Uçak kalkıyordu ve Duygu bana artık olanları geride bırakmam gerektiğini ve artık kendimi düşünmem gerektiğini söyledi. İlk defa uçağa binecek olmam ve ilk binişimde de aktarmalı yorucu bir Amerika yolculuğu yapacak olmam oldukça ilginçti. Evet,uzun geçen saatler sonrasında uçakta kestirmeye karar verdiğim sıralarda çocuk ağlamasıyla uyandım ve hostesten su istedim. Kendime geldiğim zamanlar sonrasında kitap okumaya karar verdim. Duygu'da yanımda çoktan mışıl mışıl uyuyor ve tatlı bir horlama sesi kulağıma geliyordu. Yanımda da bir beyfendi ''New York' a mı?'' diye sordu ve tatlı,küçük bir sohbeti başlatmış oldu. Hayat hikayemden kısaca bahsettim. ''Bana 24 yaşındasın ve oldukça genç ve güzelsin. Esmer saçlar, masmavi gözler ve dolgun dudaklar...'' Bana kaç kilo olduğumu sordu. Bense biraz öksürerek çekindiğimi ifade ettim. Tanımadığım bir insanın fiziksel özelliklerim hakkında bu kadar rahat konuşması beni rahatsız etmişti. Neyse adama 51 kilo olduğumu ve 1.79 boyum olduğunu söyledim. Adam çok şaşırdı. Meğerse adamın New York'ta bir manken ajansı varmış. Bana kartını uzatarak ''New York'taki yerime beklerim.''dedi. Bende tecrübemin olmadığını ve hayat hikayemden de anlaşıldığı gibi buna hazır olmadığımı belirttim. O ise ''Herkes en başında böyledir.''diyerek teklifinin her zaman geçerli olduğunu belirterek göz kırptı. Ben ise ona bu teklfinden dolayı çok teşekkür ederek bana çok moral verdiğini belirttim.
1 saat sonra Duygu uyandı. Yemek yedik ve benim gerçekten bu yorucu yolculuktan dolayı midem bulanmıştı. Duygu'ya biraz kalkıp uçakta yürüyelim diyerek çıkıştım.
Sonunda yorucu aktarmalar ve yorucu bir uçuşun ardından New York'a indik. Hemen taksiye atladık ve Duygu'nun ayarladığı küçük 2 oda 1 salonlu , mutfağı salona bağlı yani bir diğer deyişle Amerikan mutfaklı evine gittik. Kirası 2500 dolarmış. Babası her ay 1500 dolarını ödeyecekmiş. Biz de 1000 dolar, 1000 dolar kirayı aramızda paylaştık. İlk kiranın hepsini babası bize kolaylık olsun diye komple ödemiş. Neyse benim odamı gösterdi. Büyük bir gardırop, iki kişilik bir yatak ,iş görür bir masa ve lambası, tatlı bir kanepe ve en önemlisi çiçekli perdenin bulunduğu bir pencere vardı.Perdeyi çektiğimde, mükemmel plaza ve gökdelenleri uzaktan seyrettiren, şehrin bir kısmını ayakları altına alan muhteşem minicik bir balkona sahipti. Yerleştikten sonra , duş aldık ve Duygu makyaj da yaptıktan sonra dışarıya çıktık.Ev işlek bir cadde üzerindeydi.Bu da bizim gezebileceğimiz butikler,hoş restaurant ve kafeler anlamına geliyordu.Cadde boyu yürüdükten sonra Duygu'nun daha önceden de bildiği bir makarnacıya geldik.Cam kenarından masa seçtikten sonra siparişlerimizi verdik.Yaklaşık olarak 5 dakika sonra makarnalarımız ve şaraplarımız masaya gelmişti.Bu güzel masa ve yemekler eşliğinde hoş bir sohbete daldık.