HOME 13.Bölüm

4.2K 231 50
                                    

'Hey biri bana yardım etsin''. Gözlerim karanlık odaya alışınca ağzımdan çıkan tek cümle bu olmuştu. Bacağımda açılmış yaranın sızısı ve kolumdaki çizikler yüzünden  etrafa fazla odaklanamıyordum. Beynimi çalıştırmayı denediğimde Matt'i gördüğümü hatırladım ona doğru koşarken kendimi karanlık bir koridorda bulmuştum ve daha sonra sırtıma bir darbe almıştım. Sahi kaç gündür buradaydım ben ?.

Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştığımda, bu odada yalnız olmadığımı anlamıştım. Odanın köşesinde benimle birlikte ayağa kalkan biri vardı. ''Matt'' ?. Ağzımdan çıkan tek kelime olmuştu. Onu bulup buradan derhal gitmek istiyordum. Ses yoktu. ''Matt?!! sesimi daha çok yükseltmiştim ve bana yaklaşan karanlık bedene karşı adımlarımı geriletmeye başlamştım.. ''Deamon?'' bu ismi söylememle silüet bana 10 adım kala durdu. ''Deamon senmisin ?''. Karanlıkğa gözlerimi alıştıramadığım için tek görüdüğüm şey uzun bir boy ve büyük ellerdi.  Silüet bana yaklaşmaya devam etmişti ve benim gidecek hiçbir yerim yoktu. 

En sonunda yanımdaydı, soğuk nefesini saçlarımda hissedebiliyordum. Gözlerim kapanmıştı, o an hiçbir şey hissetmedim, sadece orada öylece kalmak istedim , kimsenin beni kurtarmasını istemedim , neden olduğunu bilmediğim bir nedenden dolayı odadaki soğuk havaya karşı çıkan çatlak sesimle ''öldür beni'' dedim . Kısık çıkan sesime rağmen önümde ne olduğunu bilmediğim şey nefes almayı bırakmıştı ve kalın sesinden sadece 3 kelime döküldü ''Sen zaten öldün''. Adımlarını geriletmeye başladığında hala gözlerim kapalıydı.  Gözlerimi arladığımda ise silüetin nerede olduğunu anlayamadığım kapıdan çıktığını gördüm ve ne zaman tuttuğumu anlayamadığım nefesimi dışarı verdim.   Birkaç dakika düşündükten sonra beynim ''kaç'' komutunu verdiğinde, adımlarımı hızlandırdım ve silüetin çıktığı kapıyı yavaş bir şekilde aralayıp dışarı çıktım. Şu an nerede olduğumu bilmiyordum ve tek amacım vardı 'Matt'i bulup buradan çıkmak'. Duvarın köşesine iliştirilmiş loş ışıktan sadece yine uzun bir koridorda olduğumu anlıyordum . Odanın aksi yönüne , sağ tarafa doğru yürümeye başladım.

Bir kaç dakika sonra kalın bir ses ''Nora'' diye seslenince , durdum. Ses tam olarak net olmadığı için dinlemeye devam ettim . Yeniden kendi adımı duyduğumda bu sesin birkaç metre ötemdeki kapısı aralık odadan geldiiğini gördüm. ''Matt' diye düşündüm ve koşarak odanın yanına girdim odaya bakma gereği duymamıştım çünkü aklımda olan tek şey ''Matt'i al ve gitti' . Titreyen ellerimle odanın kapısını açtığımda bunun o kadarda kolay olmayacağını anlamam gerekirdi. Matt bir köşede büyük elleriyle yüzünü kapamış '' Gelmemen gerekirdi Nora , bu bir tuzaktı'' dediğinde '' Ne tuzağı Matt , acele et gitmeliyiz '' diye bağırdım. Matt hala ''tuzak'' diye tekrarldığında , yanına gidip ellerini yüzünden çektim, çekmez olaydım.

İki beyaz el yüzümü kapatım ''oyun bitti'' dediğinde hala bağrıyordum. Beynim benden bilinçsiz olarak çalıştığı için tekmelerim oraya buraya savrılıyordu ama attığım hiçbir tekme ona bir gıdım bile zarar verniyordu bırakmayacağını bile bile bağırdım . '' Deamon lütfen'' . '' Lütfen bırak''.  

Dinlemiyordu, güçlü bünyesine ve kırmızıyı andıran gözlerini karşılık veremiyordum ama son sesime kadar '' Deamon'' diye bağırdım.  Beni nereye götürdüğünü bilmiyordum ama hala içinde biraz olsa bile bana değer veriyordur duygusuna karşı 'lütfen'' diye yalvarmaya devam ettim. Bunu son gücüme kadar yaptım ama daha sonrasına dayanamadım soğuk kalmış aç bünyem yorgun düşmüştü ve bu iblise benzettiğim ve hala değer verdiğim adamın beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Dakikalar dakikaları kovalamıştı ama biz hala ıssız koridorda bir o yana bir bu yana dönüp ilerlemeye devam ediyorduk. En sonunda kırmızı bir odanın önünde durduğumuzda ağzımdan yine tek kelime döküldü ''lütfen'' her ne kadar işe yaramasada beni bıraktı ve kafamı ona bakmayayım diye sabitleyip diğer eliyle içeriye gir işareti yaptı. Titreyen bedenimi  kapıya yaslayıp nefes almaya çalıştım ve daha sonra yanımdaki bedene karşı gelemeyip kırmızı kapının siyah kulbunu çevirip içeriye girdim. Bütün odaların aksine içerisi sıcaktı ama bunların dışında gözümün görebildiği tek şey bir kaç adım ilerimde parlayan gözlerle bana bakan Matt'i adımlarım ben istemeden yanına koştu. Ona birdaha hiç bırakmayacakmışım gibi sarıldım aynı şeyi adımı sanki altın bulmuş gibi bağırdıktan sonra Matt'e bana yaptı. Birkaç dakika sonra birbirimizi bıraktıktan sonra Matt yorgun sesiyle ''inanmayacaksın ama beni buraya Deamon getirdi'' deyince güldüm ve tam ağzımı açıp 'benide' diyecekken Matt cümlemi '' Buradan çıkmamızı istiyor'' diyerek kesti. Daha ben ne olduğunu anlayamadan Matt elini kaldırıp arkamda duran beyaz kapıyı gösterdi. Beyaz kapı hafif aralıktı ve dışarıdan gelen rüzgar saçlarımı birbirine karıştırıyordu.

Birden aklıma bu evde karşılaştığım silüetin söylediği cümle geldi ''Sen zaten öldün''. Kapıya anlamsız bir şekilde bakarken , Matt önüme doğru yürüyüp beyaz kapıyı sonuna kadar açtı, ''  Kurtulma zamanı Nora ''. ''Hayır Matt , biz zaten öldük''.

HOMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin