Taşra'ya Hoşgeldiniz!

59 6 3
                                    

Arkadaşlar öncelikle Taşra'ya hoşgeldiniz. İyi okumalar diliyorum. Umarım Taşra ailesi olarak büyürüz ve kitabımızı basarız. Tabi sizlerinde yardımlarıyla bölüm sonları votelemeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız bu beni çok mutlu eder.

Bir başka konu ise karakterlerin fotoğraflarını yayınlamadım. Çünkü ben herhangi bir karakter fotoğrafı koysam sizler yinede aklınızda farklı bir kişiyi hayal edeceksiniz. Fakat karakterleri görmek isterseniz yoğun istek gelirse yayınlarım. Sizlerin isteğine bağlı. Kapak fotoğrafı geçicidir. Daha sonra değişecektir.

Fazla uzatmadan keyifli okumalar diliyorum!

******

"Hadi kızım seni bekliyoruz!" Diye bağıran anneme "geliyorum!" Diyerek cevap verdim. Her gün annemle aramızda bu diyolog geçiyordu. Küçük kız kardeşim bile benden önce iniyordu aşağıya. Daha fazla saçma düşüncelere dalmadan merdivenlerden iniyordum ki ikinci basamakta ayağım kayarak merdivenlerden yuvarlanmaya başladım. Alt tarafı ayağım kaymıştı nasıl yuvarlandığımı anlayamamıştım bile. Basamağın kenarındaki camdan vazo benimle birlikte yuvarlanıp kırılmışken son basamağa varmadan yuvarlanmayı kestim. Bileğimi cam kırıklarının olduğu yere koyunca bileğim kanamaya başladı.

Annem babam abim ve kardeşim koşarak yanıma geldiklerinde ben elimle bileğime bastırıyordum kanamayı durdurmak için. Annem sanki bileğim değilde kafam kesilmiş gibi abartı bir surat ifadesiyle anında yanıma geldi. Ve beni oturduğum yerden kaldırdı. Abim ve babam suratını buruşturarak kız kardeşimi bahçeye çıkardılar. Annem beni masadaki sandalyeye oturtup "burda bekle beni sargı bezi alıp geliyorum" dediğinde sadece kafamı salladım.

Bir müddet sonra yanıma gelince haksız yere beni azarladı.

"Hayır kaç defa diyorum şu merdivenlerden inerken acele etme diye ama yok benim aksi kızım illa dikine gidecek değil mi?" Dediğinde gözlerimi devirerek annemin bileğimi sarmasını bekledim.

"Anne sen acele ettirdin. Suç senin." Dememle birlikte sargı bezini daha çok sıktı. Yalandan acıyormuş gibi suratımı büzüştürdüğümde o hızlıca bileğimi sarıyordu.

Bileğimi sarmasını bitirdikten sonra bahçeden abimleri çağırdım. Ve hep beraber yemek masasına oturduk. Çorbalarımızı içerken kapının çalmasıyla kapıya bakmak için yerimden kalktım. Ben kapıya ilerlerken kapıyı yumruklamaya başladılar. Bu kadar aceleci ne oluyor diye merak ederken kapıyı açtım.

Karşımda dikilen iki askerle gözlerim büyüdü. Bunların burda ne işi vardı?

"Ne işin..." Daha cümlemi bitiremeden beni itip hızla yanımdan geçtiler. Hızla oturma odasına ilerlerken bende peşlerinden gittim. Annem babam ve abim anında ayağa kalkınca babam tamamlayamadığım cümleyi tamamladı.

"Ne işiniz var burada?" Kaşlarını çatmış bakarken askerlerden biri cebinden bir mektup çıkardı. Mektubu açıp tok sesiyle okumaya başlayınca hepimiz dikkatle onu dinledik.

"Asu..Asu Aksoy! Hanginiz?" Dediğinde kaşlarımı çatarak "benim" dedim. Askerlerin benimle ne alakası olurdu ki?

"Bizimle geliyorsunuz!" Demesiyle birlikte ikiside koluma girip beni kapıya yönelttiler.

"Bırak, bıraksana, niye götürüyorsunuz? Nereye götürüyorsunuz?" Diye bağırırken ailem de arkamızdan hızla geliyordu. O kadar hızlı gidiyorduk ki adeta sürükleniyordum.

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Babam bağırırken annem ve abimde bağırıyordu.

"Bırakın kızımı!" Annem bağırırken askerlerin ikiside kapı eşiğinde durdu. Askerlerden biri hızla belindeki silahı çıkarıp annem ve babama ateş ederken zaman durmuştu sanki. Görüş alanım bulanıklaşırken etrafımdaki her şey benimle birlikte dönmeye başladı. Birkaç saniyenin ardından görüşüm keskinleşirken "annee! Babaa!" Diye bağırırken buldum kendimi. Askerler koluma girip zorla kapıdan çıkarırken sol gözümden bir damla yaş yanağıma hızla düştü. Evden çıkarken abim, annem ve babamı bırakıp peşimden koşarken nafileydi. Askeri kamyona ne kadar binmemek için dirensem de az önce yaşadıklarım buna mani oluyordu.

TAŞRA #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin