Bölüm 3: Job time

1K 24 0
                                    

         Sanırım buraya gelirken yanımda getirdiğim 5000 liradan daha değerli varlığım İngilizce,İspanyolca ve çok az da Fransızca biliyor olmamdı. Restaurantta yediğimiz lazanlayalı makarnaların ardından,güzel bir kırmızı şarap içerek geceyi, günümüzü ve yapmak istediğimiz şeyleri planladık. Duygu Yüksek Lisans yapacağı üniversiteyi ayarlamıştı. Aynı zamanda eve yakın bir diş merkezinde yardımcı hekimlik olarak part-time iş için başvuru yapmıştı. Ben ise yarın çeşitli işlere başvuru yapacaktım. Bir de tabi  ingilizce öğretmenliği yapamayacağımdan aklımıza ilk gelen İspanyolca veya Türkçe dillerinden özel ders vermek için sitelere çeşitli yerlere ilanlar verecektim. Tabii bu esnada da bir mağazada satış temsilcisi olarak bir yere girmeye karar vermiştim. Akşam olduğunda eve gittik. Sabah uyandığımda Duygu yoktu,not bırakmıştı. ''Not: Canım beni merak etme yüksek lisans programımın haftaya başlayacağını söylemiştim ama başlayana kadar hafta içi kliniğe  işe gitmek zorundayım. Öğleden sonra da mesaiye kalacağım. Akşam seni ararım bir yerde oturup yemek yeriz. Eve de alışveriş yaparız :)) Hoşçakal.''

                           O da  ne Duygu'nun laptopunu açtığında ne gördüğümü unuttum. Bir ikiz annesi verdiğim ilanın altına mesaj bırakmıştı. Benden ikiz çocuklarına Türkçe dersi vermemi istiyordu. Numarasını da mesaja eklemişti. Hemen üstümü giyindim, kadını aradım ve kısa bir tanışmanın ardından  haftaya derslere başlayacağımızı netleştirdik. Evlerinin adresini de aldım. Kadının adı Christina ve iki tane 12 yaşında ikiz kızları var. Lisa ve Linda .Şükürler olsun ki herşey yoluna girmeye başlamıştı. Haftada 2 gün,toplamda 4 saat ders ve saatliğini de 150 dolardan verecek olmam oldukça iyiydi. Şimdi ise diğer işe gelelim, işte o konunun pek parlak olduğunu  söylemek biraz saçma olurdu. Akşam yenilen yemeğin ardından eve alışveriş yaptık. İşte ufak tefek şeyler,  makarna, peynir, reçel, zeyitin vs. En önemlisi de bir mağazada işe girdim. Hem de part-time değil tam gün.Bu süreçte zaten ikizlere haftasonları gidecektim. Haftanın beş günü burada çalışacaktım. Üstelik 1200 dolar da para veriyorlardı. ikizlerden gelecek paranın bana kalacak olması baya iyi oldu. Ertesi gün haftasonu olduğundan ki özel derse yani ikizlere diğer hafta gideceğimden Duygu'yla birlikte alışverişe çıkalım diye düşünmüştük.

                          Alışverişte tek kelimeyle öküz gibi eğlendik diyebilirim. Kendime yeni 2 tane gömlek, 3 tane kot ve 2 tane de ceket,mont gibi şeyler aldım. Bir kaç tane de bluz ve 2 tane de işte giyebileceğim ayakkabı aldım. Duygu(Deli kız) ben almak istemediğim halde hediye olarak kot şort aldı.Bende kıza ayıp olmasın diye bir adet kot ve harika çanta aldım. 24 yıllık hayatımda hiç bu kadar kendimi düşündüğüm, kendime vakit ayırdığım ve eğlendiğim bir günüm olmamıştı. Eve alışverişte aldıklarımızı bıraktık,birlikte su kenarına gittik. Asıl rüya o zaman başlamıştı. 1 haftadır New york'ta evin çevresinden başka bir yere gitmeyen ben;denizi, ışıl ışıl köpyüyü, lazer şovu yapan gökdelenleri izlemek  harika bir duyguydu.

      

Bir Victoria's Secret MacerasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin