"Baral!" Diye şakıyarak kardeşine sarılan Baran'ı görünce geniş şekilde gülümsedim. İkizler kavuşmuştu. Bizimkiler şaşkınlıkla onlara bakarken bir yandanda kim diye soruyorlardı. Benim gibi Ceyhun da Baral'ı tanıyor olacak ki durumu kısaca özet geçti. O sırada mesaj geldi.
Dalton's;
Bu sahnenin aynısını yaşamamıza az kaldı.
Gözlerimi devirip klavyeye dokunmaya başladım. Gıcık edeceğim çünkü buna bayılıyorum.
Gönderen:Ben
Tanımadığım insanlara sarılmıyorum. Kusura kalma Memo gardaş.
Cevap gelmedi. Gelmesindi zaten. Bozulmadım yani neden bozulayım. Gerek yok demi. Sarılmam yani... Lanet olsun.
Baral ve Baran ayrılıp bana bakınca sırttım. "Bende ki bu cazibeyle şeytana bile namaz kıldırırım şerefsizim," demiştim ki Baran bir anda atılıp sarılarak beni etrafında döndürdü. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim, Asu! Çok teşekkür ederim!"
Kahkaha atarken bende ona sarıldım. Fırsatı kaçıramam! Beni indirince saçlarımı ve şapkamı düzeltip mahalledeki gençlere döndüm. Herkes bize bakıyordu. "Eğlenme vakti!" Diye resmen çığlık atınca millet bağırarak alkışlamaya ve zıplamaya başladı. Etrafa bakınca gözlerim aradığını bulamadı. Hemen durulup gözlerimi kısarak organizasyonu yapan çocuklara döndüm.
"Genjler hani semaver?" Yanlız kafiyeli olmadı mı? Oynamıyom ben ya?! Bana baygın baygın bakan mahalle arkadaşlarıma baktım. "Semaver yoksa bende yokum!" Çocuklar gülerken bana alıştıkları için bir şey demiyorlardı.
"Bulurum ama ben yakmam," diyen Kevser'e kocaman sırttım. "Sen bul orası kolay," diyerek Kevser'i yolladım. Semaver çayı içmeyi ne kadar seviyorsam semaver yakmayı bir o kadar sevmiyorum. Bizim binanın altındaki dükkana koşarak girerek Don'un beğeneceği iki donu aldım. "Dayı, sen hesaba yaz babam öder," diyerek çıktım.
Şimdi Doğan'a bu renkli donları gösterip 'götünü aç' deseler 'al götüm senin olsun donları ver' demesse top olayım. Ya da olmayayım. Dışarı çıktığımda Kevser samaveri bulmuş bizimkilerin yanına koymuştu. Bizimkilere yaklaştığımda yanlarında takım elbiseli bir adam gördüm. Yaşı baya büyük dursada gayet dinçti.
Yanlarına gelince donları arkama sakladım. "Sen semaver yakmaktan nefret edersin," diyen Begi'ye omuz silktim. "Ben yapmayacağım, Doğan yakacak," dedim. Doğan bana dönüp "Nah," deyince elimdeki donları gösterip "O zaman ben bunları Musti'me götüreyim o giyer," dedim.
Doğan donlara baktığı an gözlerinden kalp fışkırdığına yemin edebilirim. "Onları bana ver!" Diye atılmıştı ki hemen arkama sakladım. "Semaveri yakarsan hemen sana veririm, hem de beleş."
Oha.
Semaveri kucaklaştığı gibi koştu lan!
Arkasından deli gibi kahkaha atmaya başlayınca Baran hariç herkes kahkaha attı. O sırada aramızdaki adam ile göz göze geldik. Adam bana gülümseyince bende gülümsedim. Sarışındı. Masmavi gözleri sapsarı sakalları kaşları vardı. "Fettah amca ses sistemini taşımamızda bize yardım etti hem de BMW'si ile. Bizde eğlenceye davet ettik kanki," diyen Ensar ile kafa salladım. O gördüğüm BMW bu adama ait yani. Gülümseyerek elimi uzattım.
"Teşekkürler o zaman, adım Asu," deyince adam gerçek bir samimiyetle elimi sıkıp "Fettah ve Rica ederim," dedi. O sırada Baral Fettah amcayı yeni gördü ve sanki tanıyormuş gibi bir şey diyeceği sırada Baran onu uyarır gibi kendine çekiştirdi. Tam bir şey demeyi planlıyordum ki işte o ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonimler | Texting |
ChickLitTatlı bir arkadaşlık düşünün. 2 kız 2 erkek. Don aşığı, Doğan. 3G delisi (Göğüs, Göbek, Göt), Ensar. Pempe aşığı, Begüm. (Pembe değil pempe!) Ve grubun tescilli delisi, Asu. (Onu ancak okuyunca anlarsınız!) Grubumuz bunlarla bitmiyor! Küçüklükt...