Merhaba bu benim ilk hikayem umarim begenirsiniz ;)
Yeni bir yere taşınmıştık. Sokağa girdiğimiz gibi herkesin evi çok lüks görünüyordu. Bizimkide öylediydi. Iki katlıydı. benim odam üst kattaydı. Odama girdim. Odamı düzenledikten sonra camdan baktım. Karşidaki evden çok ses geliyordu. Kim olduklarına bakmıstım. Evde iki çocuk vardı. Çok tanıdık gelmişlerdi. Iyiyce dikkatli baktığımda ps oynadıklarını gördüm. (Ps'nin anlamı play station ) çocuklarin yüzleri pek belli olmuyordu. Gereksiz insanlar olduklarını düşünerek aşagıya indim. Annem evde yoktu. büyük ihtimalle birseyler almaya gitmisti. Bi anda kapı çaldı. Kapıyı açtım ve bir çocuk bana gülümseyerek elime bir tabak verdi. Tabağın üstü peçete ile kapatılmıştı. Çocuğun yaninda ayni ona benzeyen biri daha vardı. Ben kim olduklarını anlamıştım ama çaktırmadim. Onları içeri davet etmistim. Onlar başta kabul etmemişlerdi ama ben üsteleyince içeri girdiler. Büyük olan çocuk "eviniz çok güzelmiş" dedi bende "teşekürler" dedim. "Ah bu arada adım nick " dedi büyük çocuk. "Bende gaby ama siz bana geb de diyebilirsiniz" dedim. Nick gülümsedi ve kardesini tanitti. " buda finn" dedi. "Memnun oldum " deyip finin elini sıktım. Beraber oturma odasına geçtik. Yaklasik 10 dk boyunca herkes sesizce oturdu. Ve sessizligi bozan nick oldu. "Nerden geliyorsunuz" dedi. "Türkiyeden" dedim. "Neden geldiniz" dedi. "babam öldükten sonra annem çok üzülmüştü ve her eve girince babamın olmadığını anlıyordu bende annemin bu üzüntüsünden dolayı yeri bir yere taşınmak istedim." Nick bi anda üzgün bir ifade takınarak "üzüldüm" dedi. "Üzülme ben artık üzülmüyorum hayat bu değil mi zaten ölmek için yaşıyoruz." Dedim. Finn bi anda yerinden kalktı ve "bize evi gezdirir misin ?" Dedi. Bende gülümseyerek "tamam" dedim. Ama finn gülmüyordu. Pek aldırmadım. Eve ilk olarak oturma odasından başladım sonra mutfak felan derken odama girdik. st posterlerimi gördü ve gülümsedi. "Beni tanıyormuydun yani" dedi finn. Biraz utanarak "evet" dedim. Baya Utanmıştım alsında. Ama finn bi anda omzuma dokundu ve "niye utandin ki" dedi. "Hiçç " dedim. "Sorun degil" dedi. Gülümsedi ama ben gülümsemeden devam ederken bi anda finn babamın fotografina carptı ve yere düşüp kırıldı. Ben koşarak yerden aldım. Finn "çok özür dilerim gerçekten bilmeden yaptım" dedi. Ben ayağa kalktım "sorun değil olur öyle şeyler" dedim. Ama aslında kızmıştım. Çünkü o çerçeveyi babamla yapmıştık. Nick çerçevenin kırılan parçalarını yerden aldı ve "bunu yapıştıra biliriz" dedi. "Nasıl olucak paramparça oldu" dedim. "Bana bu parçaların devamını verir misin" dedi nick. "Tamam" deyip parçaları alırken bi anda elim kesildi. Finn "iyi misin" dedi telaşlı bir şekilde. "Iyiyim sorun yok" dedim. Ama ona halla kızgındım. O yüzden gülümsememiştim. Nick "en iyisi bunları ben topliyim siz aşağıya inin de elini temizleyin" dedi. "Tamam" diyip aşağıya indik. Finn "kırdığım için gerçekten çok özür dilerim" dedi. "Sorun yok sakin ol!" Dedim. Finn "bana yarım saattir trip atıyorsun" dedi. "Hayır" dedim. Elimi yıkayacakken finn "dur ben yardım edeyim" dedi. Ve elimi eline sıkıştırıp yıkadi. Bi anda sırıttım. Finn sırıttığımı anlayıp o da sırıttı.
( evet nasıl buldunuz oylayıp yorum yapmayı unutmayın tatlislerimm <33 )