"ACI"

40 5 3
                                    

"Taşra'ya hoşgeldiniz!"

Herkes kitlenmiş, nereden geldiğini bilmediğimiz sesi dinliyorduk. Neler oluyordu? Bir anda evimden alıp beni askeri araca bindirip buraya getiriyorlar. Anne ve babamı öldürüyorlar. Askeri ailemi öldürdüğü için ölesiye dövüyorum. Ve sonra her şey sanki bir kamera şakasıymış gibi nereden geldiğini bilmediğim bir sesi dinliyordum. Kuralları olan bu yerin Taşra olduğunu öğreniyorum. Daha neler olacaktı acaba? Allah'ım sen aklıma mukayyet ol, yoksa ben aklımı oynatacağım!

Tanımadığım yüzlerce genç bir arada toplanmış ve karşımızdaki boş gri taşlara bakıyorduk. Biraz dikkatli bakınca aslında bir değil iki kat olduğunu farkettim. Etrafımdaki her şey gri olduğu için farkedilmiyordu.

"Taşra'nın bölme bölme odaları var. Her odada iki kişi kalacak. Kalacağınız oda arkadaşınızı birazdan açıklayacağım. Odalarınızın dışında koridorda nöbet tutan askerler olacak. Yanlış bir hareket yapıp yakalanmayın. Yoksa cezasını sizler çekeceksiniz!.." bahsettiği cezayı düşünürken tekrar konuşmaya başladı.

"Bulunduğunuz katın bir aşağısında yani bodrum katta eğitim alacağınız alan bulunuyor. Eğitim saatleri dışında da kapıdaki askere söyleyip içeri girebilirsiniz. Eğitim alanının anahtarları sadece görevli askerde bulunmaktadır..." Kısa bir süre verip devam etti.

"Taşra'nın her bir köşesinde kameralar bulunuyor. Her hareketinizi buradan gözlemleyeceğim. Yalnış bir şey yapmamanızı öneririm... Bir başka konu ise, zemin katta yemekhane var. Orada yiyeceksiniz. Günde üç öğün yemekhane açık olacak. Bu saatler dışında kapalı olacak ve anahtarları görevli askerde olacaktır. İstediğiniz üzerine yemekhaneden bir şeyler alabilirsiniz. Tabiki görevli asker de sizin başınızda bekliyor olacak." Söylediği her kelimeyi dikkatle dinliyordum. Kafam allak bullak oluyordu.

"Ve son olarak..
Odada kalacak isimleri açıklıyorum:
Demir-Aslı
Hazal-Ateş
Bahar-Erdem..." İsimleri sıralamaya devam ederken bir şey dikkatimi çekmişti. İsimler hep karşı cinstendi. Hiç aynı cins olan isimler yoktu.

Sıralanan onca isimleri dinlerken kendi ismimi duydum.

"Asu-Ali!" Ali kimdi? Tanımadığım bir insanla aynı odada kalmak istemiyordum. Aylarca yıllarca belki de ömrümün sonuna kadar burada olacaktım. Bilmiyorum. Fakat tanımadığım bir insanla kalmak istemiyordum.

Ali'nin kim olduğunu anlamak için etrafıma bakınıyordum fakat benden başka kimse etrafına bakınmıyordu. Yani Ali'yi ancak odaya gidince görecektim.

"Vee..son olarak Ecem-Burak!
İsimleri sıraladığımıza göre artık odalarınıza geçebilirsiniz! Odalarınıza sizi nöbetçi askerler yönlendirecek. Tekrardan Taşra'ya hoşgeldiniz!" Sanki güzel bir şeymiş gibi tekrarlıyordu bir de! Sinirlenmemem lazımdı, en azından şimdilik.

Askerlerden biri koluma girip beni birinci kata çıkardığında çevredeki insanlarda aynı şekilde katlara çıkarılıyorlardı. Bazıları ikinci kata bazıları ise birinci kata.

Merdivenlerden çıkarken yanımdan beni askeri döverken kollarımdan tutan çocuğu gördüm. Kısa bir süreliğine birbirimize baktıktan sonra önümüzdeki uzun koridoru yan yana yürümeye başladık. Tabi yanımızda kollarımızdan tutan askerlerde vardı.

Uzun koridorun ardından çatallaşan kısımda ben sağa o sola doğru ilerledik. O kadar fazla oda vardı ki kaç kişi olduğumuzu merak ettim. Meydanda o kadar kişi yok gibiydik. Fakat sadece bu kat bile yüzlerce insan alabilirdi.

"Burası neden bu kadar fazla? Kaç kişiyiz ki? Olduğumuzdan fazla oda var burada!..." Yanımdaki askere soru sormama rağmen o sert surat ifadesiyle karşıya bakarak hızla yürümeye devam ediyordu.

TAŞRA #Watty2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin