Mücahit tepkilerini alınca devam etti "Anlamadıysanız tekrar söyleyeyim. Eylem' istiyoruz." Aras hızla yerinden kalktı ve "Ya ne diyorsunuz siz? Eylem tanıyor musun sen?" Dediğinde Eylem, Fethi'nin kucağında "Baba, baba" diyen Zeyno'ya yaklaştı.
Genç kadın adamların Aras tarafından linç edilmesini de istemezdi. "Yani, evet" Aras kaşlarını çatıp "Ne yanisi Eylem?" Dediği an deli adam söze tekrar girdi. Ateş, Fethi, Nazlı, Zeyno ve Eylem şaşkınla izlerken Aras dikkat kesilmişti. "Bak şimdi kardeşim. Sen bu kızı bize verdin ya da vermedin biz bu kızı alırız."
Aras kaşlarını kaldırdı "Allah Allah" dedi alaycı ses tonuyla "Ben iki tane kız kaçırdım, birisi nikahlı karım olur. Diğeriyse evlendi çocukları olacak. Kaçırırız kızı, anlamazsın bile" dedi deli adam övünerek. O sırada Fethi'nin kucağında uyuya kalmıştı küçük kız. Genç kadın ise şaşırmıştı ve buna üzülmüştü. Kızının babası yoktu ve tanımadığı bir adamı babası varsayıyordu.
Aras sinirle ayağa kalktı ve sesinin tonunu iyice yükselterek "Ne diyorsun lan sen? Kimin evinden, kimin kardeşini kaçırıyorsun lan? Defolun gidin gözüm görmesin sizi" dediğinde genç kadın abisi gördüğü adamı sakinleştirmek adına oturtmaya çalıştı. Genç adamın kucağında uyuyan Zeyno bu sese uyanmamıştı, mucizemsi bir şeydi. Nazlı olaya kahkaha atabilirdi fakat abisi dolayısıyla kendisini tutma çabaları içindeydi. Ateş'te Nazlı'nın hallerine gülümserken Fethi'nin eli ayağına dolanmıştı.
"Böyle mi misafir ağırlıyorsunuz siz ayıptır ya!" Dedi Mücahit. Genç adam, Zeyno'yu yavaşça genç kadına vermişti. Sonrada Mücahit'in kolundan tutup "Müco hadi gel gidelim ortam kızışmasın kardeşim hadi." Diyerek çekiştirdi. "Siz de kusura bakmayın" dedi genç adam. Aras bir anda bağırdı ve "Siz hala burada mısınız çıkın gidin!". Sesi ile evden tüymüşlerdi.
Mücahit yolda hala söylenirken Ateş hallerine gülüyordu. "Dayıoğlu adam sinirli çıktı. Senin işin zor." Dediğinde genç adamda kendi kozunu kullandı "Sadece benim değil Ateş Açar. Senin de işin zor olacak gibi." Ateş bir dansöz edasıyla lafı kıvırmaya çalışcakken genç adam "Kızı gözünle yedin be!" Dedi. Mücahit de gülümsedi "Aga adama ayar oldum yalnız. Neyse kızı kaçırıcak olursanız haber verin." Dedi deli adam evine giden yol ayrılırken.
------------------------------------
Aras evden gidince üç kişi kalmışlardı. Zeyno uyumuştu zaten. Nazlı ise deli gibi gülüyordu.
"Allah'ım ya kaçıracaklar mı şimdi seni?" Dedi Nazlı kahkaha atarken. Genç kadın gçz devirip "He Nazlı kaçırıcaklar. Te Allah'ım ya." Dedi kadın boş boş kanalları gezerken. "Ha birde şu sarışın olanla bakışmalarınızı görmedim sanma." Dedi kadın küçük bir kıkırtı eşliğinde.
"Aa ben mi bakışmışım o sarı ukalayla?" Diyen Nazlı'ya cevabını gözünü televizyondan çekmeden yapıştırmıştı "Yok Nazlı ebeme dedim, üstüne alınma." Dedi kadın. Nazlı telefonuna gelen mesaj ile telefonuna uzanmaya çalıştı. Ne yazık ki Eylem'e daha yakındı.
"Eylem" "Hıı.." dedi kadın televizyona hipnoz olmuş gibi bakarken. "Telefonu versene" dedi Nazlı şirince. Fakat kadın bunu yemeyecekti, yemezdi. "Ayağın var mı? Var. E ellerini de görüyorum. Bence kendin alabilirsin bunda bir sakınca göremiyorum." Dedi kadın Nazlı'nın elletine ve ayaklarına sonrada yüzüne bakıp. Nazlı oflayarak koltuğun üzerinden sürünerek diğer koltuğa geçti ve telefonuna ulaştı.
Mesaj müdüründen gelmişti.
Nazlı, daha iyi bir eleman geldiği zaman işten atılabileceğini söylemiştik. Tecrübeli bir eleman alındı bu yüzden kovuldun. Tazminatın için yarın gel.
"Ya ama hayır!" Dedi Nazlı isyankarca. Genç kadın ne olduğunu anlamaya çalıştı. "Ne oldu ya?" Dediğinde Nazlı telefonu kadına doğru tuttu "İşten kovuldum." Dediğinde genç kadın arkadaşının moralini bozmak istemedi. Hem arkadaşı orada yoksa o da yoktu. "Yuh ya şuna bak! Eğer seni kovacaklarsa ben de yokum. İstifa dilekçemi veririm." Dedi kadın. Kararlıydı ve inatçıydı. Aklına koyduğunu yapardı.
"Eylem saçmalama. Zeyno ne olacak? Geliri nereden kazanacağız?" Dedi Nazlı tedirgince. Kendi yüzünden Eylem'in de işinden olmasını istemezdi. Eylem elini Nazlı'nın elinin üzerine yerleştirdi ve
"Bak o zaman şöyle yapalım. Bir iş bulana kadar ben işime devam edeyim. Olur mu?" Dedi kadın teklifini sunarken. Nazlı'ya cazip bir fikir gibi gelmişti. "Olur. Ama iş bulmadan çıkmak yok" dedi gülümseyerek. "Yok" dedi kadın da. Birbirlerine sarıldılar. Birbirlerinin varlığına şükrediyorlardı. Dost değillerdi. Kardeşten bile ötelerdi.
Sabah olduğunda Eylem kahvaltıyı hazırlamıştı. Zeyno'yu da mama sandalyesini oturtmuş, mamasını yedirtmişti. Zeyno'nun ellerini ve ağzını sildikten sonra kucağına aldı. "Gel bakalım Zeyno, uykucu Nazlı'yı uyandıralım." Diyerek Nazlı'nın odasına girdiler. Pikesi yerde, bir ayağı komidinde diğer ayağı yere meyilli bir şekilde uyuyordu.
Kadın, Nazlı'sının bu haline gülümseyerek Zeyno'yu üzerine yatırdı. Zeyno, küçük ellerini genç kadının yüzünde gezdiriyordu. "Najyı, Najyı" diyordu. Kadın kızının bu haline gülümserken, Nazlı yavaşça gözlerini araladı.
"Ya Zeyno'm üzerimde ne işin var senin?" Diye sorarken Zeyno'nun küçük ellerine öpücük konduruyordu. "Najyı, Najyı" demeye devam etti küçük kız. Kadın kızını kucağına aldı ve "Nazlı'cığım kahvaltı hazır. Ben işe gidiyorum, sende iş bakarsın bebeğim. Aras'a bırakayım yine Zeyno'yu."
Nazlı zoraki açtığı gözlerini kıstı ve kadını onayladı "Tamam Eyloş'um kolay gelsin." Dedi ve yatağından kalkıp Zeyno ve Eylem'i öptü.
Eylem, Zeyno'yu Aras'a bırakmış işe gidiyordu. Her zamanki gibi o sıkıcı yere dönmüştü. Nazlı ise hazırlanmış ve evden çıkmıştı. Yolda yürürken duyduğu yüksek korna sesine küçük bir küfür savururken, gelen tanıdık sesle sesin geldiği yere döndü. Bu o'ydu. Eylem'i istemeye geldikleri gün gördüğü sarışın çocuktu.
Nazlı'dan
"Pişt!" Diye bir ses daha gelince "Ne var kardeşim ne var?" Diye bağırdım Ateş'e. Yandan bir gülüş attı. "Nereye böyle? Ben bırakayım seni." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım ve
"Sana ne? Bırakmanı falan da istemiyorum." Dedim inatçı bir şekilde. Önüme döndüm ve yürümeye devam ettim. Tekrar korna sesi geldi.
"Hadi ama naz yapma. Rica ediyorum ya." Dedi çocuksu bir bakış yollayarak. Allah'ım şunun bakışına bak maviş maviş. Ne diyorum ya ben?
"Ben de "hayır" diyorum ya" dedim onu taklit ederek. "Bak iti var kopuğu var. Hem buralar tehlikeli gel." Dedi. Suratımı asıp döndüm "Sen neden benimle uğraşıyorsun ya? " dedim. Aslında haklıydı. Bir süre tenha bir sokaktan gidecektim ve ne kadar güvenli olduğu tartışılacak bir yerdi.
"Çok tatlısın. Böyle sinirlenince gözlerin daha güzel oluyor. Neyae gelmeyceksen gidiyorum." Dediğinde kaderime mahkummuş gibi öne bindim. "Oldu mu?" Dediğimde arabayı çalıştırdı ve gülümsedi "Oldu." Dedi.
"Ee ne işin vardı senin?" Dediğinde belki yardımcı olabilir diye söyledim. "Ben iş arıyorum. Var mı öyle bildiğin bir yer?" Dediğimde gülümsedi ve "Var var olmaz mı ya." Dedi anlam veremediğim tebessümü ile. Merak etmiştim. Ben onun yüzünü incelerken o yoldan ayırmıyordu gözünü.
"Ee neymiş o iş? Yani ne işi?" Dedim heyecanımı gizleyemeyerek. Işıklara gelince durdu ve bana döndü.
"Güzel, becerikli bir asistana ihtiyacı olan biri tanıyorum." "Kimmiş o?" Dediğimde "Ateş Açar." Dedi gülerek.
Selam! Deli ben. Neyse umarım beğenmişsinizdir bu bölümde benden olsun 💚
Ve kapağımızı hazırlayan WAVE'e çok teşekkürler. Çok becerikli insafsız.💞
Ş.D.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON
FanfictionHiç bir filmde görülmemiş aşk hikayesiydi Adam şairdi kadın şiir... Adam güneş kadın deniz... Adam gece kadın gündüz... Zıt kutuplar ile neden olamasın ki bir aşk? Ufak bir kesitle sizi baş başa bırakıyorum "Yoksa aşık mı oldunuz?" "Sizinle ilgisi...