Kulaklıklarını çıkartıp yataktan kalktı. Aynada siyahtan maviye çalan saçlarını düzeltip odasından çıktı. Annesine bakmak için salona geçerken koridorda apartmandan gelen sesleri duydu. Yardımsever doktor ve çılgın arkadaşları kavga ediyordu tahminine göre. Doktorun mırıltılarını duyunca emin oldu. Kesinlikle kavga etmişlerdi.
Kafasını sağa sola sallayarak salona yöneldi. Annesi televizyonun karşısında uyumuştu. Etraf yine dağınıktı. Babası öldüğünden beri annesi hiçbir şeyle meşgul olmuyordu. Arada bir yemek yiyor ve salonda uyuyordu.
Annesine yine sinirlense de üzerini örttü. Hava sıcaktı ama uyuyanın üzerine kar yağar diye öğretmişti babası. Mutfağa geçti ve tamamen makarna dolu olan komodin çekmecelerinden birini açtı.
Annesi yemek yapmıyordu. E onun da bildiği tek yemek makarnaydı.
Kazasız bir şekilde yemeği hazırladıktan sonra annesini uyandırdı. Mutfak masasında yemeklerini yemeye başladılar. Genç kız annesine baktı. Bu seferki davranışları normal değildi. Hüzünlü gibiydi.
Evet doğru annesi hüzünlüydü. Kadın gözlerinin önünde ölen kocasını hatırladı. Anne kız biliyordu ki onun ölüm yıldönümü yaklaşmıştı. Bu ilk hüzünlendikleri yol değildi. Son da olmayacaktı.
BİR KAÇ HAFTA SONRA
Sabahın erken saatleriydi. Mezarlıkta annesiyle ayrılmıştı. Annesi eve gidecek o da marketten kahvaltı için reçel alıp gelecekti. Markete girip sorunsuz bir şekilde reçeli aldı. Fakat kasiyerde bir tuhaflık farketmişti.
Sürekli kafasını sağa sola çeviriyor etrafına salyalar akıyordu. Genç kız yavaşladı. Kasiyer kuduz olmuş olabilirdi. Kasiyer, kıza bağırdı. Bağırmak değil de daha çok gürültülü bir şekilde hırlamak denmeliydi. Kız geri geri giderken kasiyer yavaş yavaş ona yaklaşmaya başladı.
Kayra etrafında bir şeyler aradı. Kasiyer durmazsa ve ona saldırırsa ne yapacaktı. Yanındaki cam şişeleri gördü. İçinde ne olduğu umrunda değildi. Hemen eline aldı ve çıkışa doğru ilerledi.
Aklına para ödemediği gelmişti ama şu an paranın canı cehennemeydi. Çıkışa geldiğinde durmadan elinde şişeyle koşmaya başladı.
Etraf sakin görünüyordu. Biraz ileride polisler toplanmıştı. Neler olduğunu anlatmalı mıydı? Yavaşlayarak polislere yaklaştı. Birini dürttü.
Polis, Kayra'ya doğru dönünce aradaki boşluktan gördükleri onu şoke etti. Polis " Ne oldu hanımefendi?" diye sordu ters bir şekilde. Kayra suskundu. Polis bir şeyler söylese de Kayra duymuyordu. Sonunda polis işine döndüğünde Kayra yaşadıklarını boş verdi.
Genç bir kadın yerde yatıyordu. Yanında bebek arabası vardı. Bebek arabasından yere kan damlıyordu. Yerde yatan kadının kafası paramparça olmuş vücudunda sayısız delik vardı. Bu ne anlama geliyordu?
Kayra kafasını sağa sola sallayarak kendine geldi. Bir insan kendi evladına bunu neden yapardı ki?
Önündeki toprak yola baktı. Eve kestirmeden gitse iyi olacaktı. Zaten geç kalmıştı. Annesi merak edeceğinden değildi de bir an önce evine gitmek, kulaklığına kavuşmak istiyordu.
Birinin ona çarpmasıyla sola doğru savruldu. "Pardon" diyen kalın sesi tanıyor gibiydi. Yerden ileriye doğru baktığında toprak yolda koşturan iki adamı nerede görse tanırdı.
Yerden kalktı. Bir şey olmamıştı bir yerine. Arkadaşlarının ardından seslendi ama onu duymamışlardı anlaşılan. O da peşlerinden koşmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öldürme Sanatı (Zombi)
Fiksi IlmiahHerhangi bir açıklama yapmak için erken. Kitap kapağı yapabilecek olan bana ulaşabilir mi?