Bilgin
Arabayı durdurdum. Etrafımı izlemeye başladım. Gördüklerimin şokuyla ellerime baktım. Bu eller neler yapmıştı.
Yaşamamalıyım. Onca insanı öldürdükten sonra yaşamamalıyım.
Yaptıklarımdan insanlara söz etmeliydim. Yapmadım. Çok bencilim. Herkesin dilinde olmayı istedim. Şimdi de herkesin dilinde olacaktım. İstediğim olmuştu.
Evet, ben çok bencilim. Herkes gibi ben de canımın derdine düşeceğim. Bir daha ölmem gerektiğini düşünmeyeceğim. Kontrol altına alınacak. Alınmazsa nasıl yaşarım bu azapla?
Ne düşüneceğimi şaşırmış vaziyetteyim. Hızla kafamı sağa sola salladım ve bütün düşünceleri defettim. Derin bir nefes aldım.
Tabii ki yaşayacağım. Nasıl batırdıysam öyle toplayacağım.
İnsanlar birbirini ısırıp başka bir yaratığa dönüşüyor. Tek çaresi onları öldürmek gibi görünüyor. Yani güçsüz olanlar elenecek, güçlüler kalacak.
Biliyorum. Yaşam mücadelesi verilecek. Polis, hemşire, doktor, öğretmen, yasa, hükümet hiçbiri kalmayacak. İnsanlar, insanlığını kaybedecek. İzlediğim filmler aklıma üşüştü. Eğer hayat filmlerdeki gibi devam edecekse acele davranmalıyım.
Tek kalmamalıyım. Her şeyi tek başıma halledemem. Tabi ki de Enes ve Mete'yi yanıma alacağım. Onlara haber verdikten sonra dikkatlice etrafıma bakındım. Her şey normale dönmüş gibiydi. Pelte cesetler dışında...
Yavaşça arabayı çalıştırdım. Buna tezat olarak son hızla da evimin olduğu yere geldim.
Arabayı garaja bıraktıktan sonra kilitledim ve garajın kapısını düzgünce kapattım. Apartman kapısına geldiğimde anahtarla uğraşmamak için zile bastım. Çok fazla beklemeden kapının otomatiği çalıştığında içeri girdim. Biraz ilerledikten sonra sağ tarafımda duran aralık kapıdan içeri girdim.
Hoş geldin hoş bulduk faslını hızlıca geçtikten sonra yuvarlak masanın yanındaki tabureye oturdum. Masanın üstünde kollarımı kavuşturdum ve anlatacaklarıma başladım.
"Hastanede durum berbattı. Hastaların durumu iyi değilken çoğunu taburcu etmek zorunda kaldım. Tramva geçiren çoğu hastanın bir uzvu yenmişti neredeyse. Çok hızlı yayılıyor. Buna rağmen gözümün önünde dönüşen kimseyi görmedim. Sokaklar kontrol altında gibi. Polisler gerektiğinde müdahale ediyor." dedim. Kısa bir iç çekişin ardından devam ettim. "Canımızın derdine düşmeliyiz. Şu an elimizde olan tüm imkanları kullanmamız gerek. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bile tam olarak bilmiyoruz ama mücadele edeceğimiz kesin."
İkisinin de beni dinleyen yüzlerine baktım. Mete sinirli görünüyordu ama ses çıkaracak gibi de görünmüyordu. Enes her zamanki gibi durumu kabullenmişti ve hazır bekliyordu. "Aklında ne var. Ne imkanımız var da kullanacağız." diyen ses Mete'ye aitti.
"İlla ki izlemişsinizdir bazı filmlerde yaşam mücadelesi veren insanları. Biz de en kötü ihtimali düşünerek hareket edeceğiz." dedim.
Enes zaten neler olabileceğini görmüştü ama Mete hala kararsızdı.
"Hadi ama kalem kağıt getirin. Gün bitmeden işlerimizin bitmesi gerekiyor. " dedim. Enes, Mete'nin koluna dokunduktan sonra sağ tarafında bulunan dolabın alt çekmecesinden bir defter çıkardı. Daha çok ajanda gibiydi. Elindeki defterle masaya geldi ve karşıma oturdu. Mete ise çoktan yanıma oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öldürme Sanatı (Zombi)
Science FictionHerhangi bir açıklama yapmak için erken. Kitap kapağı yapabilecek olan bana ulaşabilir mi?