Ben galiba artık onlardan biri olacaktım. Matt'in mavi gözleri omuzumun arkasından sonra beni bulunca gözlerindeki çaresizliği hissetim. Ağzımdan çıkan tek kelime ''kaç'' oldu ama Matt bekliyordu. Beni almadan hiçbir yere gitmezdi. Dakikalar dakikaları kovalıyordu ama ne bir hareket vardı nede bir ses.
Matt yavaş adımlarla bana doğru ilerliyordu, ağzından birşeyler mırıldanıyordu ama anlamıyordum. En sonunda kolumu tuttup koşmaya başladığında ne olduğunu anlamadan koşmaya devam ettim. Gözlerim sadece duvarda bizimle birlikte koşan gölgeyi görebiliyordu. Kapıya vardığımzda son gücümüzle kapıyı açmaya çalıştık ama olmadı.Tam cama koşarken önümde duran silüete çarptım ve yere düştüm.
Bu Deamon değildi, bu otelde gördüğüm siyahlı kadındı, hepsinin başkanı gibi olan. Gözleri hepsinden korkunç, derisi bembeyaz , tırnakları siyah ve kanlı sanki her saniye birini öldürüyormuş gibi. Belkide öldürüyordur ve şimdi sıra bendedir. Bana doğru yaklaşan kadına gözlerinden dolayı bakamıyordum. Uzun siyah saçlarının arasından korkunç gülümsemesin görebiliyordum. Çarpık dişlerini asla unutmazdım.Dişleri kırmızının en koyu tonuydu.
Ayağa kalkamıyordum, tek yapabildiğim şey popomun üstünde geri geri sürünmekti. Bunu yaptığım için bana kızgın olmalı çünkü şu an yerden yükseliyor. Gözlerinde hiçbir hareket yok siyah ve kocaman. Matt'in ayaklarına değdiğimde beni kaldırıyor ve yeniden koşuyoruz. Bu sefer hiç arkama bakmıyorum çünkü göreceğim şeye hazırlıklı değilim.
Biz koştukça o şeyde koşuyordu, biz hızlandıkça o şeyde hızlanıyordu. En sonunda koridorun sonundaki camdan çıktığımızda son gücümle bir çığlık attım. Camdan evin içine bakınca o şeyin bizi hala evin içinde beklediğini gördüm. Gözlerine bakmalıydım, ona ondan korkmadığımı göstermeliydim ama bu yalan olurdu çünkü ondan hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Onun gözlerine bakmak şeytanın gözlerine bakmaktan daha beterdi, o siyahlığın içinde kayboluyordunuz. Çıkış yolu bulmak isterken o siyahlığın içine daha çok batıyorsunuz ve sonra herşey bitiyor, diğerlerine olan şeyde bu.
Titriyorum, Matt bana sarıldığında onunda titrediğini anlamıştım. Kısık bir sesle ''bitti'' dediğinde,onu ittip '' Hiçbir şey bitmedi Matt görmüyormusun ? Asla peşimizi bırakmayacaklar. Ne istediklerini bilmiyoruz, büyük ihtimale bizimde onlardan biri olmamızı istiyorlar ama bunu onlara vermiycem. diye bağırdım. Matt biraz geri çekildi ve sonras kafasını olumsuz anlamda sallayıp şehre doğru yürümeye başladı. Yavaş ve sessiz adımlarla onu takip ediyordum. Deamon'a ne olmuştu ?.
Tam bu soruyu sorduğum sırada arkamdaki camdan biri daha fırladı, Deamon olduğunu Matt'in ağzından savrulan küfürden anlamıştım. Onda bir şey olduğunu biliyordu, çünkü nereye gitsek her garip şeyin altından Deamon çıkıyordu. Matt yönünü değiştirip Deamon'a sert bir yumruk geçirince Deamon affalayıp yere düştü. Matt durmayıp birde tekme savurdu ve ''bize yaptıklarını görüyormusun'' diye bağırdı. Deamon'un haşları çatıldı ani bir hareketle ayağa kalktı ve hiçbir şey demeden yürümeye devam etti.
Şehre ulaştığımızda patronluğu Matt eline aldı ve uzun bir yoldan terkedilmiş gibi bir binanın merdivenlerinden yukarı çıkmaya başladı. Ses çıkarmadan onu takip ediyorduk en sonunda beyaz bir kapını önünde durduğumuzda kapıyı itip açtı ve toz toplamış parkede yürümeye başladı. İçeri girdiğim anda öksürmeye başladım, Deamon'da aynı şeyi yapmıştı. Koşarak camları açtım ve nefes almaya çalıştım. Ev'İn yeri çok karanlıktı, terkedilmiş gidi değil cidden terkedilmişti.
Matt yanımıza yaklaştı ve ''şimdi ne istediklerini öğrenicez'' dedi. Ne dediğini anlamamıştım ama sonra arkada üstünde harfler ve rakamlar yazan tahtamsı şeyi gördüm. Korku dolu gözlerle Matt'in gözlerine bakmıştım. Bunu yapmak istemiyordum çünkü işler daha çok kötüleşebilirdi ve bu istediğim en son şeydi.
***
Akşam saat 2.30 sıralarında Matt bizi uyandırdı . Tozlu salonun ortasında duran tahtanın yanına yuvarlak olacak şekilde çömeldik. Tahtayı incelediğimde A dan Z ye tüm harfler ve 0 dan 9 a kadar tüm rakamlar vardı ve buna ek olarak evet ve hayır. Matt elinde kağıt kalem ve bir kahve fincanıyla geri döndü ve yere çömeldi. Bize bakıp hiçbiriniz korkmamalı ve sadece buna konsantre olmalısınız dedi. Kafamı sallamakla yetindim. Fincanı tam ortaya koydu ve hepberaber fincana parmaklarımızı koyduk. Matt bunu daha önce defalarca yapmış olmalıki hiçbir şekilde korkmuyordu gözlerini kapadı ve ''Seansı başlatıyorum'' dedi. Biraz bekledikten sonra Eli titremeye başladı hepimize aynı şey oluyordu Matt bağırarak ''Bizden ne istiyorsunuz ''dedi.
Fincan hareket etmeye başladı ve hareket etmeye başlamasıyla Mattin diğer eliyle kağıda gelen harfleri yazması bir oldu fincan durduğunda kağıtta David yazıyordu. Gelen David'ti. Korkmaya başlamıştım. Matt sorusunu yineleyip ''ne istiyorsunuz'' diye sorduğunda fincan yeniden fareket etmeye başlamıştı, fincan durduğunda ise kağıtta ''SADECE ARKAYA BAKMANIZI'' yazıyordu.