışarı iteledi ve kapıyı kapatı.
Doktor laboratuvara gittiğinde Enes hala aynı yerindeydi. "Böylesi daha iyi kalıp bir kamyon soru sormasındansa" dedi ve hazırladığı tıbbi atık poşetini aldı. Eline eldivenlerini geçirmeden önce bir çift de Enes'e uzattı.
Şükür ki üzerlerine hiç kan bulaşmamıştı.
Yatak odasına ilerledi. Kapıyı açıp poşeti kenara bıraktı. Yere doğru eğildi ve pikeyi açarak içindeki fareye baktı her tarafı delik deşikti. Önce kan birikintisinin içinden bıçakları aldı ve farenin yanına koydu. Daha sonra detaylıca incelediği fareyi tekrar pikeye sardı. İyice etrafına doladıktan sonra poşete koymak için kaldırdı. Enes poşeti açarak doktorun rahatça koymasına yardım etti.
Eldivenlerini çıkarmadan yerdeki kanı temizlemek için etrafına bakındı. Eski tişörtlerinden birkaçını yatağın altında görünce onları çekip aldı. Evinin dağınık olması ara sıra işine yarıyordu. İyice temizledikten sonra elindeki bezleri de çöpe attı. Eldivenleri yenisiyle değiştikten sonra köpüklü bir şekilde temizledi. Enes de bu sırada evde dolanıp anormal bir şeyler olup olmadığına bakıyordu. Gelen hizmetli laboratuvar ve yatak odası hariç her yeri pırıl pırıl yapmıştı zaten. O odaya ait olmayan eşyaları da bir kenara destelemişti. Bunun üzerine Enes de laboratuvara girip kendince orayı düzenlemeye çalıştı.
İkisinin de işi bittiğinde çıkan çöpleri kapının önüne götürdüler. Doktor koyduğu çekmeceden deneyinin belgelerini ve kadından aldığı kan örneklerini de kapının yanına küçük bir kutuda çıkardı. "Bunları arabaya atalım. Sonra da kazma kürek benzin gerekli olan ne varsa depodan alırız." dedi ve ne olur ne olmaz laboratuvarını tekrar kamufle etti.
Enes ve doktor aşağı indiler. Eşyaları arabaya koyduktan sonra doktor kalan son poşeti de almak için yukarı çıktı. Kapıyı güzelce kilitledi ve anahtarı cebine aldı. O sırada Enes depoya inmiş gerekli şeyleri de araca taşımıştı.
Enes doktor gelene kadar dostunun yanına uğradı ve ona Bilginle bir yere gideceğini gelince de her şeyi anlatacağını söyledi. Doktorla kapıda karşılaştılar ve arabaya doğru yola koyuldular.
-----
Araba yolculuğu sessiz geçmişti. Şu iki günde yaşadıklarına inanamıyordu genç adam. Önce dostu yaralanmış sonra da üst komşusunun yaptığı deney patlak vermişti. İnanamadığı şey onun doktora yardımcı olmasıydı, doktor da onu pek ters karşılamamıştı. Arada minnettar bakışlarını yakaladığı da oluyordu.
Garip adam diye düşündü doktor için. Belki de aralarındaki buzlar eriyordu.
Sanki önceden anlaşmış gibi doktor poşetleri Enes ise araç gereçleri aldı. Tek seferde zorlansalar da gömecekleri yere ulaşmayı başardılar. Küçük kutuyu almamışlardı. Enes onu almaya yeltenince de doktor "O kalacak." demişti. Kendi bilirdi.
Her şeyi bir kenara bıraktılar. Yeterince derin bir çukur açtıktan sonra eşyaları ortasına koydular. Doktor üzerlerine benzin döktükten sonra onları ateşe verdi. Onlar küle dönüşünceye kadar beklediler. Uzun süreceğini zannetse de tahmin ettiğinden de kısa sürmüştü.
Toprağın üzerini tekrar kapattılar ve yavaş adımlarla oradan ayrıldılar. İşte doktorun emeği yanıp küle dönmüştü.
Doktor Enes'i eve bıraktıktan sonra küçük kutuyu kargolamaya çıktı. Deneyini devam ettirebilmesi için yurt dışındaki eski iş arkadaşına ulaşmıştı. Arkadaşı bu teklifi duyunca çıldırmıştı. Aradığı fırsat ayağına geliyordu. Üstelik doktor ondan hiçbir şey talep etmemişti. Bu arkadaşını şaşırtsa da doktora hiçbir şey sormadı.
Sonunda kutuyu kargoya bırakmıştı. Üzerinden bir yük kalktığını hissedebiliyordu. Arabaya bindi ve eve doğru süremeye başladı. Aklı kolunu kaybeden kadındaydı. Acaba fare o odadan çıkmayı nasıl başarabilmişti.
Artık bir önemi yoktu. Kafasını sağa sola savurup bunları boş verdi. Eski günlerini geride bırakmıştı. Hala alanında başarılı bir doktordu ve bunu sürdürecekti.
-----
Enes eve girdiğinde hemen elini yüzünü yıkadı ve üzerini değiştirdi. Ardından dostunun yanına gitti. Dostu bıraktığı gibi yatıyordu. Başka bir şey de beklemiyordu zaten.
"Acıktın mı?" diye sordu rastalıya. Rastalı kafasını hayır dercesine salladı. "Açlığımı boş ver de neler olduğunu anlat. O sesler de neydi. Sonra da bir şey anlatmadan gittin zaten" dedi.
Uzun bir gün olmuştu. Enes olan biteni dostuna anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öldürme Sanatı (Zombi)
Science FictionHerhangi bir açıklama yapmak için erken. Kitap kapağı yapabilecek olan bana ulaşabilir mi?