• Birinci Bölüm •

44.6K 1.3K 173
                                    

Tolga

Mutluluk nedir? Mutluluk, sabah alarm çalmadan önce uyanmak olabilir mesela. Ya da beklenilen terfi, bir annenin doğumu, bir bebeğin ilk adımları, küçük oğlunuzun ya da kızınızın ilk kez âşık oluşu... Düşününce çok şey bulabilir insan. Tadı muhteşem ayarlanmış bir kahve, bir dilim kek, âşık olmak... Ah bilemiyordum. Ancak benim için mutluluğun tek bir tanımı var, o da Meyra. Benim muhteşem kadınım...

Hayatın bana sunduğu en muazzam şeydi o. Nefes almayı anlamlı kılan, her güne büyük bir hevesle başlamamı sağlayandı. Çünkü her yeni güne uyanmak, onunla geçirilebilecek bir muhteşem gün daha demekti benim için. Onun altın sarısı saçlarını okşamak, vanilya kokusunu içime çekmek, rengine tezat oluşturacak şekilde her zaman sıcacık bakan buz mavisi gözlerindeki mutluluk olabilmek benim için hayatın anlamı gibiydi. Ve benim olduğunu bilmek...

Yan dönüp başımı kolumla destekleyerek hayatımın anlamına bakmaya başladım. Bir eli başının hemen yanında, yastığın üzerindeydi. Bileğinin iç kısmındaki kelebek dövmesine takıldı bakışlarım. İstemsizce gülümsedim. Onu ilk kez gördüğüm an geldi aklıma.

Bar tezgâhının hemen dibinde, yüksek taburelerden birinde oturuyordum. O ise tam yanıma oturmuştu. Yalan değil, ilgimi çeken ilk şey kusursuz güzelliğiydi. En azından öyle sanıyordum o zamanlar. Zamanla anlamıştım ki, bakmakla görmek arasında ince bir çizgi vardı ve ben Meyra'ya bakmamıştım, hayır. Onu görmüştüm. Saflığını, masumluğunu görmüştüm. Ne kadar narin olduğunu... Adını bilmediğim için bileğindeki dövmeden ilham alarak ona Kelebek demiştim. Zamanla bu ismin ona ne kadar uyduğunu fark etmiştim. Bir kelebekten farksızdı Meyra. Narin, dokunmaya kıyamayacağım kadar muhteşem ancak karşı konulmayacak kadar nefes kesici. Benim için muhteşem bir karışımdı o. Sadece, benim.

Elimi kaldırıp yüzünü gölgeleyen birkaç saç tutamını geriye doğru iterek güzel yüzünü açığa çıkardım. Hafifçe doğruldum ve başımı boynunun kavisine yaslayıp vanilya kokusunu içime çektim. "Hadi uyan Kelebek."

Meyra kıpırdanmaya başladığında geriye çekildim. Göz kapakları titreşerek açıldıklarında bana yeryüzündeki en güzel mavi rengi sunmuşlardı. Gülümsedim yine. İşte üzerimdeki etkisi buydu. Mutluluktu bu. Salt mutluluk.

"Günaydın Siyahım." dedi gülümseyerek. Elini kaldırıp yanağımın üzerine yerleştirdi ve başparmağıyla alt dudağımı okşadı. "Saat kaç?"

"İşe gitmemize daha çok var."

"Öyleyse neden erken uyandın?"

"Uyanmadan önce seni biraz olsun izleyebilmek için elbette."

Bana doğru yaklaşıp başını göğsüme yasladı. Onu sımsıkı sarıp sarmaladım. Tüm kötülüklerden korumak istercesine hem de.

"Seni hak etmek için ne yaptım ben Tolga?"

"Asıl ben seni hak etmek için ne yaptım Kelebek?"

Çeneme bir öpücük bıraktı. "Beni sevmen yeterli bir şey. Hiç kimsenin sevmediği kadar çok sevmen..."

Başımı ona doğru eğip dolgun dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "Her zaman seveceğim de."

"Bunu bilmek güzel."

"Bayan Ukala konuştu." dedim gülerek.

Meyra kollarımda kıkırdadı. "Kimin nişanlısıyım?"

"Ah bakın şuna!" diyerek birden çevremizde dönmemizi sağlayarak onun altta kalmasına sebep oldum. Ağırlığımla onu ezmemeye çalışarak kollarımdan destek aldım. "Birileri oyun mu istiyor?"

Siyahın Kelebeği (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin