Tam karartıya doğru gidecekti ki kulağına boğuk bir ses geldi. Hemen sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Bu ses bir kızın çığlığıydı.
" Ya Şilaysa!"
_________________________________Petra hemen sesin geldiği yöne doğru koştu. Sese yaklaştıkça kızın ne dediğini anlamaya başladı. "İmdat! Yardım edin bu yaratık beni öldürecek."
Bunun üzerine Petra iyice hızlandı. Sonunda sesin geldiği yere vardı.
Hemen bir ağacın arkasına saklandı ve olan biteni izlemeye başladı.
Yerde kılıcına uzanmaya çalışan bir kız vardı. Petra ağaç yüzünden yaratığı göremiyordu.
Kızı iyice süzdü.
Bu kız Şila değildi.
"Oh Şila değilmiş."
Kız sonunda kılıcını eline aldı. Petra kızı iyice izlemeye başladı. Titriyordu.
"O kılıçla ne yapabileceksin küçük kız?"
Kız yaratığın sesini duyunca irkildi ve kılıcını hemen yaratığa savurdu. Yaratık pençeleriyle hiç zorlanmadan kızın kılıcını yere düşürdü.
"Waoow(!) Cesur kızsın. Bu yüzden sana acısız bir ölüm tattıracağım."Yaratığın söyledikleri Petrayı derinden etkiledi.
"..acısız bir ölüm...""...acısız bir ölüm..."
"...acısız bir ölüm..."
Kız ölecekti. " Bir şeyler yapmalıyım."
Yaratık pençelerini kaldırdı.
Kız yavaşça gözlerini kapadı. Ölümünü bekliyordu. Petra dayanamadı. Yaratık tam pençelerini kıza indirirken Petra kılıcıyla pençesini engelledi.
"Hrr sende nereden çıktın velet?"
Yaratık Petra'nın kendisine karşı geldiğini görünce kızmıştı.Petra hala yaratığın pençesini engelliyordu kılıcıyla. Yaratığa baktı. Kartal başlı ve at gövdeliydi.
"Sende nesin böyle?"
"Hipogrif, ben hipogrifim."(Hipogrif)
"Bu kadar oyun yeter çocuk." dediğinde diğer pençesini de havaya kaldırdı. Petraya doğru savurdu fakat Petra takla atarak hipogrifin pençesinden kurtuldu.
Hipogrif tekrardan Petra'nın üzerine gelmeye başladı. Petra yerdeki kızın elinden tuttu ve ikisi koşmaya başladı. Çok hızlı koşuyorlardı ama hipogrif için onların hızı bir hiçti. Bunu farkeden Petra saklanacak bir yer aramaya başladı. Aklına ilk başta gördüğü karatı geldi. Mağara olmalıydı. Kızın elini çok fazla sıktığını kız inlediğinde anladı. Elini biraz hafifletti ve mağara olduğunu umduğu yere doğru koşmaya başladı. O sırada hipogrifin kükremesini duydu. Demek ki onu sinirlendirmişlerdi. Hızlarını artırdılar. Sonunda Petra mağarayı gördü. Kızla birlikte hemen içerisine atladı. Mağaranın girişi hipogrifin giremeyeceği kadar küçüktü.
Kızın ellerini bıraktı ve
"İyi misin?" diye sordu.
"İyiyim. Bu arada beni kurtardığın için teşekkürler. Sen olmasaydın o yaratık kesinlikle beni yerdi." Petra sırıttı."Önemli değil bu arada adın ne?"
"Jenny"
"Petra"
_______________________
Tanışma faslı bittikten sonra ikiside oturup dinlendi. Uzun süren sessizliği Petra bozdu.
"Hangi hayvanın ruh taşını istiyorsun?""Baykuş ya sen?"
"Belli değil fakat güçlü bir tane olacak."
Uzun bir süre boyunca sohbet ettiler. Petra parmağını dudağına götürüp sus isareti yaptı. Jenny onaylar anlamında kafasını salladı.
"Sende bir ses duydun mu?"
Petra'nın sorusuna olumsuz şekilde cevap verdi Jenny. Sustular. Iyice etraflarını dinlediler. Sonunda Jenny de bir ses duyduğunu söyledi. Petra meraklandı.
"Kontrol edeceğim sen burda beni bekle."
"Dur. Gitme ya orada bir canavar varsa?"
"Sen beni merak etme. Üstelik koskoca hipogriften kaçmış biriyim."
gülümseyerek söylemişti bunu Petra.
Sesin geldiği yöne doğru bir adım attığında çığlığıyla doldu mağara.
Aşağıya düşmüştü. Jenny Petra'nın düştüğü yere baktı fakat hiçbir şey gözükmüyordu. Seslendi."Petra iyi misin?"
Birkaç kez tekrarladı ve sonunda geri dönüş aldı."İyiyim, iyiyim yumuşak yere düştüm. Merak etme Jenny şimdi çıkış yolunu arayacagım."
Etrafına baktı. Düştüğü yerde loş bir ışık vardı. Işığa dogru gitti.
Ateşti bu. Demek ki birisi burada ateş yakmıştı. Çevresini kontrol etti. Fakat kimse gözükmüyordu. Ateşin yanına oturdu ve yarası var mı diye kontrol etti. Sadece birkaç çiziği ve morluğu vardı. Acılarını hissetmiyordu bile. Ama başı çok ağrıyordu. Birazcık dinlenmek için ateşin yanına uzandı.
Yavaşça gözleri kapandı ve vücudu uykuya teslim oldu.________________________________
Gözlerini açtığında yerde yatıyordu ve hareket edemiyordu. Zar zor kafasını çevirerek vücuduna baktı. Vücudunun etrafı örümcek ağlarıyla kaplanmıştı. Kollarıyla ağları koparmayı denedi fakat koparamadı.
Çırpınırken birden bir şeye çarptı. Bu Jenny idi.
"Jenny, beni duyuyor musun?""Jenny?"
"Hey! Jenny."
Sonunda gözlerini açmıştı.
"Sen nasıl buraya düştün Jenny?"
"O lanet olası örümcek beni yukarıdayken ağla kapladı ve aşağıya attı."
Ikiside kurtulmak için çabaladılar fakat başaramadılar. Petra Jenny ye yaklaşmaya çalışırken bir sıcaklık hissetti.
"Aklıma bir fikir geldi Jenny. Yuvarlanarak beni itmeni istiyorum."
Jenny hiç sorgulamadan Petra'nın istediğini yaptı. Petra'nın kolları ateşin üstüne gelmişti. Ağ erimeye başladı ve sonunda Petra sol kolunu ağın içinden çıkarabildi. Sol koluyla üstündeki tüm ağları temizledikten sonra Jenny nin üzerindeki ağları da temizlemeye başladı.
"Saol Petra senin zekan sayesinde şu iğrenç ağlardan kurtulduk."
Petra kızarmıştı.
"Peki şimdi buradan nasıl çıkacağız?"
Jenny tam Petraya cevap verecekken araya birinin konuşması girdi.
"Benden izinsiz nereye gidiyorsunuz?"
...................................
Bu bölüm 700 kelimedir.
Eğer bi öneriniz varsa yorumlarda belirtin.Lütfen oylayın ve başkalarına tavsiye edin.
Şimdiden teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH: Spiritus
FantasyBabası düşmanları tarafından işkence edilerek öldürülen... Annesini hiç tanımayan..... Güçlenip sevdiği kıza sahip olmak isteyen.... Ve Gücü RUHunda varolan... Birinin öyküsü bu. QUİNX Petra'nın öyküsü ... Tüm Hakları Saklıdır. Başlama Tarihi: 4 Haz...