Güç

1.5K 122 7
                                    

Kıvanç:"Lanet olsun! Lanet! "

Donuyordum. Ciddi anlamda donuyordum.

Kıvanç:" Sonunda. Kardelen beni duyabiliyor musun? "

Buzdan yapılmış bir kafesteyim. Dışarıda ki havaya bakılacak olursa cidden Perinous dediğini yapmıştı. Peki ya bu kafes de neyin nesi?

Ben:" Duyuyorum. "

Kıvanç:" Tahmin etmeliydim... "

Ben:" Neden kafesteyim?"

Kıvanç :"Sence? "

Ben:"İşte yine başladık.."

Kıvanç:"Lanet olsun. "

Ben:" Nasıl çıkıcam burdan? "

Kıvanç:" Ben nerden bileyim, bilsem zaten işe başlamış olurdum.. "

Ben:" Kusura bakma canım kafein içindeyken ve soğuktan donuyorken pek düşünemiyorum.! "

Kıvanç:" Sanki ben soktum seni oraya.. "

Ben:" Senin yüzünden aptal. Perinous diye tutturdun.. "

Kıvanç:" Kıskanma canım kıskanma.. "

Ben:" Ya gerizekalı sen konuşacağına bi işe yarada şu kafesi kırmaya felan çalış. Ya da ne biliyim yak bir şeyle erirse çıkabilirim anca.. "

Kıvanç:" Sen uyurken ben bu yöntemi çoktan denedim tatlım. "

Ben:" Ya öf! "

Kıvanç:" Tamam bi sus da düşünelim! "

Daha fazla cevap veremedim. Donarak ölmenin nasıl bir şey olduğuyla ilgilenmeye başladım. Bari ilk Elifi kurtarabilseydik. Sonra rahat rahat gözüm açık gitmeden ölebilirdim. Ya hayır ölemem şuan değil. Uykum var ama uyumamalıyım. Uyursam ölürüm. Ama çok uykum var...

Ben:"Kıvanç benim çok uykum var. "

Kıvanç:" Yo yo yo uyumak yok. Unut bunu. Hem bak ne güzel hava.. Nasıl güzel kar yağıyor. "

Ben:" Dalga geçiyor olmalısın. Donuyorum Kıvanç! "

Kıvanç :" Biliyorum, dayan tamam mı ben bir çözüm yolu bulucam. "

Ben:" Tamam. "

Şuan rüyada gibiyim. Daha doğrusu kabus. Anlayamıyorum en başından beri. Yani neden ben veya biz? Biz neden özeliz? Cadılar, vampirler, kurtlar.. Kim bilir daha bilmediğim hangi varlıklar var. Bunları yaşayalı çok olmamasına rağmen kendimi bin yıl yaşlanmış gibi hissediyorum.  Beynim o kadar yoruldu ki... Onca yaşadığım şey.. Nasıl hâlâ hayattayım bilmiyorum. Bilmediğim o kadar çok şey var ki..  Sormak istediğim bir sürü soru, atmak istediğim bir sürü yumruk ve hesap sormak istediğim bir sürü insan var.

O ilk gücümü keşfettiğim an.. Deniz.. Sahil.. Hepimizin farklı güçleri vardı. Elif'e ateş bir şey yapmıyor. Onu yakmıyor. Hatta onu güçlendiriyor. Gürselin ve Ayaz malları - kıskanmıyorum - birbirlerinden sonra toprağa aşıklar. Onların mühürlenmiş - hâlâ bu konuda kafam karışık- olması ve kollarındaki çiçeğe benzer iz... Evlilik gibi bir şey sanki. Yüzükleri izleri... Neyse şurda ölmek üzereyim düşündüğüm şeye bak. Kıvanç'ın gücü... Sahi Kıvanç gücünün ne olduğunu hâlâ söylemedi...

Ben:"Kıvanç sen hâlâ gücünün ne olduğunu bana söylemedin. "

Kıvanç:" Kardelen birazdan soğuktan öleceksin ve bende burda çaresiz bir şekilde senin ölümünü izliycem. Senin düşündüğün şey benim gücüm mü? "

Ben:"Evet."

Kıvanç:"Su. "

Ben:" O benim gücüm değil miydi? "

Kıvanç:" Evet aynı zamanda benim de gücüm ama bu konuşmayı sonraya sağlayalım. "

Cevap vermedim. Zaten çok kötü görünüyordu. Benden bile kötü. Elleri hapsedildiğim buzlara yumruk atmaktan şişti ve kan içinde kaldı. Gözleri çökmüş ve yüzü morarmış.

Bir süre sonra yoruldum ve hapsedildiğim yere uzandım.

Kıvanç:" Kardelen ne yapıyorsun? "

Ben:" Ç.. Çok yo.. yorul.. "

Kıvanç:" Biliyorum canım biliyorum.  Seni buradan çıkarıcam. Sadece biraz daha dayan.. "

Ben:" G.. Git. "

Kıvanç:" Ne? Nereye? "

Ben:" Elif ve Burak'ı bul. Benimle kaldığın sürece zaman kaybediyorsun.. "

Kıvanç:" Sensiz bir yere gitmem. Duydun mu beni sen olmadan burdan ayrılmam. "

Cevap vermek istedim tekrar git demek istedim ama beceremedim. Gözlerim artık açılmıyordu. O kadar çok titriyordum ki konuşamıyordum. Bedenim artık ölmek için yalvarıyordu.

Kıvanç 'ın bağrışlarını, buzları kırmaya çalışmasını, beni uyandırmaya çalışmasını hepsini biliyordum. Burdayım diye bağırmak istedim ama olmadı. Son kez gözlerimi açtım. Kıvanç bana gülümsemeye çalıştı, ağladığını belli etmemeye beni korkutmamaya çalışıyordu. Zorda olsa gülümsedim. O zaman kendini tutamadı hıçkırıkla boğuldu. Onu bu kadar üzgün göreceğimi hiç düşünmezdim. Onun beni ölürken izlemesi canımı yakıyordu. "Her şey yoluna girecek, seni seviyorum" dedim. Ama ilk dediğim şey koca bir yalandı. Hiçbir şey yoluna girmeyecekti. Ama son dediğim şey kesinlikle doğruydu. Onu çok seviyorum. O da kan çanağı olmuş gözlerini bana çevirdi ve elini buzun üstüne koydu. "Seni çok seviyorum cadım." dedi. Elimi elinin karşısına koydum. Bir süre öylece bekledik. Tam kendimi ölüme teslim edecekken...

Bir çığlık duydum. Kıvanç. Hapsedildiğim buzlar titremeye başladı. Gözlerimi açamıyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım... Birbirlerine yapışmış gibiydi. Isınmaya başladım. Git gide bulunduğum yer ısınıyordu. Sonra buzların çatladığını duydum. Ve birden buz taneleri üzerime yağmaya başladı.

Çok geçmeden biri beni kucağına aldı. Zar zor gözümü açabildim. Kıvançtı bu. Sanırım öldüm diye düşünürken dudağıma titrek ve sıcak bir şey dokundu. İlk öpücüğümü böyle planlamamıştım aslında. Ortam ve zaman hayal ettiğimden çok farklıydı ama kişiler aynıydı. Önemli olan da buydu. Beni saran bedene gömülüp kendimi uykuya teslim etmeden önce iki cümle duydum.

"Aşkımızın gücü. Bizim gücümüz. "

Evet canlarım bu da böyle bir bölümdü. Duygusal şeyleri pek beceremezdim normalde ama bence oldu ya asshdjdkd

ANORMALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin