Hayat renkli bir rüya misali sevgilim. Dönüp duruyorum umarsızca... Seni bekliyorum. Renkli rüyalarımda, renkli hayallerimde yalnız. Bulutların başımda gezip durduğu bir anda gel. Şems doğsun yüzüme.
Yorucu bir uçuşun ardından Los Angeles havaalanına vardım. Ajansa giderek gerekli evrakları halletim. Eve yerleştim. Şeker bir evdi. Amerikan mutfaklı, 1+1 dubleks ama muhteşem balkonlu, eşyalı ev son derece şekerimsi ve huzurlu bir hava veriyordu insana. Günün de verdiği yorgunlukla duş alıp, kahve yaptım kendime. Ev patiklerimi de giydikten sonra karnımı doyurup kahvemle beraber balkona çıktım. Laptop kucakta, Los Angeles'ın ışıl ışıl sokakları, altında keyif yaparak bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Huzur kokmak dedikleri şey bu olsa gerek. Bazen insanın kendine sessiz bir ortamla vakit ayırması pek de fena fikir sayılmazdı doğrusu. Mumu yaktım. Balkondaki L koltuğuma uzandım ve keyif yaptım doğrusu. Eveeeet. Yarın olduğunda sabah erkenden kalkıp üsütümü giyindim. Bana dedikleri adrese giderek reklam çekimlerine başladık. O da ne?? Dalga geçiyorlar bence. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Neden mi? Hani şu bilirsiniz. Teen Wolf dizisindeki kumral olan ve sonradan kurt adama dönüşen yakışıklı çocuk Isaac. Kendi adıyla Daniel Sharman. İşte onunla beraber katalog çekimlerine başlayacaktık. Tanıştık ve inanılmaz sıcak bir insandı doğrusu. Bayılmamak için kendimi zor tutuyordum.
Sabah olduğunda tüm ekip kahvaltıya çağrıldık. Hemen altıma şort , yarım çizme , yarım atkı, ve gömlek giydim. İri bilekliğim ve dalgalı saçlarımla ,pastel tonları makyajım ve deri çantamla hazırdım, hem de fazlasıyla. Telefon çaldı ve pembe, krem rengi ve beyaz karışımı olan muhteşem dudak parlatıcımı tazeleyip, parfüm şişemi üzerime püskürttükten sonra kapıyı kilitleyerek evden ayrldım. Herşey harika gidiyordu. Sohbet ettik. Ta ki bu güzel dakikalar, hesabı ödeyip arabaya geçerken bizi yakalayan magazincileri görene kadar devam etti. Yorum yapmayarak arabaya atladığımız gibi oradan uzaklaştık. Derin bir soluk almıştık. Hep beraber kapalı bir mekana geçtik ve sohbete devam ettik. Sohbet ne kadar da koyu gitti. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız bile. Gülüştük ve keyifli bir günün ardından akşama doğru yemek yiyerek günü tamamladık. Herşey çok güzeldi. Tüm ekip vedalaşıp dağıldık.. Bir otelde tatil yapıyordum sanki. O kadar mutlu olurdum geçmişte. Hadi geçmişteyim şimdi. Renkli rüya gibi maceralarım. Otel tatili kadar eğlenebileceğim bir yaşam. HAYAT... Renkli rüyalar otelindeyim sanki...