6. Bölüm

6 3 1
                                    

BİR HAFTA SONRA

Saat 6.53 tü. Rastalı uyuyan dostunu her zaman yaptığı gibi saçını onun yüzüne sürerek uyandırdı. Enes de her zamanki gibi buna sinirlenmişti. "Oğlum bir gün de g#$ünün üstünde otur da kendim uyanayım ya." diyerek isyanını belli etti.

Rastalı hafif sırıtarak cevapladı "Sen erken uyansan sen de böyle yaparsın. Hadi kalk çok sıkıldım. Dışarda yiyelim." dedi. Enes ivedilikle yatağından kalktı ve düzenledi. Dostunun yatağını da düzenli görünce tuvalete girdi. Ardından elini yüzünü yıkadı ve odaya ilerledi. Saçını sola doğru taradı ve üstünü değiştirdi.

Oturma odasına gittiğinde Mete çoktan hazırdı. Kapıya doğru yöneldiler. Kapıyı sıkıca kilitleyerek apartman kapısına doğru ilerlediler. "Nerde yiyelim beyefendi?" diye sordu rastalıya. Rastalı "Börekçide." diyerek kısa bir cevap verdi.

İki dost hızlı adımlarla caddeye çıktılar. Her zaman yedikleri börekçiye geldiler. Yine her zamanki gibi tıka basa yediler. Kaç tane çay içtiklerini hatırlamıyorlardı bile.

Midelerini dinlendirirlerken börekçinin eski televizyonuna gözleri takıldı. İki gündür çok fazla trafik kazası haberi veriliyordu. İnsan ölümleri hiç olmadığı kadar artmıştı. Rastalı'nın mırıldanmalarını duydu. Ardından bir son dakika haberi çıktı. Haberde bir kadının cinnet geçirip kocasını diri diri yemesinden bahsediyordu. Amatör kameralarca çekilmiş görüntüleri ekrana verdiklerinde Enes gördükleriyle şoke oldu. Polis kadını defalarca kez vurmasına rağmen kadın durmuyordu. Ardından kafasına denk gelen kurşunla birden yere yığışmıştı. Kadının vücudu kanlar içindeydi ve vücudunda onlarca kurşun deliği vardı. Bu olay aynı fareyi öldürememelerine benziyordu.

"Mete. Kalk lan kalk!" diyerek kasaya ilerledi ve yediklerini ödedi. O sırada rastalı anca kalkmıştı. "Hadi be oğlum çabuk olsana." dedi ve kolundan çekiştirdi. Neredeyse koşarak eve ulaştılar. Mete hala ne olduğunu anlayamıyordu. "Enes n'oluyo bi sakin ol." dedi. Enes'in ne dediği anlaşılmıyordu ama aradan doktor kelimesini seçtiğinde o da geçen hafta farenin ısırdığı kadını hatırladı. O da bir anda "Allaaaah!" diyerek hızını arttırdı.

İnşallah doktoru evde bulabilirlerdi.

Sonunda eve vardıklarında kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladılar. Üç dört dakika içinde kapı açılınca iki dost rahat bir oh çekti ve davet beklemeden içeri girdiler. Enes haberi anlatırken hala telaşlıydı. Doktor da uyku sersemliğini üzerinden atmış pür dikkat Enes'i dinliyordu. Enes anlatacaklarını bitirdiğinde doktora doğru "Bu doğru olabilir mi?" diye bağırdı.

Doktor sakinliğini koruyarak "Evet. O kadını dışarı salmamalıydım. Sapa sağlam görünce pek umursamadım." diyerek kafasına vurdu. "Temas etmemelisiniz. Temasla yayılıyor. Bu nasıl mümkün olur?!" dedi tekrar. Hemen yurt dışındaki arkadaşını arayıp bunu durdurmasını söylemeliydi.

"Siz gidin ben bununla ilgileneceğim. Kendinize dikkat edin." dedi ve onları kovarcasına dışarı çıkardı. "En yakın zamanda sizinle iletişime geçeceğim." dedi.

Hemen arkadaşına mesajları sıralamaya başladı. Tek başına bunun üstesinden gelemeyecekti. Kafası çok karışıktı. "Allah'ım ben neler yaptım." diye düşündü.

Gelen bildirim sesiyle telefona baktı. Mesaj arkadaşındandı. Aynı şeylerin bir benzerinin de onun başına geldiğini yazmıştı ama ısırılan oydu. Bilgin her şeyi videoya almasını istedi. Aşamalarını o da görmeliydi. Hatta biraz ileri giderek imkanı varsa canlı yayınla bütün yaşadığı değişimleri görmek istiyordu. Meslektaşı bunu reddetmedi. O başına gelen her şeyi hak etmişti. Sorgusuz sualsiz bu işi kabul etmişti. Hırsı her şeyin önüne geçince de böyle olmuştu.

Bilgin arkadaşına dosyaları ve ona gönderdiği her şeyi tekrar ona dijital ortamdan göndermesini istedi. Bilgisayarını açtı ve gerekli işlemleri yapmaya başladı. Başına ne işler açmıştı böyle. Arkadaşını denek olarak kullanıyordu. Buna üzgündü fakat nasıl olduğunu öğrenmeliydi. Nasıl o yaratıkları oluşturduğunu...

Canlı yayını kaydetmeye bastıktan sonra bilgisayarını da şarjda bıraktı. Tam masasından kalkarken tekrar telefonu çaldı. Bu sefer hastaneden aranıyordu. Ne diyeceklerini tahmin etmişti.

Hastanede uzun bir yaralı kuyruğu vardı. Yardıma ihtiyaçları vardı. Bilgin de arabasına atlayıp iki üç saatliğine hastaneye gitmeye karar verdi. Saat daha yeni 8 olmuştu.

Bu yaptığı durumun ehemmiyetini anlamasına yardımcı olacaktı. Küçük bir kıyamet senaryosunun gerçekleşmesine yol açmıştı. Kısmen de olsa bunun farkındaydı ama kabullenmek istemiyordu.

Hastanede durum düşündüğünden de kötüydü. Yarası sarılan taburcu ediliyordu. Başka türlüsü olamazdı da. Burada zamanını gereğinden fazla harcamıştı. Eve gidip dosyalarla ilgilenmeliydi.

Üzerini değiştirdikten sonra arabasına yol aldı. Evden çıkalı üç saat kadar olmuştu. Hava henüz aydınlıktı. Yolun yarısına geldiğinde polisin bir alanda toplandığını gördü sokaklar giderek karışıyordu. Yavaşlayarak olaya odaklandı.

Polis ortalarına aldığı bir adamı zapt etmeye çalışıyordu. Fakat adam birden sol tarafındaki polisin ona uzanan kolunu ısırdı ve orayı koparmaya çalıştı. Bu sırada polisin yüzündeki ifadeyi görünce kalbi sıkışmaya başladı. Adamın yüzü kanlar içindeydi ve bu adamı hiç etkilemiyordu. Galiba onlar gerçekten birer yaratığa dönüşmüştü. Yakından görmeden hiçbir şey diyemeyecekti anlaşılan.

O sırada radyodan gelen anonslar kulağına erişti. Bir kadın insanların evden çıkmamaları ve kapıyı polisler harici kimseye açmamaları gerektiğini söylüyordu. İnsanların davranışlarını ve almaları gereken tedbirleri sıralamaya başladı. Doktor radyoya bir yumruk attı ve kadının sesi kesildi.

Dışarıda birbirini ısıran insan sayısı giderek artıyordu. O ise henüz dönüşen bir insana rastlamamıştı. Acilen evine gitmesi gerekiyordu. Fakat biliyordu ki kendisinin silaha ihtiyacı vardı. Birden aklına alt komşuları geldi. Tek başına olmaktansa üç kişi olmanın daha iyi olacağını düşündü. Yavaşça arabayı hareket ettirmeye başladığında kalabalık sakinleşmişti bile.

Hız limitlerini aşarak eve ulaşmaya çalıştı. Enes ve Mete onu camda bekliyor olacaklardı ve vakit kaybetmeden ihtiyacı olan her şeyi toplayacaklardı. Filmlerde gördüğü, kitaplarda okuduğu zombiler gerçek oluyordu. Bu eserlerden tecrübe ettiği kadarıyla hareket edecekti. Küçük bir ihtimal de olsa salgının kontrol altına alınabilme ihtimali vardı. Bu salgını kendi başlatmış olması onu kahrediyordu ama o da her insan gibi canının derdine düşecekti.

Enes ve Mete'nin evine girdi. Yapılacak çok şey vardı.

✉✉✉✉✉

Hu huuu. Merhaba.

Bu bölüm birazcık karmaşık olmuş olabilir ama olaylar tam istediğim gibi ilerliyor. İlham gelince de pek beklemeyeyim dedim. Bir kaç sorum olacak lütfen cevapla.

Bölümlerin uzunluğu yeterli mi?

Betimlemelerim yeterince mi fazla mı yoksa bu konuda berbat mıyım?

Bilgin iyi bir karakter olabilir mi? :)

Ve son olarak kitabın ana karakteri olarak kimi daha uygun buluyorsun?

Hm bir de bu ay sınavım var. Bu sebeple temmuz ayına kadar bölüm atabileceğimi sanmıyorum. Haberin olsun istedim.

İyi akşamlar.

09.06.2018

Öldürme Sanatı (Zombi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin